Kendin olmak...İçinde bulunduğunuz bütün olumsuz şartlara ve tüm zorlamalara rağmen kendin olarak kalmak, kalabilmek ..Bu ne kadar mümkün? Bu kitap bir kendini arayış yolculuğu... Arya, annesi gözlerinin önünde öldürülen 6 yaşında küçük bir kız çocuğu... Annesini öldüren hain eller onu kandırıyor ve çirkin olduğunu söylerek onu ağır ilaçlarla uyutuyorlar. Arya tam 14 yıl uyuyor. Ve uyandığında kendini, kim olduğunu aramaya başlıyor. Uyurken ona psikolojik ilaçlar verildiği için sürekli hayal ve gerçek arasında gidip geliyor, sanrılar görüyor. Ve kendi yarattığı Melis karakterine bürünüyor. Acaba Arya kendini arama yolculuğunu yarım bırakıp pes edecek mi? Yoksa bütün olumsuzluklara rağmen bu yolculuğa devam edip kendini bulabilecek mi? Bunu kitabı okuyup göreceğiz. Ben kitabı okurken Arya' nın arayışı içinde buldum kendimi. Arya aslında kim? Hafızasını yitirmiş bir kız mı? Ağır psikolojik ilaçlar yüzünden kendini unutan bir kız mı? Arya, yoksa Melis mi? Kitabın her sayfasında bu sorular beynimde dolanıp durdu ve merakım gittikçe arttı. Kitap, yazarımız İpek Erlat'ın usta kaleminden çıkmış muhteşem bir roman. Dili oldukça sade ve akıcı. Anlatımı içten, etkileyici, merak uyandırıcı, edebi ve süssüz. Bir gün gelir kendinizi aramak zorunda kalırsanız eğer, Arya'nın yolculuğuna çıkmaya cesaret edin. Kendinizi bulana kadar, önünüze çıkan engelleri görüp pes etmeyin sakın... Kitabı okumaya ve Arya'nın arayış yolculuğuna çıkmaya hazır mısınız? Sayfayı çevirin belki de orada siz varsınız...Keyifli okumalar
Uyuyan Çirkinİpek Erlat · Dionysos Yayın Group · 20212 okunma
Öznenin eksik kaldığı bir cümlede yüklemlerin pek de bir anlam ifade etmediğini öğreniyorum son zamanlarda .. Zamansal sanrılar içinde .. bazen çokça da dışında!
Bu inceleme yedi bölümden oluşuyor. Dilerseniz istediğiniz bölümü ya da bölümleri bağımsız olarak okuyabilirsiniz:
Bölümler:
1- Homeros kimdi?
2- İlyada destanı
3- Troya savaşının Öncesi
4- İlyada’nın özeti
5- Akhilleus
-Spoiler İçermez-
Bir kitabın Dostoyevski'ye ait olduğunu gösteren emareler nelerdir;
•Karakterler ya fakir ya da ruhen hastadır
•Kitabın alt metni derin psikolojik konular barındırır
•Ana karakter herkesten çok kendiyle konuşur, iç seslendirme tekniğine bol bol başvurulur
•Ana karakterin kendiyle ilgili bitmez tükenmez bir kavgası vardır,
Dante 'nin deyimiyle.
Ve şair Vergilius 'un son on sekiz saati.
Bütün evreni avuçlarının içine alıp, evirip çevirip; "GÖRÜYORUM!!" diye anlatmaya başlayan bir falcı edasıyla, kendi hayatının ve ölümünün gölgesinde varlığı ve hiçliği sorgulayan, sorgulatan, her cümlesiyle on ikiden vuran çok farklı bir eser.
Okumak kesinlikle sabır
Peki ama kendisine bu acıları neden
reva görüyordu, kendisini yazan? Ne amaçlıyor olabilirdi, kendi acıları mıydı yoksa? Tüm bu acıları kendisine bir ün kazandırsın diye mi döküyordu kâğıda? Ne kadar sorgularsa sorgulasın bir sonuca varamayacağını anlıyordu artık ve de daha fazla derine
battığını. Nasıl olur da Ses’i tüm çıplaklığı ile gördüğüne şaştı, oysa Ses yalnızca bir sanrıydı, tıpkı Akaki, tıpkı Rodya ve tıpkı
tüm diğerleri gibi…