YouTube kitap kanalımda Huzursuzluğun Kitabı’nı önerdim: ytbe.one/zAd9Y20INZM
"Gündüz, bir hiçim; gece, kendim olurum." Fernando Pessoa
Kendimi, tamamen kendim olarak hissettiğim sessiz ve tamamlanmış bir zaman diliminden.
Zaman, aslında ilk başta bir bütün olarak tasarlanmıştı. Sonradan bıçak denen insanlar ezeli dilim dilim
Yetimhanelerdeki çocuklar...Anne ve babasını ailesini hiç bilmeyen tanımayan çocuklar... Dünyaya gelmek onların seçimi değildir ama kimsesizlik kaderleri olur.
Müberra da onlardan birisi...Gözlerini bir yetimhanede açıyor. Anne babasından hiç haberi yok. Müberra büyüyüp genç bir kadın olduğunda ruhsal sorunları başlıyor. Siyah Şapkalı
İlhami Algör, benim nazarımda varoluşsal edada büyük bir Sanrıcı’dır. Yani bendeniz, naçizane yazarın kahramanı için; gerçekte var olmayan şeyleri gören ve aynı zamanda işiten, daha doğrusu dayanaksız algı sahibi insanlar için kullanılan Sanrı kelimesine karşın, “Sanrıcı” nitelemesinde bulunurum, çünkü hoşuma gider böylesine otantik nitelemeler ve
Çok bilinen, hakkında fazlasıyla yazılan bir eser. Okumakta biraz geç kaldığımın farkındayım, ama başyapıt diye bir şey varsa o da
Kör Baykuş’tur.
Modern İran Edebiyatından farklı bir kitap.
Sadık Hidayet ile tanışmam bu kitap sayesinde oldu. Biyografisinden ve kitaptan anladığım üzere, yazar hayatı boyunca kendini bir yere ait hissetmemiş. Hayatı
Öncelikle kadınların da erkekler gibi hür ve baskı altında olmadan yaşayabildiği bir ‘’ütopya’’ düşünmek ve bunun sadece bir ‘’ütopya’’ olarak ifade edilmesi ne kadar da yürek burkan bir his. Daha feminist ve daha eşitlikçi bir dünya görme dileğiyle incelememe başlıyorum. Spoiler içerir.
Bir edebiyat dünyası düşünün ki kadınlar eserlerini rahatça