"Sana ilk defa her şeyi söylemek istiyorum; bütün hayatımı bilmelisin, o hayat ki, hep senindi ve sen onu asla bilmedin."
Bilinmeyen bir kadının ağzından senelerdir yoğun duygular beslediği adama yazılan itiraf niteliğinde bir aşk mektubu.
Okurken kızdığım, ümitsizliğe kapıldığım ve cümlelerin derin anlamlarında kendimi düşünürken bulduğum bir kitap oldu.
İşlenen öyküyü kimi büyük bir aşk kimi ise gurursuzluk olarak nitelendirebilir. Benim düşüncem ise en büyük olgunun "haksızlık" olduğu yönünde. Haksızlık kişinin kendine -bilinmeyen kadının yine kendisine- yaptığı çok büyük bir haksızlık...
Stefan Zwieg yine kısacık hikayede etkisi altında kalınabilecek en fazla etkiyi verebildiği için kendisine hayranlık beslediğimi dile getirmeden edemeyeceğim.
Keyifli okumalar dilerim.
Yalnızca seninle konuşmak istiyorum. Sana ilk defa her şeyi söylemek istiyorum; bütün hayatımı bilmelisin, o hayat ki, hep senindi ve sen onu asla bilmedin. Fakat benim sırrımı ancak öldüğümde
Yalnızca seninle konuşmak istiyorum. Sana ilk defa her şeyi söylemek istiyorum; bütün hayatımı bilmelisin, o hayat ki, hep senindi ve sen onu asla bilmedin.
Bu kitabı Ortamlarda Satılacak Bilgi podcastinin rezonans kanunu bölümünü dinleyince merak edip okumaya karar verdim. O bölümü dinlediğim an o kadar heyecanlanmıştım ki, çok ama çok az kişinin farkında olduğu derin bir hakikati anlamış hissetmiştim. Bu hakikati anlamama yardımcı olan şeylerden biri de bu podcastti. Aslında dinleyeli uzun zaman
"Kendi Kişisel Menkıbe'sini gerçekleştirmek insanların biricik gerçek yükümlülüğüdür. Ve bir şey istediğin zaman, bütün Evren arzunun gerçekleşmesi için işbirliği yapar." (sf.35)
Simya ilminin dönüşüm anlamının kitaba hakim olduğu bir içsel yolculuk, kişinin yazgısı doğrultusunda gelişimi ile bir farkına varış romanı okumaktayız.