Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
NFK Güzel Sanatlar Akademisinde hocalığa başladığında sınıfa girer tüm sınıf konuşmasını bekler herkes sesine kadar merakta... Şöyle bir yoklama yapar ve der ki: "Çocuklar garibinize gidecek ama sorayım; İslamın kaç mezhebi vardır? Bunu bana söyleyecek olan var mı? Tüm sınıf; -" Tıss.." Bir müddet sonra bir delikanlı kalktı ve ben söyleyeyim dedi. -"Niçin az önce söylemedin dedim" -"sebebi var efendim" dedi ve hepsini söyledi. Tek tek.. -Sordum ismin ne? -"Dimitro...." Hayasından da önce Müslümanların cevabını bekliyor. Bakın inceliğe...
"Osman Hamdi ressam olduğu için güzel sanatlar akademisine müdür olmuştu. Müze müdürü olduğu için arkeolog olmak zorunda kaldı. Bu sayede Osmanlı imparatorluğu tarihinde daha önce hiç yapılmamış bir fetih hareketi başlattı. Coğrafi olarak kuzeye, güneye,doğuya veya batıya doğru değil , tarihsel olarak toprağın derinliklerine uzanan bir fetih olgusuydu bu..."
Reklam
Yaratıcı insan ancak yalnız kalabildiği zaman içsel dünyasının zenginliklerine inebilir ve bunları sonradan, müzik, görsel sanatlar, edebiyat ya da bilimsel ve teknolojik buluşlar olarak bize ulaştırabilir. Bundan ötürü, gerçek anlamda yaratıcı bir insan yaratıcılık sürecini yaşarken kendisini yalnız hissetmez; yaratmakta olduğu ürünün diğer insanlar tarafından anlaşılabileceği ve kabul edilebileceği umudunu taşıdığından, aslında yalnız değildir.
Sayfa 108Kitabı okudu
Dinler, felsefe, ilimler, ahlak, edebiyat, güzel sanatlar değişim veya gelişmeye tabidir. Manevi medeniyette en yakın tesir, insanın fikir faaliyetidir. İhtimal insanın fikir faaliyetine tesir eden etkenler, fikirden ziyade madde sahasında aranılmalıdır; "manevi kültür, maddi kültürden doğar" diyenler gittikçe çoğalıyor.
İslam'da bütün sanatlar insanı camiye, camininse ibadete götürdüğü söylenir. Cami, bu taştan dua, İslam toplumunun bütün faaliyetlerinin ışıldadığı bu merkez, bütün sanatların odak noktasıdır.
Sayfa 153 - TimaşKitabı okuyor
Yüzme sanatı- herhalde bütün sanatlar- tam bir adanmışlık istiyordu. Eyleme ne kadar yoğunlaşırsanız, diğer şeylerden o kadar uzaklaşıyordunuz. Kendimiz olmaktan kurtulup yaptığımız şeye dönüşüyordunuz.
Reklam
Sekizinci Bürhan (Sekizinci delil,hüccet)
Gel, ey nefsim gibi kendini âkıl zanneden akılsız arkadaş! Şu saray-ı muhteşemin sahibini tanımak istemiyorsun! Halbuki her şey onu gösteriyor, ona işaret ediyor, ona şehadet ediyor. Bütün bu şeylerin şehadetini nasıl tekzip ediyorsun? Öyle ise bu sarayı da inkâr et ve "Âlem yok, memleket yok." de ve kendini de inkâr et, ortadan çık.
İnsanlar arasında kaybolup giden bir şey var mıdır?
Sanatlar yer değiştirir ve dünya turuna çıkar, şeyler isim değiştirir, hepsi bu ve sıradan insanlar bunu anlamaz ama sonuç hep aynıdır.
Sayfa 709 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 13.Basım
ölümsüzler
Yeryüzü ovalarından tüter gelir sürekli Çıkar yukarılara yaşam dürtüsü ulaşır bize, Diz boyu sıkıntılar, yaşam kıvancının esrikliği, İdam mahkumlarının son yemeklerinin kanlı buğusu, Şehvetle titremeler, tutkular sonu gelmeyen, Katil elleri, vurguncu elleri, elleri dilencilerin, Korkunun ve açlığın kamçısı altında insan sürüsü Tüter bunaltıcı ve
Winckelmann' a göre sanat
Her tür sanatın temel yasası ve amacı yalnızca güzelliktir; iyiden tümüyle ayrı ve bağımsız güzellik. Üç türü var güzelliğin : 1.Biçimsel güzellik , 2.Nesnelerin durumlarında ifadesini bulan düşünsel güzellik (plastik sanatlar) 3. Yalnızca ilk iki koşulun var olmasıyla ortaya çıkan ve sanatın en yüce amacını oluşturan ifade güzelliği , antik sanatta gerçekleştirilmişti bu güzellik ; bu nedenle bugünkü sanat da antik sanata öykünmek zorundadır.
Reklam
Yalnızlık
Bir başka deyişle, yaratıcı kişi, gerektiğinde yalnız kalabilmekten korkmayan insandır. Yaratıcı insan ancak yalnız kalabildiği zaman içsel dünyasının zenginliklerine inebilir ve bunları sonradan, müzik, görsel sanatlar, edebiyat ya da bilimsel ve teknolojik buluşlar olarak bize ulaştırabilir. Bundan ötürü, gerçek anlamda yaratıcı bir insan yaratıcılık sürecini yaşarken kendisini yalnız hissetmez; yaratmakta olduğu ürünün diğer insanlar tarafından anlaşılabileceği ve kabul edilebileceği umudunu taşıdığından, aslında yalnız değildir.
4. Bölüm, Sevginin Uygulanması
Herhangi bir sanatı öğrenmenin son koşulu o sanatta ustalaşmaya karşı eksiksiz bir ilgi göstermektir. Eğer çırak için sanat en önemli şey değilse, öğrenmesi hiçbir zaman mümkün değildir. En sonunda sanata düşkün bir kişi olarak kalır, hiçbir zaman ustalaşamaz. Bu özellik diğer tüm sanatlar için olduğu gibi sevme sanatı için de geçerlidir. Ama görünen odur ki diğer sanatlardan farklı olarak, bu sanata düşkün olanlarla ustalar arasındaki oranda düşkünler ağır basmaktadır.
Sayfa 129
Artık Mısır ve Mezopotamya’nın eski yıkılmış devletleriyle, ya da medlerin, perslerin imparatorluklarıyla karşılaştırıldıklarında, ard arda gelen göçerlerin kaynaşmasının sonucu Helenlerin, i.Ö. 6. Ve 6. Yüzyıllarda, yeryüzündeki bütün el değmemiş insan enerjisini temsil ettikleri görülür. Ari dehası, onlarda, insanlığın en hayati devrimlerinden birini gerçekleştirmek ve modern dünyanın temellerini atmak üzere, uzun süren karanlık döneminden sıyrılmıştır. İnsanoğlunun dehası, evren karşısında yeni gücünün farkına vararak kendi ayakları üzerine basabilmesi için, binlerce yıllık geleneklere dayanan dünya anlayışını ve tasarımını bozmuştur. İnsanoğlunun, evrenin yasalarına tutsak olmasına yol açan zincirlerden kurtuluşu, insan sanatının o güne kadar bilmediği bir psikolojik ifadeyi canlandırarak eski heykellerde naif bir biçimde dile geldi. Bu ifade, karşılıksız yaratışın ve özgür buluşun sevincini dile getiren “mutluluk hiyeroglifi” diye adlandırılmış olan beş coşku simgesiydi, yani gülümsemeydi. Büyüsel dünya anlayışı, yerini akılsal bilgiye bırakmıştı. Eski yunan dini ya da mitolojisi, yunan mucizesinin özü olan akıl ve şiir kaynaşmasının ürünüydü. Eski Yunanlılar için evren şekiller ve çok zengin insan görüntüleri halinde kristalleşmişti ve bu kristalleşme, plastik sanatlar, şiir ve tiyatro için sonsuz bir düşünme ve hayal kurma kaynağı olmuştur. Eski yunan uygarlığı; Mezopotamyalıların ve mısırlıların bilmedikleri insanoğlunu keşfetmişlerdi. Böylece insan figürü, uygarlıklarının hayal gücüne uzun süre egemen olan hayvan figürünü tahttan indiriyordu.
“ İnsanlar arasında kaybolup giden bir şey var mıdır? Sanatlar yer değiştirir ve dünya turuna çıkar, şeyler isim değiştirir, hepsi bu ve sıradan insanlar bunu anlamaz ama sonuç hep aynıdır “
Sayfa 709
Beden olarak her in­san tektir, ruh olarak asla. Yazınsal yapıtlarda, hatta bunların en so­fistike olanlarında geleneksel bir tutumla her zaman sözde birlik, söz­de bütünlük sahibi insanlara yer verildiği görülür. Uzman kişiler, bu­ güne kadarki yazınsal sanatlar içinde en çok oyun türüne değer verir­ler ve bunda da haklıdırlar, çünkü oyun sanatı ben'in çok parçadan oluşmuş biçimde anlatımına en büyük olanağı sağlar ya da sağlayabi­lir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.