Şişş. Başımın arkasından geçirdiği şeritle gözlerimi bağlıyor. Aklıma güvenli kelimemiz günbatımı geliyor ama kendime saklıyorum. Bunu istiyorum. Hissetmek istiyorum ve gözlerim kapalıyken ne kadar zevk alacağımı görmek istiyorum. Şilte hareket edince onun yanımdan ayrıldığını anlıyorum. Alt dudağımı ısırıyorum ama inatla susuyorum.
Sayfa 160
"Selam," diye fısıldadım, daha fazla sessizliğe dayanamadı ğım için. Dudakları seksi bir gülümseme ile kıvrıldı. Bu kadı n yeterliydi. Tek bir gülümseme ile dayanılmaz bir hale geh vermiştim. Ilk hareketi ondan bekleyecektim ama ilk hareketi yapan ben oldum ve dudaklarına yapıştım. Şaşkışlığının geçmesi için saliseler yeterli olmuştu ve
Sayfa 118
Reklam
Hälä bacaklarım beline dolanmış bir haldeydi ve Hudson bu şekilde yatağa oturdu, daha doğrusu duştu. Dizlerimin üzerinde yatakta doğrulup, kemerini çözmek için bir an bile tereddüt et- medim. Bu sırada Hudson, ayakkabılarını çıkardı ve kalçalarını hafifçe yukarı kaldırdı. Böylece pantolonunu ve külotunu dizle- nne kadar indırdim. Sonunda aleti
Sayfa 56
Gülümseyip dudaklarına karşı, “Ne güzel bir ölüm,” diye fısıldamak için eğildim. Elini uzatıp yanağımı kavradığında, suratında hayranlık dolu bir ifade belirdi. “Muhteşemsin, bunu biliyorsun değil mi?” Sözleri göğsüme sızdı ve orada yaşayan sızının, sadece ve sadece ona ait olan sızının etrafını sardı. “Beni muhteşem hissettiriyorsun, Jake.
Sayfa 113
"Bence bunu tekrar gözden geçirip revize etmeliyiz. Ayrı­ ca hala günlerden cuma, yani hafta sonu tam da başlamış sayılmaz." "Eva ... " "Sadece düşüncesi bile tahrik ediyor beni" diye fısıldadım ve bacaklarımı üst bacağına dolayıp kendimi ona sürterek nasıl ıslanmış olduğumu hissetmesini sağladım. Kendimi
Sayfa 316
Sana da yazıklar olsun o zaman :)
Bütün kaypaklığına, hoppalığına ve yalan­cılığına karşın ona güvenim tamdı. Bana yalan söylediğini anladığım anda bile ona güveni­yordum. Yaptığı her yanlış, saçma ve ikiyüz­lü davranış için kendimce birtakım bağışlayı­cı nedenler bulabiliyordum.
Reklam
"Mağaraların içinde yaratıklar yaşıyor," diye fısıldadım. "Mağaraların içinde canavarlar yaşıyor" dedi kısık, boğuk bir sesle. "Bana güveniyor musun?" "Güveniyorum" dediğimde artık tir tir titriyordum. Her şeye rağmen yalnızca ona güveniyordum. "Bir canavara güvenemezsin" "Sen canavar değilsin. Ben sana sığınıyorum." "O mağaranın içindeki canavara sığınamazsın" Çenesini dikti, siyah gözleri kademsiz bir şekilde parıldıyordu. " O yaratığa güvenemezsin" " Sen o mağaranın içinde yaşayan canavarlardan biri değilsin" diye fısıldadım. "Sen o mağarasın" "Canavarların, yaratıkların, iblislerin ve meleklerin barınağısın" "Kehf" döküldü dudaklarımdan. "Sen cennete yirmi altı adım kala, ölü yetimlerin yolunu kaybedip sığındığı o mağarasın. Sığınaksın."
Sayfa 249 - Asi ve KaranKitabı okudu
Tek sana güveniyordum.
Sayfa 377 - Kültür YayınlarıKitabı okudu
Hüveytatlılar gittikçe işi azıtıyor, hükümetin aley­hinde cephe alıyorlardı. Müflihul Cehmani, aşiret reisi Ude Ebu Taya’nın, “Söyle Selahattin’e avucumla kanım içeceğim ve böyle yapmak için de Allah’a ahdettim” dediğini bana ye­minler ederek söyledi. Müflihul, “O kadar rica ettim, aşiretin rahat durmuyor, bunun önüne geçin” deyince, “Ben
Hüveytatlılar gittikçe işi azıtıyor, hükümetin aley­hinde cephe alıyorlardı. Müflihul Cehmani, aşiret reisi Ude Ebu Taya’nın, “Söyle Selahattin’e avucumla kanım içeceğim ve böyle yapmak için de Allah’a ahdettim” dediğini bana ye­minler ederek söyledi. Müflihul, “O kadar rica ettim, aşiretin rahat durmuyor, bunun önüne geçin” deyince, “Ben
Reklam
Askerlerimizi şehit eden Bedevîler
Ertesi sene çölden geldiklerinde Hüveytat yine azıtmıştı. Yi­ne, ekinler ve bir soygunculuk meselesinden gönderilen bir müfrezeyle çatışmaya girerek ele geçirdikleri bir jandarmamı­zı, âdetleri olduğu üzere anadan doğma soymuşlar, elinden si­lah ve cephanesini de almışlardı. Bu hal, esas müfreze eratı­mıza ve diğer jandarmalara fena halde
Tek sana güveniyordum ; sen de inanmazsan bana kimse inanmaz.
Sayfa 377 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 46.Baskı, TÜRKİYEKitabı okudu
Ozgüven eksikliğinden mi geliyor küsme, alinganlik? Tabii Alinganlik şudur: "Senin beni koruman lazımdı, ben sana güveniyordum koruman için ve beni korumadın, birakiverdin, ortada kaldım." Küsmenin ve alınmanın temeli budur esas itibarıyla. Ama sen kendi sınırlarının içerisinde kendini koruyabileceğini fark ettiğin zaman, kişilerin bilerek bilmeyerek yaşadığın süreç içerisinde o sinirları ihlal edebileceğini kabul ediyorsun çünkü kendin de ara sira diğer insanların sınırlarını bilmeyerek ihlal ediyorsun. Fakat, kendi sinirlarının ihlal edildiginin farkına varmak ve bunun mücadelesini yapmak hiç kimsenin değil, senin kendi görevin. Onun için, "Hey sinirlarıma girdin!" diye ikaz etme, alarm verme, ondan sonra set çekme, ne ise adım adım yapacakların, bu "senin" görevin. Ve böyle bir aklın içerisinde olacaksın inancı.
Sayfa 324 - Google lens'le alıntıKitabı okuyor
"gitme" diyemediğinde bazen...
... "Gidiyorum," dedi Camier. "Beni yazgımla baş başa bırakıyorsun. Biliyordum bunu," dedi Mercier. "Özelliklerimi bilirsin," dedi Camier. "Hayır" dedi Mercier, "ama günahlarımdan arınırken bana yardımcı olursun diye merhametine güveniyordum." "Sana yardım edebilirim," dedi Camier, "ama diriltemem." "Elimden tut," dedi Mercier "ve buradan uzaklara götür beni..." ...
Bu bilgiyi sana ileteceğine güveniyordum. Namuslu insanları parmağında oynatmak çok kolaydır, Potter.
91 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.