Bakın, yağmur yağarken saray yerine bir tavuk kümesi görsem, ıslanmamak için belki kümese girerim. Fakat kümes beni yağmurdan korudu diye, şükran borcumu ödemek için kümese saray gözüyle bakamam. Bana gülecek, hatta böyle bir durumda sarayla kümes arasında fark olmadığını söyleyeceksiniz. Evet, hayatta tek gayemiz ıslanmamak olsaydı, dediğiniz doğruydu diye cevap veririm ben de.
Bir somun ekmek pişirip de bir lokmasını yiyebilen, saray inşa edip de ahırda yatan, lüks kumaşlar dokuyup da paçavralar giyen, her şeyi üretip de her şeyden mahrum kalan uygarlaşmış işçi, özgür değildir.
Reklam
"Zira nasıl ki balıklar suda, kuşlar havada, köstebek toprağın altında rahatsa, her insan da sadece kendine uygun atmosferde rahat eder; nitekim saray havası da herkes için solunabilir değildir."
Sayfa 15 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
Bakın,yağmur yağarken saray yerine bir tavuk kümesi görsem,ıslanmamak için belki kümese girerim.Fakat kümes beni yağmurdan korudu diye,şükran borcumu ödemek için kümese saray gözüyle bakamam.Bana güecek,hatta böyle bir durumda sarayla kümes arasında fark olmadığını söyleyeceksiniz.Evet,hayatta tek gayemiz ıslanmamak olsaydı,dediğiniz doğruydu diye cevap veririm ben de.
Yağılar, onun yiğit başını gövdesinden ayırıp Çin kağanına götürdüler. Çin kağanı, bütün saray, bütün Siganfu ondan tir tir titremişti. Bu titreyiş yalnız Kür Şad'dan değil, onu yetiştiren ırktan geliyordu. Kür Şad ölümüyle budunu kurtarmıştı.
Sayfa 403 - Ötüken Yayınları, 143. basımKitabı okudu
O zamanların İstanbul'unda medrese, icabında Saray'a veya Babıâli'ye karşı kullanılabilecek büyük bir kuvvet unsuru idi. Ikinci Mahmut devrinde adı bile geçmeyen "talebe-i ulûm", Tanzimat tan sonra Saray'ın, vezirlerin sık sık müracaat ettikleri, kâh İstanbul efkáriumumiyesini avlamak için kâh ferdi sivasetlerini zorla terviç ettirmek için harekete getirdikleri bir muvazene åmili olmuştu. Abdülaziz devrinin sonlarında ise adeta devlet hayatını kendiliğinden kontrol eder bir hâle gelmişti. Onun için paşaların çoğu bu kuvveti kollamak, kendi aleyhinde yahut devlet aleyhinde harekete geçmemesi için onu tutmak zorunda kalıyorlardı. Devlet dizgini Ali Paşa'nın sıkı ellerinden çıkınca İstanbul'un iç hayatına medrese hâkim olmuştu. İslâm âleminin geçirdiği buhran, Cemiyet-i Tedrisiye-i Islamiye'nin faaliyetleri, yeni fikirleri benimsemiş birçok büyük bilginlerin mevcudiyeti, adeta ihtilalci adı verilebilecek bir yığın müderris, onun bu devirde cemiyet meselelerini menfi tarafından tutmasına engel oluyordu. Bu yüzden, yenilik taraftarn paşalar, bu kuvvetin başka ellere geçmemesi için çok uvanık duruyorlar, onu hem başıboş bırakmıyorlar hem de kontrol sayesinde bu kuvvetin kendi fikirleri aleyhinde bir hareketin den çekinmiyorlardı.
Sayfa 74 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.