Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ben, sanki bu umarsız çöküşe bir tepeciğin üstünden bakıyorum ve hem öncesi ve ardını, hem de neler yitirdiğimizi ve kaçınılmaz olarak daha da büyük çöküşe doğru gittiğimizi görüyorum. Ben de -ölüler evinde perperişan yaşayan ben, bu evde yaşananlardan nefret eden bedenim- bu büyüyü tekrarlayacak mıyım? Şu anda içinde çile çektiğim, fırtınaların harabeye çevirdiği bu efsunlu eve benim gönülsüz ruhumu da mı katacağım? Bu lanetli insanlık teknesini devralıp ona yeni bir zehir akıtır gibi yeni bir hayat mı yükleceğim ve onu bir ateş gibi gelecek kuşakların yüzüne mi savuracağım? Ama ant içtim; bu soy yeryüzünden silinecek.
"Birinin gitmesinin ne demek olduğunu bilirim. Bir hafta ıstırap çekersin, sonra bir hafta üzülürsün, derken unutmaya başlarsın ve sonra, hiç böyle bir şey olmamış gibi, sanki tüm bunlar başka birinin başından geçmiş şeylermiş gibi gelir ve omuz silkmeye başlarsın. Hayat işte, bu işler böyle dersin. Bunun gibi aptalca şeyler işte. Sanki bir şeyleri sahiden sonsuza dek kaybetmemişsin gibi.” “Ben unutmayacağım. Asla unutmayacağım.” “Unutacaksın. Ben de unutacağım.” “Hayatımıza devam etmemiz gerekiyor. Ne kadar üzücü de olsa.” “Sen üzüntünün ne olduğunu ne bilirsin ki?”
Reklam
432 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Bende bir gün iyileşir miyim? İnsan olmayı öğrenebilir miyim? Sevmeyi, sevilmeyi, heyecanlanmayı, korkmamayı, kaçmamayı, hayal kurmayı... Yaralarım iyileşir mi bir gün?" Bu kitabın en güzel en özel alıntısı diyebiliriz, Ve aslında bu alıntı kitabın kendisi. Kitabın konusu aslında... Acılarıyla büyümüş bir çiçek karakterimiz söz konusu (: Çiçek agresif ruhsuz her şeyden nefret eden biri Ve bir yandan da soğukkanlı ve güçlü. Gri renginde olduğuna inanıyor, hiçlikten ibaret olduğunu düşünüyor. Ayza ise ona olmadığını kanıtlamaya çalışıyor. Ayza karakteri de iyi bir karakterdi sadece fazla ön planda değildi çiçek daha ön planda gibiydi. Yani ben ayzayı daha çok tanımak isterdim açıkcası onun dışında ayçiçeği karnavalında olan karakterlerin burda toplandığı bir sahne güzeldi bence benim hoşuma gitti doğrusu. Kurgu dediğim gibi güzeldi ana tema aslında kötü soğuk ya da umursamaz gibi görünen insanların içinde ne kadar büyük yaralar olmasını çok iyi yansıtmış yazar bunu sevdim en çok ben. Sonu beni üzdü evet ama yetersiz gibiydi bilmiyorum sanki sırf mutsuz son olsun diye gerçekleşmiş gibi geldi ölüm. Çiçeğin ölümü daha detaylı olabilirdi yani sahne daha uzatıla bilirdi. Çiçek öldükten sonra Ayzanın bakış açısıyla da okuya bilirdik mesela o zaman Çiçeğin ölümü de daha çok geçerdi bana. Böyle de güzel bir kitap dediğim gibi ama yine de bir kaç şeyle çok daha mükemmel bir kitap olabilirdi. Puan olarak 8 bence. Çünkü eksik kalan şeyler vardı dediğim gibi o yüzden puanım 8.
03:03 Dolunayda Açan Çiçek
03:03 Dolunayda Açan ÇiçekN. G. Kabal · Martı Yayınları · 20214,253 okunma
·
Puan vermedi
Kibirle konuşan dilime bir bıçakta ben vurdum o yüzden aldım demiş kalemi elime sanki yazdım konuşmadan. Mecazen bir doğuşla başlayan bir doğum gerçeği arayıp soluksuz bırakan dünya neyleyim seni demiş yazar. Bana kendimi aratan arayacağım koşacağım. Bitmeyeceğini bildiğim halde bir çocuğun masumiyetini aramak görüp bilip tekrar başlamak istemek
İçimdeki Kenan Ülkesi
İçimdeki Kenan ÜlkesiYusef Masadow · Karina Yayınevi · 202442 okunma
Sen gelmesen de ben beklerim seni Ne olacak sanki cebimden mi gidiyor CANIMDAN GİDİYOR... 🥀
"Babam sanki, bilmem bunu söylemek insana ne zor geliyor, sevmiyor gibiydi bizi, annemi. Böyle bizden memnun değil, hayatından memnun değil gibi. Bir gün başımızı okşamış insan değil. Ben de sevgiye oldukça aç bir çocuk olmayayım mı? Güya erkeğim. Boş versene. Bu tarz düşüncelere inanan erkeklerden değilim. Erkeklik bu değil. İsterdim. Babamın beni sevmesini de kardeşimi, ablamı sevmesini de isterdim. Ne bileyim başımı okşasın çok isterdim mesela. Beni dizine yatırsın çok isterdim."
Sayfa 98 - Armoni YayıncılıkKitabı okuyor
Reklam
Romanlara, şiirlere, çoğu klasiklere bakıyorum da bu mutluluğumu tamamıyla tarif etmeye bunların hiçbirini yeterli bulamıyorum. Aşkı bir kadeh içine sığdırmaya kalkışmak gibi "aşk kadehi" tabiri ve "bir içim şerbet" gibi nitelemelerle ne kadar küçültmeye kalkışıyorlar. Oh, ben bunu böyle görmüyorum! Bizim aşkımız böyle değildir. Pek büyüktür, pek geniştir. Öyle kadehler içine sığacak, bir yudumla bitecek şey değildir. Nasıl anlatayım! Bu bir derya gibidir. İşte sanki ben de onun içine düşmüşüm de boğuluyormuşum gibi bir halde bulunduğumdan bu halimi de anlatmaya gücüm yokmuş. Ancak boğulduğum halde ben ölmüyorum, bu beni öldürmüyor. Bilakis yudum yudum hayat veriyor. Demek ki ben abıhayatta boğulmuşum.
AİL YAKUP BEY'İN HRISTİYAN ECZACIYA CEVABI III
Ali Yakup Bey fıtraten, kendine mahsus, hâlis bir derviş hâli vardı; çokta hazır cevaptı. Cevapları, okudukları nakilden ziyâde aklî olurdu. Yâni menkul değil, makul idi. Sanki mânâ âleminden, gayb âleminden ilham alır gibi cevaplar verirdi. - "İbnü'l-mer'e, Türkçemizdeki "ana kuzusu" gibi bir mânâya gelir. Hazret-i İsa'nın babası yok, İlâhî bir nefha, bir mucize, daha beşikte iken konuşuyor: "İnnî abdullah âtâniye'l-kitap" Ben Allah'ın kuluyum; O bana kitap verdi... Beşikteki bir çocuğun konuşması imkânsızdır. Allah kudretini gösteriyor... Artık ondan evlenmek beklenir mi?.." Ali Yakup Efendi böylece anlattıktan sonra devam etmiş: Adamcağızın artık itiraz edecek hâli kalmayınca, ben lâfı tamamladım... - "Yalnız şu suâlime dikkat et! Hazret-i İsa'yı taklid ederek mücerred kaldığını iddia eden kilise ricali, eğer onun gibi temiz kalmışlarsa, o zaman bu suâli sormaya, münakaşaya girmeye, kendince hakkı olur. Ama kalmadılar. Yok kiliseye olan hüsnüzannından dolayı, o haşarata hürmetin varsa, kilisenin esrarına girmiyorsan, Jean Jack Rousseau'nun "İtiraflarım" diye bir kitabı var, onu getireyim de oku..."
Sayfa 299 - 298 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Ali Yakup Bey-, Hazret-i İsa, Bir mucize; Ya Kilise Ricali, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
GERÇEKDEN SEVDİYSENİZ HERZAMAN BİR ŞANS VARDIR.
Üzgün ve kırgın olduğunu biliyorum. Ben gelirsem sözler vermek zorunda kalacağım. Sende sözümde duracak mıyım acaba diye baskı yapacak sın. Gerçek şu ki ben de pişmanım sende pişmansın sanki. Az da olsa anlamışsındır. Bizi kopamayacak kadar sevmiş inatlaşacak kadar, kopmuşuz. Ben burdayım geçti sinirim öfkem bitti gel hadi kaldığımız yerden daha iyi en olumlu şekilde sende bende susarak yeniden.
"İnsanların birbirlerine aşıkken gündelik hayatlarına devam etmelerini anlayamıyordum. Böylesi bir hareket bana ihanet gibi geliyordu. Kötü sahnelenmiş bir piyes gibi. Sanki bir insana değil de, bir koltuğa aşık olunuyormuş gibi! Ben gece gündüz hissettiklerimi, kızı, birlikte neler yapabileceğimizi, ona neler anlatabileceğimi düşünürdüm."
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.