*Sevince ve Kedere Dair İçinizi ne kadar oysa da keder, onu çekip çıkarmak bir o kadar sevinç vermez mi size? Şarabınızı içtiğiniz kadeh, çömlekçinin fırında yaktığı kadehin ta kendisi değil midir? Ruhunuzu dinlendiren ut, tahtadan oyulmamış mıdır bıçak darbeleriyle? Sevinçli olduğunuzda bir göz atın kalbinizin derinliğine, göreceksiniz ki sizi sevindiren şey, size keder verenin aynısıdır.
Ve kadın.. ışığıyla, neşesiyle, kahkahasıyla başınızı döndürebiliyorsa. Gözleri gözlerinizi okuyorsa. Sevincinizi, hüznünüzü paylaşabiliyorsa. İşte "O Kadın" sizin şarabınızdır..
Reklam
Biliniz ki, içinizde en zayıf gözüken tarafınız, aslında varlığınızdaki en güçlü ve en dayanıklı tarafınızdır...
Şarabınızı döktüğünüz tas, çömlekçinin fırında pişirdiği tasın aynısı değilmidir?
Angela'nın Külleri
Fakir olabilirsiniz ayakkabılarınız yırtık olabilir. Ama kimse düşüncelerinize dokunamaz. Çünkü beyniniz sizin kutsal sarayınızdır.
Sevinciniz, maskesinden kurtulmuş kederinizdir.  Şimdi kahkahalarınızla doldurduğunuz o kuyu bir zamanlar gözyaşlarınızla dolmuştu. Başka nasıl olabilir ki? Keder varlığınızda ne kadar derin bir oyuk oluşturursa, oraya doldurabileceğiniz sevinciniz de o denli fazla olur.  Şarabınızı doldurduğunuz bu kap, çömlekçinin fırınında pişirilmiş bardak değil mi? Ve ruhunuzu sakinleştiren şu ut, bıçakla oyulan ağacın kendisi değil mi? Mutluyken yüreğinizin derinliklerine bakın, göreceksiniz ki sizi şimdi mutlu eden şey bir zamanlar kederlendirenle aynı.  Kederlendiğinizde de tekrar dönüp yüreğinize bakın, şimdi gözyaşı döktüğünüz şey bir zamanlar sevinç kaynağınızdı.
Reklam
1.000 öğeden 371 ile 380 arasındakiler gösteriliyor.