Çalışmak, sevginin göze görülebilen şeklidir.
Eğer işinize sevgiyle değil de isteksizlikle sarılmışsanız, o zaman işinizi bırakın ve tapınağın kapısı önüne çöreklenip sevgiyle çalışanların önünüze atacakları sadakaları toplayarak geçinin, daha iyi.
Çünkü, eğer ekmeği içine sevgi katmadan, ilgisizce
pişirirseniz, yiyecek olanların ancak yarı açlığını giderebilecek acı bir ekmek yapmış olursunuz.
Eğer üzümlerinizi içine ağız-tadı katmadan, kinle damıtmışsanız, şarabınızdan içecek olanın kadehine zehir akıtmış olursunuz,
Ve eğer, meleklere özenircesine şarkı söyleyip de
gerçekte içinizden şarkı söylemeyi sevmek geçmiyorsa, insanların, gecenin ve gündüzün seslerini duyacak kulaklarını tıkamış olursunuz.
Keder varlığınızda ne kadar derinleşirse, o kadar çok neşe barındırabilirsiniz içinizde. Şarabınızı döktüğünüz tas, çömlekçinin fırında pişirdiği tasın aynısı değil mi dir? Ve bıçakla oyulmuş olan ağacın kendisi değil midir, ruhunu sakinleştiren ut?