Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Ben ne okudum dedirttirecek kadar beyin yakan kitap, uyurgezer bir adamın yaşadıklarını anlatılıyor. Uykuyla uyanıklılık durumunun kafa karıştırdığı, sonunun fazlasıyla şaşırttığı bir kitap olmuş.
Oldukça garip labirent gibi bir ev, nereye açıldığı bilinmeyen bir kapı, uyurgezer bir adam…
Ana kahramanımız Leon uyurgezer ve bir sabah uyandığında, karısının yüzünde ve kollarında morluklarla eşyalarını toplayıp kaçarcasına evden ayrıldığını görür. Ve tüm deliller karısına bunları yapanın kendisi olduğunu gösterir. Olanlara inanamayan Leon, uyurgezer iken neler yaptığını görmek için kendini kayda almaya başlar.
Leon, yaşadığı evde daha önce hiç fark etmediği bir kapı bulduğunda ise yaşayacağı dehşetin farkında değildir. Kapıdan içeri girmesiyle Leon labirent gibi evde dolaşmaya başlar ve gördüklerinin, yaşadıklarının hangisi gerçek hangisi sanrı olduğunu bilemeden tam bir kafa karışıklığıyla gerçeği bulma çabasına girer.
Tam bir psikolojik gerilim kitabıydı, hayal gücünü zorlayan, zihni allak bullak eden, oldukça sürükleyici, sonuna kadar merak duygusu ve gerilim unsurları had safhada olan kitap öyle ters köşe bir final yaptı ki, nasıl ya diye diye kitap elimde öylece kaldım.
Psikolojik gerilim sevenler kesinlikle okuyun.
“Onlar (eleştirmenler) sonunda Öteki’nin gerçekten ne olduğunu görecekler! Birinci sınıf bir fikri, ilk benim keşfettiğim ve benim bildirdiğim, toplumsal önemi bakımından gerçekten muhteşem bir tipi niçin bırakacakmışım ki?”
Öteki ile Ben'in öyküsü, tıpkı Kafkanın "Dönüşüm"ü gibi bir dönüşme, bir sanrı öyküsüdür.
Bay Golyadkin davet edilmemiş olmasına rağmen gittiği üst sınıf davetten kovulunca, yağmurlu bir gecede St. Petersburg sokaklarında dolaşır. Sokakta bir yabancıya rastlar ama bu yabancı onunla tıpa tıp aynı olan ötekidir. Öteki, bay Golyadkinin varlığını ve varoluşunu çalar. Bunun üzerine olaylar gelişir. Temel ikilemini çözemeyen Bay Golyadkin çareyi “öteki ”sini yaratmakta bulur. Yani bir parçasını paylaşılmış psikoza feda eder. Bay Golyadkin kendisi olma yolunda, kendisi olamadığı noktada, başkası olmaya çalışır. Aslında olmak istemediği şey olmak Bay Golyadkin' in ruhuna teselli vermez ve deli damgası vurulur.
Ürpertici hayalet hikâyeleri.
Dumas öyle güzel işlemişki, bir akşam yemeği sonrası yapılan sohbette anlatılan hikâyelerin gerçek mi yoksa sanrı mı olduğunu ayırt edemiyorsun.
Solange ve Albert’e selam olsun.
188 syf.
·
Puan vermedi
hazır uykum henüz gelmemişken, yenilik ile zihnimi oyalamak yerine yazma ve düşünme isteğim sürüyorken bu incelemeyi de yapmak istedim. yeni bir şey söylemiycem bence, kendim için yazıyorum daha çok çünkü dönüp baktığımda hislerimi ve ne kadar etkilediğimi tekrar duyumsamak istiyorum.
kitabı yine sabaha karşı bitirmiştim ve öncesinde uykularımdan
Ölüm
Spoiler
Öncelikle sanırım isminden dolayı ya da son zamanlarda oluşan Livaneli önyargısı nedeni ile kitabı sırf kitap kulübünde var diye okumaya başladım, hic bir beklentim yoktu. Basit ve ucuz bir kitap olacağını düşündüm. Kitap basitti evet akıcı okunuyor ama içeriği basit değil. Hatta bana nedense Kürk mantolu Madonna hissi verdi. Sabahattin
Bazı konuların biraz daha uzun anlatılmasını beklerdim. Anlatış başta biraz karışık gelse de karakterleri tanıyınca her şey yerli yerine oturdu. Mesleğimden uzak kaldığımdan burnumda formaldehit kokusu tüte tüte okudum. Her şeye rağmen başarılı bir kitap arkadaşlar, diğer yorumlara takılmayın. Polisiye seviyorsanız 2-3 günde okuyup bitirilecek güzel bir kitap. Yazarın diğer kitapları olan "Paranoya" ve "Sanrı"'yı da öneririm. Keyifli okumalar
" Hiç kimse bir gün kollarında yüzünü bir daha asla göremeyeceği fakat adını hiç unutamayacağı bir kadının cesedini tutacağını aklından geçirmez."
Sizi daha ilk cümlesinde yakalayan, okumaktan kendinizi alamadığınız kitaplar vardır. Katman katman anlatılmış baş karakterin zihninde dolaşarak merakla okuduğum kitap,işte yine onlardan birisi; "Yarın savaşta beni düşün".
Kitap,kelimenin en geniş anlamıyla aldatmayı konu edinir ve içinde şöyle bir cümle geçer "Bir sanrı içinde yaşamak ya da kandırılmak kolaydır,hatta doğalımız bu, dolayısıyla bunun hayatı bize böylesine zehir etmesine izin vermemeliyiz."Yeni tanıştığı kadının yanında ölmesinden sonra çelişkileri gidermek adına belkide kadını daha iyi tanımak adına ailesi ile tanışan Victor la birlikte ölüm ile yaşam, gerçek ve gerçek dışı arasında gelip gidiyorsunuz.
"Yarın savaşta beni düşün" cümlesi Shakespeare e ait.Ayrıca başka pek çokları ile beraber kitap boyunca defalarca yineleniyor.
Romana başlı başına bi tiyatro oyunu desek yeridir,teatral öğeler öylesine baskın ki yeri gelir bir trajedya izlediğiniz kanısına varırsınız.
Başkahramanı (Urfe)yi bir Earth(Yeryüzü)olarak düşünürsek bizler de Urfe gibi bir çok sorunun cevabını arıyoruz yeryüzünde.Conchis yer yer Tanrı yerini alır belki de oyunu hazırlar sorulara cevap vermez,ama her şey oyuncular içindir.Tanrı sanrı ya da inancı yazara göre de bizi hayatın eninde sonunda olgunlaştırıp kendiliğinden cevapsız sorularla bir düzlüğe çıkaracağı nihai sonuçtur.Sorularına asla tam cevap alamayacaksın fakat gün gelecek soru dahi sormadan içinde bulunduğun kısır döngü seni gitmen gereken yere götürecektir.
Sahip olduğun şey büyüleyiciliğini yitirir,sahip olmadığın ise hep uzakta ve arzuladığındır,tıpkı yaşam serüveni gibi,Yaratıcı buradayım işte her şeyin sebebi bu dese,belki de insanoğlu yeryüzünde amaçsız kalacaktı,belki de sorunun kendisi yaşamı biricik ve gizemli kılan...
Yer ve mekan isimleri öyle çok,yazarın gözümüzün önüne tasvirlediği Yunanistan atmosferi öylesine
gizemli ve huzur vericidir ki,kalkıp o toprakları keşfetmek,o bilinmezin içerisinde gerçeği aramaya koyulmak istersiniz.Fakat muhtemelen gittiğinizde oyun içinde bi oyunun içinde kendinizi bulacak ve yazarın da bulduğu yerlerle zorlu bi yolculuktan sonra belki farklı isimlerle karşılaşacaksınız ve ulaştığınız katharsis duygularla yazarın bu trajedyanın son sahnelerindeki duygularını az da olsa anlamaya çalışacaksınız.
