''... Güzellik bu işte! Fiyatı olmayan şey, satın alınamayan şey: Bir güneşin doğuşu, yıldızlı bir gökyüzü, bir ormanın sessizliği... Güzellikler karşısındaki hayranlığımız bize çirkinliğimizi unutturuyor çoğu zaman... Bir senfoni dinlerken kimse çirkin olamaz. Anlamasa bile, sevmese bile. Sanatın güzelliği, bizim çirkinliğimizden güçlü her zaman. Asıl büyük güzellikse aşk! Tabiat aşkı olmasa tabiat bize güzelliğini duyuramazdı... İçinde sanatın o engin aşkı olmayan bir Beethoven, bir Schumann, bir Sibelius gelmeseydi dünyaya senin güzelliğini bilemezdik. Bir Michelangelo, bir Rodin öğretti bize mermerin ihtişamını. Renkler bir Rembrandt'la, bir Goya'yla, bir Van Gogh'la kavuştu ölümsüzlüğe. Sen de içimde aşkın ateşini yaktığın için bu kadar güzelsin. Ve ben senin güzelliğini bildiğim için en mutlusuyum insanların, en bahtlısıyım. Aşk olmasa güzellik de olmazdı. Ne güzel olmayan bir aşk gördüm, ne aşkın olmadığı bir güzellik. ...''
Sayfa 236 - Everest Yayınları
Goya çalışmasına yazdığı başlıkta “Akıl tarafından terk edilen hayal gücü, canavarlar ortaya çıkarır, ancak akılla birleştirildiğinde sanatın ana kaynağı olur...” yazdı.
Sayfa 243Kitabı okudu
Reklam
"... ... Tarifi mümkün olmayan bir boşluk içindeyim... Senden başkasının varlığına değil, sesine bile tahammülüm yok artık... Hiç bitmesin istiyorum konuşmamız... Sana düşündüklerimi söyleyemiyorum... Sonra sevdiğin bir plağı çalmak geliyor aklıma. Birden seviniyorum. Her şeye rağmen yine seninleyim, ne iyi! Beşinci senfoniyi dinliyorum. Odayı orkestranın güçlü, tanrısal sesi dolduruyor. Hiç ayrılmadığımıza ve ayrılmayacağımıza inanıyorum. Yüzyılların ardından bir Beethoven sesleniyor, isyan ediyor zamana. Ve sonra bir başka plakta Schumann ağlıyor, ben ağlıyorum... Aşkın ve sanatın ölümsüzlüğüne bir kere daha inanıyorum. ..."
Sayfa 151 - Everest Yayınları
Okuduğum pek çok kitapta, yaptığım sayısız araştırmada hep aynı şeye rastlıyorum: Michelangelo'nun kronik huysuzluğu. Özellikle de söz konusu Leonardo olunca. Onu sevmediği apaçık ortada gibi... Leonardo da Vinci'nin Michelangelo'yu selamladığı ama genç Michelangelo'nun bu selamları karşılıksız bıraktığı ve pek de umursamadığını yazar dönem kaynakları. Buonarroti muhtemelen Leonardo'yu güçlü bir rakip olarak görüyordu. Bunu da anlamak zor değil. O dönemde Leonardo da Vinci ününün zirvesindeydi. Ayrıca kendini ve sanatını tanıtıp insanları etkilemek en önemli özelliklerindendi. Michelangelo gibi içine kapanık biri değildi. Alımlı, iyi giyinen, insanlarla konuşmayı, iletişim kurmayı seven, bakımlı ve temiz bir adamdı. En azından kaynaklar onu böyle tarif ediyor. Michelangelo ise bunların hiçbirinden nasbini almamış durumda. Tamamen yalnız, sessiz, huysuz, aksi bir görüntüsü vardı. Hırpani kıyafetler içinde, pis sakalı ile özensiz ve kirli gözüküyordu.
Dr. Christian Wagner :
Bir halkın yaratma gücü ve hoşgörüsü, ancak sanatın yayılabilmesi ve düşünce zenginliği doğrultusunda gerçekleşir.
Canların Kâbe’sisin sen, çevrende tavaf etmedeyim; kuzgun değilim ki yıkık yerlerin üstünde dönüp dolaşayım. Bundan başka sanatım yok, bundan başka işim gücüm yok; sanatım da gökyüzü gibi gece gündüz dönüp durmak, işim gücüm de. Güzelimin önünde secdeye kapanmaktan, dilberimin çevresinde dönmekten daha güzel bir iş var mıdır; sevgiliden daha güzel bir sevgili kimdir ki?
Sayfa 1196Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.