EVLİLİK ÜZERİNE 200.000 Yıldır Çözülemeyen Problem Evlilik, en genel tabiriyle, kanun karşısında dinen ve kültürel adetlere uygun biçimde yuva kurmak isteyen kişilerin birleşmesidir. Elimize ulaşan kanıtlara göre bilinen ilk evlilik milattan önce 2350’li yıllara kadar uzanır. Şahsi tahminim ise boşanmalarında aynı tarihte bulunduğu hatta belki
...yoksulluk bir açıdan mutlak bir yoksulluk değildir, Marx emek gücünün yeniden üretimi için gerekli malların fiyatlarının düşmesinin işçi sınıfının yaşama düzeyinin yükselmesine yol açacağını öngörür. Ancak saray-kulübe benzetmesinin gösterdiği gibi, işçi sınıfının yaşama düzeyinin yükselmesi zenginliğin toplam büyümesinin gerisinde kalır: "Bir ev istediği kadar büyüyebilir, ama eğer yanı başındaki saray aynı hızla, belki daha da hızlı büyüyorsa, küçük evde oturan kimse kendisini gitgide daha rahatsız, mutsuz, huzursuz hissedecektir. Ücretteki bir yükselmenin arkasında üretken sermayenin hızlı artışı yatar. (...) yani işçinin zevkleri çoğalırken, alabileceği sosyal doyum, asla ulaşamayacağı kapitalistin zevklerine oranla azalır" (Durand, 2002: 75).
Reklam
... Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde Sümeyrâ’yı arıyor her damlada bir saray Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin Mekânın fırçasında solmayan resim senin ...
Nurullah Genç
Nurullah Genç
Olric’le tanıştı ve mahalli saray tarafından yeni bir asalet unvanı verilerek Güney’e gönderildi.
Sayfa 8 - İletişim Sinan Yayınları TURGUT ÖZBEN'IN MEKTUBU
·
Puan vermedi
Savaş ve Barış
1800 sayfalık uzun bir yolculuğun sonuna geldim.Böyle bir kitabı birkaç cümleyle yorumlamak oldukça zor.Ben yinede kitabın konusundan biraz bahsetmek istiyorum. Savaş ve Barış, Napolyon döneminde gecen Rusya ve Fransa arasındakı çekismeli savaşı anlatmasının yanında saray hayatı ve saray insanlarının bulundukları konumlardan nasıl değişikliğe uğradığını da anlatmaktadır. Savaş, Rusya ile Fransa arasındaki bitmek bilmeyen vahşet; barış ise kişiler arasında yaşanan aşklardır.Birçok yazar Savaş ve Barış’ı “Dünyanın en büyük romanı” olarak nitelendirmiş ve böyle bir romanın tekrar yazılamayacağını öne sürmüşlerdir. Roman yaklaşık yirmi yıllık bir süreyi kapsayan Fransız-Rus savaşlarını anlatmaktadır. Savaşı konu alan bu kitapta neredeyse 500 e yakın kişi bulunmakta ve Rusya’daki birçok kesimden insanın hayatına değinilmektedir. Kitabın birincisinde konular biraz durağan ilerledi, ikinci kitapta ise daha hızlı ve heyecanlıydı.Kitabın, kurgusu ve gerçekçiliği çok güzeldi.Dili betimlemelerle süslü ve karakterlerin kıyafetlerinden tutun da, yüzündeki en ince ayrıntıyı bile rahatlıkla gözünüzde canlandırabileceğiniz bir kitap.Eserde tek sevemediğim konu metinlerde bir sürü Fransızca cümle kullanılmış olması ve sayfalarca dipnot okumak zorunda kalmamdı.Bu da okuma hızınızı biraz yavaşlatıyor ve ilerlemekte zorlanıyorsunuz.Ama genel olarak bakıldığında çok kaliteli bir klasik ve okunmaya değer güzel bir kitaptı.Ben çok severek okudum sizlerede tavsiye ediyorum.
Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)
Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201920,9bin okunma
Sertaktan ayrılışımızdan önce Koyak, çok sayıda saray mensubunun önünde bize şunları söylemişti: "Orada Şehzâdemizin Hıristiyan olduğunu söylemeyin. O bir Hıristiyan değil, bir Moğoldur." Onlar herhalde Hıristiyanlığı her hangi bir kavmin adı sanmaktadırlar. Hıristiyanlık inancından biraz kabul ettikleri takdirde, buna rağmen Hıristiyan olarak anılmaları gururlarına dokunmaktadır. Moğol adını diğer bütün isimlerden üstün tutmak isterler. Tatar olarak da anılmak istemezler..
Sayfa 77 - Kronik KitapKitabı okuyor
Reklam
Darısı bizim başımıza...
En seçkin çekirdek kadrosundan, dibine kadar entrika, yozlaşma ve riyakârlığa batmış en dıştaki halkasına kadar tüm saray yok olup gitmişti.
İnsan, saray gibi bir binadır; temelleri, erkân-ı imaniyedir. İnsan, bir şeceredir; kökü, esasat-ı imaniyedir. İmanın rükünlerinden en mühimmi, iman-ı billahtır; Allah'a imandır. Sonra nübüvvet ve haşirdir. Bunun için bir insanın en başta elde etmeye çalıştığı ilim, iman ilmidir. İlimlerin esası, ilimlerin şahı ve padişahı, iman ilmidir. Sözler
Hattiler'den Hititler'e
Din, mitoloji, saray törenleri, dinsel ayinler bağlamında Hitit uygarlığının bütünü Hatti etkisinin damgasını taşır.
"Arzuladığınız yer" ve "size uygun yer", ay­rıca söylemeliyim ki geçmişin sarayı, günümüzün asil tabakasından şu noktada ayrılır; bu saray sadece emek ve fazilete açıktır.
Reklam
Han-ı Yağma
Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır; Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır! Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır... Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir Yiyin,
Her hanedan başka başka aşamalardan geçer ve yenilenmiş koşul­lar içinde bulunur. Bu nedenle onun taraftarları, her aşamada, başka başka karakter özellikleri edinirler. Bu, yeni koşulların sonucudur. Genellikle, bir hanedanm en çok beş evresi olabilir. Birinci evre başarı evresidir: bütün direnç tükenmiştir ve krallık ik­tidarı yeni hanedanın
"Öte yandan, bu kastların, yani sarı sendikaların üyeleri, örgütlerini dışa kapalı birlikler haline getirmeye uğraşacak ve başaracaklardır da. Üyelik babadan oğula geçecektir ve halk denilen ölümsüz güç kaynağından damarlarına yeni bir kan gelmeyecektir. Bu da işçi kastlarının zayıflamasına ve sonunda çökmesine yol açacaktır. Sonra kurum olarak, Eski Roma'daki saray koruyucularına benzer görev yükleneceklerdir. Saray içi ayaklanmalarla iktidar durmadan el değiştirecektir. Bu çatışmalar kaçınılmaz olarak kastların zayıflamasına yol açacak ve halk duruma el koyacaktır.
Sayfa 187
"Bakın yağmur yağarken saray yerine bir tavuk kümesi görsem, ıslanmamak için belki kümese girerim. Fakat kümes beni yağmurdan korudu diye, şükran borcumu ödemek için kümese saray gözüyle bakamam." (F.Dostoyevski)
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.