Sam derin bir nefes aldı. Bir yol vardı ama yamacı tırmanıp da ona nasıl varacağını bilemiyordu oraya. Önce ağrıyan belini iyileştirmeliydi. Bir süre Frodo'nun yanına sırtüstü yattı, ikisi de konuşmadı. Yavaş yavaş ışık arttı. Aniden nereden geldiğini anlayamadığı, acele etmesi gerektiğine dair bir his geldi Sam'e. Sanki biri ona şöyle seslenmişti: "Haydi, haydi, yoksa çok geç olacak!" Kendini toparlayarak ayağa kalktı. Frodo da bu çağrıyı duymuşa benziyordu. O da bir gayret dizleri üzerine doğruldu. "Ben emekleyeceğim Sam," dedi nefes nefese.
Şıpırdayan bir su. Sollanndaki bir derecikten sular damlaya damlaya aşağıya akıyordu; dere o kadar dar ve dikti ki, sanki kara kaya kütlesi koca bir baltayla kesilmiş gibi duruyordu: Bu belki de güneşle aydınlanmış denizlerden toplanıp gelmiş tatlı bir yağmurun son kalıntılarıydı; ama sonunda Karanlık Ülke' nin duvarlarına gelip, faydasız bir şekilde tozlar arasında dolanması ne büyük kadersizlikti. işte burada dökülen küçük bir derecik halinde kayadan çıkıyor, yolun üzerinden akarak, ölü taşlar arasında aceleyle kaybolmak üzere, güneye doğru uzaklaşıyordu. Sam suya doğru atıldı. "Eğer Hanım'ı bir daha görecek olursam, bunu anlatacağım!" diye haykırdı. "Önce ışık, şimdi de su!" Sonra durdu. "Önce ben içeyim Bay Frodo," dedi. "Tamam, ama ikimize yetecek kadar yer var." "Ben onu kastetmedim," dedi Sam. "Ben şöyle düşündüm: Eğer zehirliyse veya kötü etkisini hemen gösterecek bir şey varsa, işte o zaman bana olması sana olmasından iyidir beyim, bilmem anlatabildim mi." "Anladım. Ama bence şansımızı ya da nimetimizi birlikte denemeliyiz Sam. Yine de dikkatli ol, soğuk olabilir!"
Reklam
"Her şeyi aldılar Sam," dedi Frodo.
"Üsıümdeki her şeyi. Anlıyor musun? Her şeyi!" Yeniden başını eğerek yere çömeldi; kendi sözleri içinde bulundukları felaketi tüm hatlarıyla aklına getirmişti ve üzerine bir ümitsizlik çöktü. "Vazifemizde başarılı olamadık Sam. Buradan çıkabilsek bile kaçamayacağız. Sadece elfler kaçabilirler. Uzağa, Orta Dünya'dan uzaklara,
Çıplaktı ve sanki baygınmış gibi pis paçavralardan oluşan bir yığın üzerinde yatıyordu: Kolunu yukarı kaldırmış başına siper etmişti; vücudunun bir yanında boylu boyunca çirkin bir kırbaç izi uzanıyordu. "Frodo! Bay Frodo, canım benim!" diye ağlamaya başladı Sam, gözyaşları neredeyse gözünü kör ediyordu. "Bak benim Sam, geldim
"Ben Sauron'un Ağzıyım."
Fakat onun Kara Nümenor'lular denilen soydan gelen bir hain olduğu söylenir; bunlar evlerini Sauron'un hâkimiyeti zamanlannda Orta Dünya'da kurmuşlar, şeytani bilginin sevdalısı olduklarından ona tapmışlardı. Naip'de Karanlık Kule'nin hizmetine Sauron yeniden yükseldiği zaman girmiş ve şeytanlığı yüzünden Hükümdan'nın
Ölülerin Kralı ve Aragorn
"Bana soracak olursanız, ben onlara hiç kulak asmadım bile," dedi Gimli; "çünkü o zaman, sonunda ciddi olarak savaşa varmıştık. Orada Pelargir'de Umbar'ın ana filosu duruyordu: Elli büyük gemi ve sayısız küçük tekne. Peşine düştüğümüz düşmanın çoğu limanlara bizden önce vardı ve korkularını da yanlarında götürdü; gemilerin
Reklam
"Dostum," dedi Gandalf, "senin atların vardı, silahlarla yaptığın işler ve açık kırların; fakat bir kızın bedeniyle dünyaya gelen Eowyn, en az seninkine denk bir ruha ve cesarete sahipti. Yine de babası gibi sevdiği yaşlı bir adama hizmet etmeye ve onun kötü, şerefsiz bir bunaklık içine düşmesini seyretmeye mecbur kalmıştı; ve ona,
Fakat Aragorn Eowyn'in yanına giderek şöyle dedi: "Burada keder verici bir yara ve ağır bir darbe var. Kırılmış olan kol büyük bir hünerle tedavi edilmiş ve zamanla iyileşecek, eğer yaşayacak kadar gücü olursa. Sakatlanmış olan kalkanı tutan kolu. ama asıl kötülük kılıcı tutan kolundankaynaklanıyor. Şu anda kırık olmadığı halde hiç hayat
Igrenç yaratık
Soğuk bir ses cevap verdi: "Nazgûl ile avının arasına girme! Yoksa seni sıran geldiğinde öldürmem. Alır, bütün karanlıkların gerisinde etlerinin yenip bitirileceği, kuruyarak büzüşen aklının Kapaksız Göz önünde çıplak bırakılacağı feryat evlerine taşırım." Bir kılıç sakırdadı kınından çekilirken. "Ne istersen onu yap; ama buna engel olacağım eğer elimden gelirse." "Engel olmak mı? Seni ahmak seni. Hiçbir ölümlü adam bana engel olamaz!" Sonra Merry, o saatte duyduğu seslerin en garibini duydu. Sanki Saklımiğfer gülüyordu; berrak sesi çeliğin şakırtısı gibiydi. "Ama adam değilim ki ben! Karşında bir kadın var! Eomund'un kızı Eowyn' im ben. Sen benim ile beyim, hışmım arasında duruyorsun. Yıkıl, eğer ölümsüz değilsen! Yoksa canlı da olsan, kara bir ölmemiş de olsan biçerim seni, eğer ona dokunursan."
Eowyn ve Merry nin Nazgül ile çatışması
"Kralın adamı! Kralın adamı!" diye haykırıyordu içerden kalbi. "Onun yanında kalmalısın. Sizi babam sayıyorum, demiştin ona." Fakat iradesi hiç cevap vermedi, bedeni titredi. Gözlerini açıp, yukarı bakmaya cesaret edemedi. Sonra aklına düşmüş karanlığın arasından Saklımiğfer'in sesini duyduğunu sandı; ama o anda ses bir
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.