Çok şey var yazılacak.
Yazmak istiyorum.
Ama hangisini, hangi konuyu?
Daha önemlisi. Yazabilir miyim?
“Dünümüz” üstüne yazsam! “Ünümüz-şanımız“ üstüne. “Kahramanlıklarımız” üstüne. “Üç kıtada nasıl egemen olduğumuz” üstüne… Ele alınmalı bu konu, “geçmişteki gücümüz” dile getirilmeli. “Dünyayı nasıl titrettiğimiz” işlenmeli. “Gavur”a nasıl “el-aman” dedirttiğimiz anlatılmalı. Ama toplum ve ekonomik yapımız üzerinde durulmalı bu arada. “Fetih”ler, “ganimetler” peşinde koşturulan insanlarımızın tüketildikleri de belirtilmeli. “Ganimet”e giderlerken kendi yurtlarında nasıl yoksun ve yoksul bırakıldıkları ve bu yurtta başkalarının nasıl başka tür “ganimet”ler topladıkları da dile getirilmeli. Sonra o “hakim” görüntüsünde olduğumuz zamanlar, gerçekte nasıl “mahkum” bulunduğumuz da yansıtılmalı. Yazılmalı. O dönemler, adlarını övünerek andığımız uluslarımızın “şanlı dönemleri”ni içine alsa bile yazılmalı. Özet de olsa… Ve “bugün”kü çıkmazlarımızda “dünümüz”ün ne denli payı olduğu vurgulanmalı.
Bilge bir kedi, insanların beş duyusunun nasıl sıradanlaştığını anlatıyor.
Meko adında bir kedi önce kendi hayatı'nı anlatıyor kitabın başında. Annesi'nin yanından bebek bir kediyken alınıyor. Küçük bir çocuk sahipleniyor önce ama annesi istemiyor. Sonra halasına götürmeye karar veriyorlar kediyi. Meko yeni yerini sevmiyor ve oradan
“Eğer mezarda, şafak sökmeyen o zindanda,
Cesed çürür ve tahayyül kalırsa insanda,
-Cihan vatandan ibarettir, itikadımca-
Budur ölümde benim çerçevem, muradımca:
Vatan şehirleri karşımda, her saat, bir bir,
Fetihler ufku Tekirdağ ve sevdiğim İzmir,
Şerefli kubbeler iklimi, Marmara’yla Boğaz,
Üzerlerinde bulutsuz ve bitmeyen bir yaz,
Bütün eserlerimiz, halkımız ve askerimiz,
Birer birer görünen anlı şanlı cedlerimiz,
Biçmide dalgalı Tekbir’i en güzel dinin,
Zaman zaman da Neva-Kar’ı, doğsun, Itri’nin,
Ölüm yabancı bir alemde bir geceyse bile,
Tahayyülümde vatan kalsın eski haliyle.”
Geçmişinizi unutmayın, unutmayın dökülen onca kanı, unutmayın o şanlı Çanakkale zaferini ve unutmayın İstanbul'un fethini demek istemiş Nurettin Topçu. Fatih'i ilim, irade ve kalp insanı olarak anlatmış. Onun asıl fethi gönüllerde yaptığını, altı yüz yıllık devleti kuran iradenin temelinde bu sırrın yattığını anlatmış. Gönüllerin fethi; işte büyük fetihler böyle olur. Kanla değil adaletle olur. Fatih'te bunu başarmıştı. Tıpkı Yunus'un dediği gibi gönüller fethetmeye gelmişti ve fethetmişti. Anlat anlat bitmez bir kitaptı. Her zaman ki gibi Nurettin Topçu'yu okumaktan müthiş zevk aldım.
Büyük FetihNurettin Topçu · Dergah Yayınları · 2013820 okunma
Örnek halifeler dönemi.. İhsan hocamın ilk dönem kitaplarından dördüncüsü. Kitap yalın bir anlatımıyla Hulefa-i Raşidin Dönemini gözler önüne seriyor. İhsan Süreyya halifelerin idari yönünde durup, olayların anlatımından sonra tez ve antitezlerini yazıyor, okuyucuya araştırma şansı veriyor.
Kitabın ilk üzerinde durduğu konu çok manidar. Sömürü