Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Herşey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru
Gelmeyeceksin biliyorum, Ben sonsuz bir özlem içerisinde sana hasret kalacağım, Hüznüm bağrımı yakacak, ben ona da alışacağım, Yalnızlık korkusu sarmış her yanımı, böyle de yaşayacağım... Gelmeyeceksin biliyorum, Hayalin de alıştıra alıştıra uzaklaşacak benden, Mutluluk, bir güvercinin kanatlanıp yok oluşu gibi terk edecek beni. İstesem de artık kulaklarım duymayacak zarif sesini.
Gelmeyeceksin biliyorum,
beni çaresizlik duyduğum şehirde bir başıma bırakacaksın. Korkularımı gizlettiğim meydanlarda aratacaksın.
Bir defa yanmak neyse de, sen beni her gün yeniden yakacaksın...
Resimlerdeki kuşlar gibi el sallamıyor sana dostlar
Hala tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret
Ve hala başı bulutlarda bir çınar gibi esenliyorlar
Yanımızda değil, yanan kanımızdasın ey nazım hikmet
Sayfa 74 - Everest - 19. Baskı - Aralık 2016Kitabı okudu
Eyy sevgili...!
Sen olmasan;
Böylesine sevmez,
Böylesine mutlu olmazdım.
Böylesine yaşama sarılmaz,
Böylesine umutlanmazdım.
Sen olmasan;
Böylesine hasret çekmez,
Böylesine dünyaya katlanmazdım.
.
Seni en çok ben anarım,
Sana en çok ben yanarım...
Seni en çok ben anlarım,
Sana en çok ben ağlarım...
Seni en çok ben severim,
Sana en çok ben yeterim...
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Herşey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru
Fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına
Bir güvercin uçurup kıtalar arasından
Çağırdın beni
Geçerek birer birer sürgün kanyonlarını
Derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
Yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı
Yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı
Yetim çığlıklarımı duyurmak üzre sana
Koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına
Adını söylemek
Kurbanlık
Bu akşam görkeminin eşiğindeyim
Gına gelmişim bu çabadan telaştan gına
İthamın dürtüsüyle allak bullağım
Ey şiir ey kan emen tanrıça
Ne zamandır fısıldamıyorsun
Kulaklarıma tanrısal şarkılar