Kıçının koltukta oluşturduğu çukurluk sen kalktıktan sonra ilk başlarda hızla, sonra yavaşça, sonra çok daha yavaş bir şekilde koltuğun döşemesi eski şeklini alana dek kabaracak. İlk başlarda –gidişinin ardından ne düşüneceğimi, daha doğrusu o an herhangi bir şey düşünemeyeceğimi bildiğim için - çukur bölgenin sen yerinden kalktıktan hemen sonra
iş kolik
sanırım ben bir iş koliğim. Bunu ne zaman akrabalarım ve çocuklarıyla bir araya gelsen hissediyorum. onlardan işler nasıl diye soruyorlar yaa neyse. kitap okumak, film/belgesel/youtube izlemek bir şey değiştirmiyor. Ben ne yaparsam yapayım aklımın bir kısmı iş'te. mesai saatlerine uymuyorum. uyamıyorum. başarı hırsı ile de alakası yok bunun. dsha az çalışsam kovulmam, çok çalışsam ödül alacak değilim. romantik dramatik bir şey söylemek istemem ancak sanırım dünyada ilgimi çeken hiç bir şey yok. gerçekten yok spor müzik o şeylerde sebat edemedim. ne yapacağım bilmiyorum. üstelik işler kötüye gittiğinde ben tuhaf davranan biri olarak ya şüpheli ya suçlu oluyorum. Yeni bu iş hayatımı da iyi etkilemiyor.
Reklam
Genel anlamda bizim bir yere yetişmek gibi bir sorunumuz yok. Sanırım bizim acelemiz eksik.
ÜSTÜN IRK: Her Şeyin Fazlası
Doğadaki hiçbir canlı yiyecek dışında bir şey biriktirmiyor. İhtiyacından çok daha fazlasını alan, hatta ihtiyacı olmayanı da alan, hiçbir zaman yetinmeyen tek canlı türü biziz. Zira insan türünün özellikle kadın adı verilen versiyonunun neden elli tane çantaya ihtiyaç duyduğunun bilimsel bir açıklaması yok. Sadece alışveriş çılgınlığı, biriktirme ve ihtiyacı olmayan eşyaları alma hususunda değil yemek yeme hususunda bile tuhafız. Hayvanlar doyunca yeme olayını bırakıyor. Acıkana kadar da yemiyor. Doyduğu halde daha fazlasını tüketen, ihtiyacından fazla gıda alan, acıkmasa bile yiyen tek canlı da biziz. Mesela kedim, önceleri mama kabına ne kadar mama koyarsam hepsini bitiriyordu. Başka biri yer ya da bırakırsam yerinde bulamam diye korkuyordu sanırım. Sonra devamının geleceğine ve kalan mamasına dokunulmayacağına emin olunca doyduğunda mama yemeyi bırakmaya başladı. Biraz yiyor, acıkınca geliyor tekrar yiyor. Ama buna karşın etrafım, çok yemişim diyen insanlarla dolu ve biz hala dünyadaki en zeki canlılarız! Tamam, sustum
112 syf.
·
Puan vermedi
Küçük Prens Arşivimde bulduğum inceleme yaşım 15 idi:) Sanırım incelemeyi şuan yapsam biraz daha farklı bir metin olurdu edebi eseri kalıcı kılan bir özellik de budur. Farklı yaşlarda farklı anlamları çıkarma o katmanları algılamaya başlama eserin başarısında bir ölçüt olduğunu düşünürüm. Küçük prens de bu tarzda bir başucu kitabı idi benim için. Küçük Prens ilk başucu kitabım ve hayatım boyunca da yanımdan ayırmadığım bir kitap. Küçük Prens her daim yanımda bana her durumda çocukların düşüncelerini içlerindeki o küçük dünyalarda ne kadar çok keşifler yaptığını anımsatarak benim bazı büyükler gibi çocuklara karşı kör sağır olmamı engelliyor. Hayata farklı açılardan bakmak bazen durup bir çocuğun gözünden bakmak bize çok katkı sağlayacaktır. Dünyadaki tüm olup bitenlere tüm bu yasalar , sistemler , gelenekler , geçmişle günümüze köprü kuran ne varsa kendimizi bu sistemin bu düzenin içine öyle bir kaptırdık ki dönüp hiç penceremizdeki güllere , bahçemizdeki çimlere , çiçeklere gün boyunca bizi sıcacık saran güneşe etrafımızdaki tüm güzelliklere bakmaya zaman vermiyoruz görmüyoruz hiçbir şeyi. Oysa bunları görmek için küçük bir gezegende tek başımıza kalmaya gerek yok ki... Sadece görebilmeliyiz baktıkça görmek anlamlandırmak tanımlamak ve öze inebilmek gerek... bazen hayata bir küçük prens gözüyle bakmak gerekir...her yanımız küçük prens etrafımızda düşlerinde mucizeler , keşifler ve dünyayı değiştirecek düşünceler dolu bir çocuk... Lütfen onları görün, dinleyin ve anlayın. İçinizdeki küçük prensi de dinlemeyi ihmal etmeyin.
Küçük Prens
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry · Can Çocuk Yayınları · 2015237bin okunma
Bir keresinde şarkı söylediğinizi duyup çok mutlu oldum. Pencere kanatlarının ardından şarkı söylediğinizi dinlememin sizin için bir sakıncası var mı? Hiç sanmam. Yok, öyle değil mi? Benim meleğim olduğunuzu anlıyorsunuz, bırakın size biraz yaklaşayım; sanırım öleceğim. Bir bilseniz! …Böyle konuştuğum için beni bağışlayın, ne söylediğimi bilmiyorum, belki de canınızı sıkıyorum, canınızı sıkıyor muyum?
Reklam
1.000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.