Doğrusu üzücü bir şeydir tanrının sanatçı olmayışı.
Sanat çocukluktur; sanat ortada bir dünyanın çoktan var olduğunu bilmemek, yeni bir dünya yaratmaktır. Kendinden önce var olanı yıkmak değil, yalnızca onu gereken yetkinliğe erişmemiş görmektir. Pek çok olanaktır sanat. Pek çok istektir. Ve ansızın mutlu bir gerçekleşmedir, ansızın yazın gelmesi, güneşin yüz göstermesidir daha önce sözü edilmeksizin, farkına varıl- madan. Yapılan bir işi asla sona erdirememektir. Yedinci günü yaşayamamaktır asla, her şeye iyi gözüyle bakmaktır. Gençlik denilen şey yetinmezliktir. Dünyayı yarattığında fazlasıyla yaşlanmış olmalıydı Tanrı, yoksa altıncı günün bitiminde işi tatil etmezdi, birinci günün bitiminde bile yapmazdı böyle bir şeyi. Hatta bugün bile yapmazdı. Ona karşı çıkmamın asıl nedeni de budur, bir sanatçı olmayışıdır onun. Doğrusu üzücü bir şeydir Tanrı'nın sanatçı olmayışı.
Sayfa 24
Sanatçılar, filozoflar, bilim adamları, yüzyıllar, bin yıllar boyunca kâinat mektubunu okumayı bilen kişiler sayılarak toplum içinde yer sahibi oldular. Onların dile getirdiklerine bakarak insanlar kendilerine bir mektup gönderildiğinden haberdar oldu; insanlar bazan sanatın, felsefenin, bilimin verimleriyle kâinat mektubunun doğru anlaşıldığını, en azından bu yolda bir mesafe katedildiğini kabul ettiler. Oysa kâinat kendini zâhir olarak sunuyor ve insanlara görünenden geçerek görünmeyene ulaşma imkânı olarak insanlara hitab ediyordu. Kâinat mektubunu okuma iddiasında bulunan sanatçı, filozof, bilim adamları, eserleriyle zâhire zâhir kattılar. Bilim, felsefe, sanat birer dünya kurarak kendi anlaşılma gereklerini kâinat mektubunun karşısına koydu. İnsan elinden çıkma bir işaretler silsilesi asıl işaretin yerini tutacak bütünlükleri temsil eder oldu. Bilim kâinat mektubunun bilmediğimiz bir yabancı dilde yazıldığını varsayarak mektubu ancak küçük bir azınlığın anla[y]şacağı bir insan diline tercüme etti. Felsefe kâinat mektubunda anlaşılmayan hususun konuya ilişkin olduğunu kabullenerek mektuptan anlaşılabilir bir başka konu çıkarma girişiminde bulundu. Sanat ise kâinatın insanüstü üslûbunun ulaşılmazlığını görerek anlaşılmaya değer bir farklı insanî üslûp ortaya koydu. Böylece bilim bir dil kurdu, felsefe bir konu ortaya attı, sanat biçim geliştirdi.
Reklam
10.02.2025
Yakışır bana sevmek, hem de en çok seni. Öyle basit öyle sıradan öyle gelişi güzel bir sevgi değil bu. Düğümü çözülmeyen anlamı eksilmeyen her gün kendini yeniden var eden bir sevda… Sevmek bana
·
Puan vermedi
Bize Göre Üzüntüm tahammül kabiliyetimi geçmişti.
Bize Göre
Bize GöreAhmet Haşim · Etkileşim Yayınları · 20134,081 okunma
Yaşam öyküsü
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar
Nefis
İçimizdeki bilinmeyen işaretler kitabına gelince (bilinçdışımı keşfetmeye çalışan dikkatimin denizin dibini araştıran bir dalgıç gibi aradığı, çarptığı, etrafını dolandığı kabartma işaretlerdi sanki
Reklam
286 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.