Hubeyb'e gelince, başka bir cesaret örneği sunuyordu. Onlardan (müşriklerden) iki rekat namaz kılmasına izin vermelerini istemiş ancak namazını hızlı bir şekilde eda etmişti. Bunun nedenini açıklarken, ölümden korktuğu için namazı uzun tuttuğunu sanmamaları için hızlıca kıldığını söylemişti.
Sayfa 315 - Vadi YayınlarıKitabı okudu
'Sanmamaları'
İstemediği tek şey, onu deli sanmaları.
Sayfa 52 - Doğan Kitap YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Biliyorsun ki insanlar "inandım" demekle kurtuluşa edeceklerini sanmamaları gerekiyor."
Sayfa 105Kitabı okudu
Ayağımın altındaki suları görenlerin çiş ettiğimi sanmamaları için, ellerimi kocaman karnımın üstünde kavuşturarak, masum bir yüzle, "vallahi ben bir şey yapmadım" dedim. Sakarlığım bilindiğinden, Cahit, müdürün masasının üstündeki sürahiyi devirdiğimi sanmış. Sürahinin devrilmediğini, dolu olduğunu görünce, en trajik seslerinden biriyle "Mîna, ne oluyor?" diye sordu. Ben de aynı masum yüzle "doğuruyorum galiba" dedim.
22 Ocak 1950 pazar günü, oğlum Mustafa, çok tuhaf denilebilecek bir biçimde dünyaya geldi: Birkaç gün önce hastahaneye gitmiştim, doğuma daha üç dört hafta kaldığını söylemişlerdi. O pazar korkunç bir kar tipisi vardı. Ama daha sonra gitmem güç olur diye, Üsküdar Paşakapısı Cezaevi'nde yatan arkadaşım Mehmet-Ali Aybar'ı görmek istedim. Müсар Ofluoğlu, Naci Sadullah, Cahit ve ben yollara düştük. Eskiden fikir suçlularına saygı gösterildiği için, Mehmet- Ali'yi müdürün odasına getirdiler. Yanında bizleri görmek isteyen başka siyasi mahkûmlar da vardı. Çoktandır yazılarını okuduğum Aziz Nesin ile de o gün tanıştım. Onlarla güzel güzel konuşurken, bir de baktım ki, müdürün masasına yaslanarak ayakta durduğum yerin çevresinde küçük bir göl var. Doğumla birlikte gelmesi gereken sular vaktinden önce akıp bu küçük gölü oluşturmuş. Ayağımın altındaki suları görenlerin çiş ettiğimi sanmamaları için, ellerimi kocaman karnımın üstünde kavuşturarak, masum bir yüzle, "vallahi ben bir şey yapmadım" dedim. Sakarlığım bilindiğinden, Cahit, müdürün masasının üstündeki sürahiyi devirdiğimi sanmış. Sürahinin devrilmediğini, dolu olduğunu görünce, en trajik seslerinden biriyle "Mina, ne oluyor?" diye sordu. Ben de aynı masum yüzle "doğuruyorum galiba" dedim.
Kardeşlik Çemberi
Kardeşlik Çemberi ve Ayrımcılık Yapılamaz İlkesi. Kardeşlik Çemberi, renk,dil,din,kültürel,sosyal vb. açılarından birbirlerinden çok farklı çocukların bir araya gelip bu farklılıklarından bir başarı yaratmalarının öyküsüdür. Kardeşlik Çemberi,farklılıkları karşıtlık ya da dışlama nedeni olarak göstermez;çocukların kendilerine güvenmesinin yanı sıra dünyayı kendilerinden ibaret sanmamaları gerektiğini vurgular.
Sayfa 50 - Can ÇocukKitabı okudu
Reklam
“kâfirlerin dünyada iradelerini serbestçe kullanabilmeleri için kendilerine fırsat verildiğini ifade etmektedir. Bu, Allah’ın bütün insanlık için koymuş olduğu değişmez kanunudur (sünnetullah). İnsanlar bu dünyada kendi hür iradeleriyle tercihte bulunurlar, diledikleri gibi yaşarlar. Ancak yüce Allah burada inkârlarına rağmen kâfirlere böyle bir fırsat vererek onları serbest bırakmasının kendileri için hayırlı bir şey olduğunu sanmamaları gerektiğini, onlara sadece günahlarının artması için mühlet verdiğini, dolayısıyla bunun sevinilecek veya övünülecek bir şey olmadığını haber vermekte ve bu suretle onları uyarmaktadır. Çünkü insan kuvvetli bir imana, güzel bir ahlâka ve iyi bir amele sahip ise işte o zaman yüce Allah’ın ona verdiği fırsat, uzun ömür ve bol servet faydalı olur. Oysa inkârcılarda iman ve imana dayalı güzel amel yoktur. Bu sebeple onların ömürlerinin uzun, servetlerinin çok olması günahlarını arttırmaktan başka bir şeye yaramaz. Günahları arttıkça da azapları şiddetlenecektir. Bu sebeple yüce Allah onlar için alçaltıcı bir azap hazırlanmış olduğunu bildirmektedir.
Maske taktığını sanmamaları için maske takmaman kafi.
İnsanlarımızın bu konularda dikkatli olmaları, her sarıklıyı hoca, her sakallıyı hacı sanmamaları gerekir.
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.