Bunca zamandır düşüncelerimde hep sen varken sen gelip beni sordun, aklında ben vardım, nedenini bilmiyorum ama eğer sen de beni düşünüyorsan, uçarak gelirim sana.
"Beni iğrendirdiğini mi sanıyorsun, Boone?" "Beni korkuttuğunu mu sanıyorsun?"
Adamın elini göğüslerine götürdü.
"Seni hala istiyorum Boone. Soğuksan seni soğuk istiyorum. Ölüysen ölü olarak istiyorum. Ve eğer sen bana gelmezsen ben sana gelirim. Beni vurmalarına izin veririm"
Bu günler belki gelirim sana.
Konuşmak için değil,
Sadece yüzüne bakmak için.
Belki senin yüzünde bulurum aradığımı.
Bütün gördüğüm yüzler lakayt, hissiz.
Senin yüzün nasıl?”
kasabalı bir hüzün çökerdi söylediğin türkülere
meşeler göğerir kalbin rehin kalırdı o huysuzda
ve akşam soframıza ağarken bir yayla bulutu
kuşları ürkütülmüş bir dal gibiydin, öylesine mahzun
efkar da yakışırdı sana , ilk kadeh kekik kokardı
O uzak kasaba akşamları düşerken aklıma
tecrit’teki yine bir türkü tutturuyor
Ey kalbim sana denk düşüyor bütün bu acılar
acılar tek ve mutlak olan bir şeyi anlatıyor
Yağmur kuşları geçiyor avludan sürü sürü
dalların hışırtısını duyuyorum, üşütüyor beni
Ötede, kentin üstünde bir şimşek çakıyor birden
suretin yansıyor göğe ve her yağmur damlasına