ERMİŞ PIERRE’İN İNKÂRCILIĞI
Ne yapar Tanrı bunca beddua ve laneti Meleklerine doğru yükselen hemen her gün? Uyur tatlı sesinde o korkunç küfrümüzün, Karnı et ve şarapla şişmiş bir tiran gibi. Zulüm çeken, işkence görenlerin çığlığı, Bir senfonidir elbet kişiyi sarhoş eden, Hazlarının bedeli bu kadar kana rağmen, Tanrılar öç almaktan hiçbir zaman bıkmadı! -N’olur, Zeytindağı’nı hatırlasana İsa! Diz çöküp yalvarırdın bir sadelik içinde, Ve o gülerdi gökten çivilerin sesinde Pis cellatlar çakarken bedenini çarmıha, Ne ki tükürdüğünü gördün tanrılığına Pespaye bir mutfak ve muhafız birliğinin, Ve duydun batışını sipsivri dikenlerin Sonsuz bir İnsanlığı barındıran başına; Kırılmış bedeninin o korkunç ağırlığı Uzatırdı her iki kolunu iki yandan, Kan ve ter sızıyordu solgun düşmüş alnından, Herkes için olmuştun sanki nişan tahtası, Düşledin mi bu parlak ve bu güzel günleri, Gelmiştin sonsuz sözü gerçekleştirmek için, Ve geçmiştin sırtında sevimli bir eşeğin, Yollara çiçeklerin, dalların serildiği, Orda yürek umut ve mertlik doluydu her an, Kırbaçlamıştın bu pis tacirleri son güçle, Hâkim oldun mu bari? Sapladın mı göğsüne Mızrağını çok daha evvel bir pişmanlıktan? - Bense çıkarım elbet, tıkırında her şeyi, Düş ile işi kardeş saymayan bir dünyadan; Kılıcı kullanayım ve öleyim kılıçtan! Ermiş Pierre İsa’yı inkâr etmiş... ne iyi!
Birkaç alıntı daha.
"Yahudi misin diye soruyor, sen istediğin kadar hayır demekte inat et, dinleyen kim? İnsana, 'çık sıradan' diyorlar ve işini bitiriyorlar." "Esirken çektiklerimi anlatmak, bana onları hatırlatmaktan daha acı geliyor. Orada çektiğin orada tahammül ettiğin tabiat dışı acıları ve bu kamplarda ölünceye kadar işkence çekmiş arkadaşlarını tekrar düşündüğün zaman yüreğin göğüs kafesinden gelip boğazına tıkanıyor ve orada çırpınıyor. Nefes almakta güçlük çekiyorsun." "Beni neden istediğini sormaya lüzum yoktu. Canıma okumak içindi. Bunun ne demek olduğunu anlayan arkadaşlarıma veda ettim, içimi çektim ve yürüdüm. Avludan geçtim, yıldızlara baktım,onlara da veda ettim." "Son iki sene içinde insan gibi muamele görmeyi unutmuştum. Bak ağabey, sana söyleyeyim ondan çok daha sonra hatta bugün bile ne zaman bir üst karşısına çıksam sanki beni dövecekmiş gibi, omuzlarımı kaldırır,başımı arasında saklamak isterim.Alışkanlık meselesi. Onlar faşist kamplarında bizi böyle alıştırmışlardı."
Reklam
"Ve o perşembe günü, 27 Temmuzda, beni her zamankinden çok beklettiler, tam iki saat dış odada ayakta bekledim; bu tarihi bu kadar kesin anımsamamın özel bir nedeni var: İki saat boyunca ayaklarıma kara suların indiği - oturmama izin yoktu elbette - o dış odada bir takvim asılıydı; basılmış, yazılı bir şeylere duyduğum açlıkla duvardaki bu
565 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Yıllar önce, çok etkilenerek okuduğum bir romandı.Bende mahkumlardan biriydim sanki ,işkence sırası bana da gelecekti,açlık ve kötü koşullar ölme isteğimi değil, tam tersi yaşama azmimi arttırıyordu.Ara sıra okumayı bırakıp özgürlüğün tadını çıkarıyordum,sonra bu davranışımdan utanarak pişman oluyor,arkadaşlarımı yalnız bırakmamak için tekrar kitaba gömülüyordum.
Kelebek
KelebekHenri Charrière · E Yayınları · 20195.4k okunma
304 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 55 days
İnsanın ihtiyaç duyacağı türde bir rehber
Bir süredir kendimi bir şeyleri farkında ama onların tam olarak tanımlayamamak ve istediğim doğrultuda değiştirememekten yana sıkıntı içinde buluyordum. Bazı sorunların farkında olmak güzel ama tam olarak tanımlayamamak ve üzerinde nasıl durman gerektiğini bilememek daha çok yorup yıpratıyor. Bu kitapta aradığım bir çoğu cevabı buldum. İlk başta okumak işkence gibiydi ama sonra birden bire her sayfa sanki bir seansa dönüştü. Kitabı bitirdiğimde kendimi gerçekten olgunlaşmış ve daha donanımlı biri gibi hissettim. Beni tanımayan birinin tavsiye olarak elime tutuşturması üzerine almıştım. İyi ki almışım. Kitabın hayatıma dokunduğunu hissediyorum ama o kadar tadı damağımda kaldı ki, keşke benzeri kitaplarım olsa da okusam.
Bugün Kalan Hayatımın İlk Günü
Bugün Kalan Hayatımın İlk GünüMaud Ankaoua · Yan Pasaj Yayınları · 20192,808 okunma
" Bir insana verilebilecek en korkunç ceza , onun varlığını kabul etmemektir . Örneğin , varsayalım ki bir insan topluma bırakılıyor ve o toplumun hiçbir üyesi tarafından fark edilmiyor . Bu kişi bir yere girdiğinde hiç kimse kafasını kaldırıp bakmıyor, cevap vermiyor , yaptığı hiçbir işe aldırmıyor, kısacası sanki o yokmuş gibi davranıyor... Bu durumda olan kişinin içinde öyle bir kızgınlık ve çaresizlik ortaya çıkacaktır ki en vahşice bedensel işkenceler bile böyle bir duruma oranla bir iç rahatlığı gibi görülecektir. Çünkü bedensel işkence yapan ,ne kadar kötülük yaparsa yapsın, yine de bizim varlığımızı kabul ediyor demektir ." (James , 1970.)
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.