Nazım Hikmet
Resimlerdeki kuşlar gibi el sallamıyor sana dostlar Hala tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret Ve hala başı bulutlarda bir çınar gibi esenliyorlar Yanımızda değil, yanan kanımızdasın ey nazım hikmet
Sayfa 74 - Everest - 19. Baskı - Aralık 2016Kitabı okudu
Reklam
Gelmeyeceksin biliyorum, Ben sonsuz bir özlem içerisinde sana hasret kalacağım, Hüznüm bağrımı yakacak, ben ona da alışacağım, Yalnızlık korkusu sarmış her yanımı, böyle de yaşayacağım... Gelmeyeceksin biliyorum, Hayalin de alıştıra alıştıra uzaklaşacak benden, Mutluluk, bir güvercinin kanatlanıp yok oluşu gibi terk edecek beni. İstesem de artık kulaklarım duymayacak zarif sesini. Gelmeyeceksin biliyorum, beni çaresizlik duyduğum şehirde bir başıma bırakacaksın. Korkularımı gizlettiğim meydanlarda aratacaksın. Bir defa yanmak neyse de, sen beni her gün yeniden yakacaksın...
Sevmeyi biliyormuşum, peki ya O?..
“O durmadan kaçıyor, sen ardından gitmiyorsan; o günün her saatinde saklanıyor, sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan; o sana acıların en büyüğünü tattırıyor, sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan; Okuduğun kitapta, mırıldandığın şarkıda, söylediğin şiirde, gördüğün rüyada ve yaşaman için ciğerlerine doldurduğun havada o yoksa; Sabahları onu görünceye kadar güneş doğmuyorsa ve onsuz gökyüzü geceleri aya, yıldızlara hasret değilse; O olmadığı zamanlar kalabalık içinde bile onsuz olmaktan gelen derin yalnızlığı duymuyorsan, Sokakta gördüğün her yüzde ondan bir şeyler aramıyorsan, güzel bir manzara, hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa, uykudan uyandığın zaman yaşamakta olduğundan önce onu hatırlamıyorsan ‘sevmiyorsun’ demektir.. Yok, o senin için her şeyden değerliyse, gözünü yumduğun anda onu görebiliyorsan, o bütün şarkılarda, bütün şiirlerde, bütün resimlerde ise; ona muhtaç olduğunu söylemekten utanmıyorsan, Onun için her şeyi, ama her şeyi yapacak gücü kendinde buluyorsan, her hali sana ayrı ayrı güzel geliyorsa, karşısında kendini bir çocuk gibi hissediyorsan; Bir dua gibi adını söyleyebiliyorsan, senin sevginde azalma olmayacaksa ve ölünceye kadar onu aşkların en ölümsüzü ile sevebileceksen; işte o zaman onu ‘seviyorsun’ demektir.”
Sayfa 182 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sen benden uzak, ben sana hasret.
Sayfa 130 - Milli Eğitim Basımevi, 1969.Kitabı okudu
Rüveyda
Fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına Bir güvercin uçurup kıtalar arasından Çağırdın beni Geçerek birer birer sürgün kanyonlarını Derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına Yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı Yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı Yetim çığlıklarımı duyurmak üzre sana Koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına Adını söylemek
Hasretim uykuya, ruhum, sana hasret kalalı.
Sayfa 179 - Milli Eğitim Basımevi, 1969.Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.