53 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
33 saatte okudu
Acının not defteri gibi karşımıza çıkan şiiri yaşam şekli olarak benimsemiş Didem Madak bu sayı da kapak konusu. Yazarın hayatı ve şiirlerini konu alan 11 sayfalık bir ziyafet sizleri bekliyor olacak. Dergiyi hiç almamış okumamış olanlar ama şiir hastası olanlar için hatta şiiri hiç sevmeyenler için bile mutlaka okunması gereken bir yazı. Yeşil yeşil insanın içini açıyor ama okuduğunuz yazılar içinizi acıtıyor. Madak'ın o müthiş hikayesi her zaman umut dolu olmasa da hayatın her devresinde şiirle nefes alıp vermiş bir şair çıkarıyor karşınıza. Nefessiz okudum bazı yerlerini döndüm tekrar okudum. Daha önce şairin iki kitabını okuyup hayran kalmıştım. Kendisine acemi şair diyen hiç bir düzeltme yapmadan dosyalarını gönderen bu müthiş kadının hikayesini mutlaka ama mutlaka okuyun. Dergi zaten dopdolu olduğu için elinizden akıp gidecektir. Son olarak Ailenize bile Madak'ın hikayesi okuması için bence ısrar edin o kadar hayatın içinden.. Sağlıcakla..
KafkaOkur - Sayı 16 (Mart - Nisan 2017)
KafkaOkur - Sayı 16 (Mart - Nisan 2017)KafkaOkur Dergisi · Kafka Okur · 2017575 okunma
Düşünce ve sanat Senin için kanat Senin için hayattır dedi Bir eski zaman piri Bir eski zaman pirinin hayâli...
Sayfa 74
Reklam
400 syf.
7/10 puan verdi
Garip akımının temsilcisi olan Orhan Veli Kanık, çok erken ve anlamsız (halen anlamlandıramadığımız) bir şekilde aramızdan ayrılan bir şair... Şair kimliğiyle şiirde sadeliği savunan, şiirin her türlü kafiye ve söz sanatlarından arınması gerektiğini ifade eden, günlük hayatı şiirin teması haline getiren bir isimdi. O her zaman şiiri düşündü,
Bütün Yazıları
Bütün YazılarıOrhan Veli Kanık · Can Yayınları · 2021164 okunma
64 syf.
8/10 puan verdi
·
6 saatte okudu
Bu metin Fransızca dilinden otomatik olarak çevirilmiştir. Orjinali Göster
"Ceci n’est pas une pipe'' Magritte Sürrealist ressam Rene Magritte'in eseri. Bu, sanat felsefesi türünde, kısa görünen ama ağır bir kitap. Bütün gün bunu okumaya çalıştım. İlk okuyup bitirdim bi eksiklik hissedip başa sardım. Tekrar okuduğumda doyuma ulaştım. Aklın sınırlarını zorlayan bir eser ve anlatım. Bu bir pipo değil mi? E bu pipo, diyor insan ilk bakışta. Acaba yanılsama mı diyerek resmi tekrar tekrar inceliyor. Daha sonra Faucault kafamıza vura vura açıklıyor. Bu pipo değil ki, pipo resmi. Gördüklerimiz gerçekler midir yoksa bizlerin onlara verdiğimiz adlardan ibaret midirler? “Gördüğümüzü söylememiz boşunadır çünkü gördüğümüz, söylediğimizin içine hiçbir zaman yerleşmiş değildir.”
Bu Bir Pipo Değildir
Bu Bir Pipo DeğildirMichel Foucault · Yapı Kredi Yayınları · 20201,303 okunma
                     ZÜMRÜDÜ ANKA KUŞU
 •──────────✧──────────• Efsaneye göre Simurg (Zümrüdü Anka), bilgi ağacının dallarında yaşar ve akıllara gelebilecek her şeyi bilirmiş. Öyle ki, bütün kuşlar ona inanır, başları sıkıştıkça Simurg’un kendilerine yardım edeceğini, onları hep zor durumlardan kurtaracağını düşünürlermiş.Zümrüdü Anka, öleceğini hissettiği zaman kendisine ağacın
Ingmar Bergman'ın Persona'sını, her seferinde farklı bir gözle olmak üzere birçok kere seyrettim. Otantik bir sanat eseri olması nedeniyle bu film, seyircisine her seferinde bu filmin dünyasıyla tamamen kişisel, yeni bir ilişki kurma, bu filmi her seferinde yeniden yorumlama fırsatını vermektedir.
Reklam
#JaponNEYapmış Tren ve metrolarda ulaşım ücreti kaç durak gideceğinize göre değişiyor.Bu yüzden istasyonun bilet gişesindeki haritaya bakarak gideceğiniz istasyon için gereken tutarı öğrenir,biletinizi alırsınız.İneceğiniz durağa kadar bileti saklar, inişte otomatik turnikeden geçirirsiniz.Eğer az ücret ödediyseniz çıkıştaki makineden bu farkı tamamlarsınız;fazla ödediyseniz biletinizi saklar kalan miktarı ileride kullanırsınız.Bileti kaybettiyseniz istasyon görevlisine gider, trene nereden bindiğinizi söylersiniz; o da ücreti hesaplayıp sizden tahsil eder. Bunu öğrendiğimde tabi ki bir Türk olarak aklıma türlü hinlik geldi.Bir Japon arkadaşa sordum: “Yirmi duraklık bir mesafe katetsen ama görevliye iki durak geldiğini söylesen ne olacak? Senin trene nereden bindiğini nasıl anlayabilir?” Arkadaşım hayretle bana baktı: ”Böyle bir şeyi niye yapayım ki?” "Yani mesela 750 yen yerine 150 yen ödersin...Çaktın mı köfteyi?” ”Ama böyle bir şey yaparsam tren şirketleri zarar etmeye başlar.Dolayısıyla zaman içinde fiyatları arttırmak zorunda kalırlar. Ve benim çocuklarım gelecekte bu hizmetten daha pahalıya yararlanırlar.”
Bir doğa resmi ‘gördüğümüzde’ kendimizi onun içine koyarız. Geçmişte yapılmış sanata ‘bakıyorsak’ o zaman kendimizi tarihin içine koymuş oluruz. Bu sanatı görmemiz engellendiğinde aslında bizim olan tarihten yoksun bırakılmış oluruz. Bu yoksunluktan kim yarar sağlar? Sonuçta geçmişin sanatı, mutlu azınlığın kendine bir tarih yaratmaya çabalamasından dolayı bulandırılmaktadır. Bu tarih, geriye bakıldığında yönetici sınıfların oynadığı tarihsel rolü haklı gösterebilir. Böyle bir haklı çıkarmanın çağdaş dilde hiç bir anlamı yoktur. Bundan ötürü ister istemez bulandırıcıdır
Karşıdaki tepeyi gördüğümüzü kabul edersek o tepeden görüldüğümüzü de kabul etmemiz gerekir. Görüşün iki yanlılığı konuşmanın iki yanlılığından daha baskındır. Çoğu zaman karşılıklı konuşma bu görme-görülme işlemini dile getirme çabasıdır. ‘Sizin herşeyi nasıl gördüğünüz’ü benzetmeyle ya da doğrudan açıklama çabanızla, ‘onun her şeyi nasıl gördüğü’nü anlama çabanızdır. İmge sözcüğüne bu kitapta verilen anlamıyla tüm imgeler insan yapısıdır.
170 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bu Kitap, sanat olgusunu birincil etkileyen görme duyusunun ve biçiminin algıyı nasıl etkilediğini ele alıyor. En klasiğinden bakmak ve görmek aynı şeyler değildir mottosundaki gibi, bu kitabı okumadan önce sembolik olarak resimlerin ne gibi imgeler ifade ettiğini veya edebileceğini anlamdırmada eksikliğimin olduğunu fark ettim. Kitap derinlemesine sanat irdelemesinden ziyade eserlerin temsil ettikleri toplumsal sınıfı ön plana çıkarırken ne gibi olgulara dikkat edildiğine değinmekte. Eşyaların, kıyafetlerin ya da arkada masummuş gibi duran çiftlik yansımasının aslında tamamen varlık göstergesi oluşunu ve bunun bilinçlice resmedilip apayrı bir varlık göstergesi haline getirilişini örnekler vermektedir. Sanatın her zaman belli bir baskı altında şekillenmesiyle yön değiştirmesi, kilise baskısının sanatta dinsel içerikli eserlerin ortaya konulmasındaki etkisi gibi statü göstergesinin de etkisini gösteriş şekilleri. cinselliğin ve çıplaklığın gösteriliş ve algılanışındaki farklılığı gözler önüne serip, buradan fotoğrafın ilerlemesinden reklam sektörüne eleştiride bulunarak, örneklendirerek insanların sonsuz tüketim çılgınlığını ve öğrenilmiş çaresizliklerinin asıl onları tükettiğini ortaya koyar. yani görme biçimleri, sanatın irdelenmesinden ziyade sanat işleyişinin ele alınarak toplum eleştirisinin ön planda olduğu bir kitap. Tüm Sanat severlere tavsiye edilir...
Görme Biçimleri
Görme BiçimleriJohn Berger · Metis Yayıncılık · 20205,7bin okunma
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.