Lâ tahzen! Bir şey olmuyorsa: Ya daha iyisi olacağı için, Ya da gerçekten olmaması gerektiği için olmuyordur. Şu uçan kuşlara bak! Ne ekerler, ne biçerler... Onların rızkına kefil olan Allah seni mi ihmal edecek sanırsın! Yeter ki sen istemeyi bil... Belalar sağanak yağmurlar gibi yağar. Ancak başını ona tutabilenler aşk kaydına geçerler. Bela
Geri Gelen Mektup - 4/6
❝Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden, Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden... Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı, Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı. Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu! Dinmez! Ebedî özleyişin bestesidir bu! Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı, Görmek seni ukbâdan eğer mümkün olaydı.❞
Sayfa 77 - Ötüken Neşriyat - 24. BasımKitabı okudu
Reklam
Hayatım boyunca şiddetli bir arzu ve ateşli bir özlemle yanan bir aşkı hiç böyle bir saflık içinde görmemiş, hatta böyle bir saflık içinde ne düşünmüş, ne de düşlemiştim. Bu masumiyeti ve bu gerçeği anımsayınca, ruhumun derinliklerinin kor alevi gibi yandığını, bu sadakat ve şefkat imgesinin nerede olursam olayım peşimden geldiğini, yanıp tutuşan benmişim gibi özlem ve hasret içinde olduğumu sana söylersem bana kızma.
Bir kaçını buraya kaydedelim de "bizim romanimiz turkulerimizdir " diyen Tablolara hak verin ; "Şu karşı ki karlı daglar var olsun Selamı gelmeyen ağam sağ olsun Senden bana Selam gelmek ar ise Benden sana çok çok Selam olsun Tabutumda ortmesinler yüzümü Hasret ölsem yummasinlar gözümü Sağ yanıma bir pencere koysunlar Nazlı yar geçerken görem yüzünü Kurban olam gözlerinin içine Ayrı düştüm o gidiyor gücüme Ela gözlerini sevdiğim ağam Sigmadin mi bir Eğin içine"
İçimde, bacasından zehir tüten bir hasret vardı artık. Sokak sokak dolaşıp kendini bulabilir miydi bir insan? Arnavut kaldırımların üzerindeki adımlarımın izi bile kaybolmamıştı sanki. Taş duvarlara dokunarak sokakları geride bırakırken parmaklarım, kaybettiğim bir sürü şeyi arıyordu. Buradaki kahkahalarımı duyuyordum işte, renkli çatıları geride bırakırken kim bilir ne içindi, önemi yoktu ama o zaman gülüyordum. Birinin sırtına atladığımı, omzuna tırmandığımı ve düşeceğimizi bilerek kendi etrafımızda dönüp durduğumuzu, bunun bile bize hiç yenilmezmişiz gibi hissettirdiğini nereden biliyordum ben? Şimdi karşımda olsan doktor, sana insanın kendi kendini terk etmesinin mümkün olup olmadığını sorardım çünkü ben, kendim tarafından bile yalnız bırakmış hissediyorum.
Sayfa 321
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.