Kaç yıl geçecek böyle hazin, böyle habersiz, Sen Marmara' nın göl gibi durgun bir ucunda, Ben böyle atılmış gibi yurdun bir ucunda, Sen benden uzak, ben sana hasret?
17 Ocak 1902’de Selanik’te dünyaya gelen Nazım Hikmet, 3 Haziran 1963’te Moskova’da, memleketine hasret hayata gözlerini yumduğunda 61 yaşındaydı. Son Paris yolculuğundan sonra, ölüm korkusu sarmalına girdiği kış gecelerinin birinde Nazım, ülkesinin özlemiyle ilgili bir vasiyette bulunmuştu Vera’ya. Bakın ne demişti o
Sayfa 304Kitabı okudu
Reklam
"Aklımdan çıkmıyorsun, aklım çıkıyor, sen çıkmıyorsun. Olmuyor işte. .. Bugün yine seni özlerken yakaladım kendimi. Demek ki içimde hala sana rastlayan duraklar var. Takvimler değişti, hasret yine ayni... Oysa ikimizde aynı şeyi düşünüyoruz, ben seni, sen kendini ! "
Sayfa 258Kitabı okudu
Ayasofya , ah Ayasofya ! Sen ki bize Fatih' in aziz emanetisin, lakin yaban ellere rehin verilmişsin. Yaşadığın nasıl bir trajedidir ki , resmi tapunun öz sahibi olan bu devlet bile sana malik olduğunu gösteremiyor, aynı topraklara ayak bastığın millet bile senin makus talihini 82 senedir değiştiremiyor. Sesin çıkamıyor da ağlıyor, her Allah' ın günü elini , dilini, kalbini hasret korunla cayır cayır yakıyorsun.
Sayfa 13
Nazım Hikmetle üç buçuk yıl hapishane arkadaşlığımızın acı tatlı hatıraları buraya kadar yazdıklarımdan ibaret olamaz şüphesiz. Fakat benim kafam bundan fazlasına kadir olamadı. Defterlerim vardı, onun en tipik hareketlerini günü gününe not ettiğim, ona dair kocaman kitap yazmaya yetecek yığınla belgeyi kaydetmiş olan defterlerim… Onlar
Reklam
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.