DİP NOT Duvarda ki resim kara kalem, Dip notu fark ettim... Duvar kerpiçten, kireç badanalı, Şömine, tek odanın merkezinde isli ocak... Ocakta üçlü sac ayağı, kızgın... Şişe dizilen kuşbaşı, kuyruktan... Yufkaya damlayan da kuyruk yağı vesselam... Kuru soğanın cücüğü ateşte kavrulan... Ayık olan muallimin şirini; haa bir de hayranı, Köyün yayık ayranı da var, uyutan... Ayık olmayanı köyün bekçisi... Selam uzaktaki köye, şadırvanların deli Ahmed'ine... Kirazca Ana'ya, Sarı Gelin'e... Kırık, hayali, üşenbaz çoban, zapt edile... Kuzular kaçtı, keçiler tırlattı... .... "Düşünüyorum öyleyse varım" Çok yaşasaydın sen, Descartes... Eee hadi ama, Köy(l)üm ses ver ses! Ses versene... N.K.(Feryad-ı naz)
Lakin, eski bayramların tadı gibi azalıyor paydalarımızın ortaklığı da... Ben ki sevmem , öyle herkesin aynı telden çaldığı, tek tip hassasiyetleri... benzerliklerden ziyade farklılıklara tutkunumdur. Yine de bilirim ki, onca çiçek bunca farklı açıyorsa da, hepsi aynı suyun, aynı toprağın, aynı güneşin mahsülüdür. O sudan, o topraktan, o güneşten mahrum kalırlarsa kururlar. Ve biribirinden farksızdır kurumuş çiçekler... O yüzden ortaklık bağlarını önemserim. Anayasada yazılanların ötesindedir o bağlar... Mesela Babam ve Oğlum'un aynı sahnesinde akan gözyaşındadır. "Sarı Gelin" başladı mı kendiliğinden mırıldanan dudaktadır. Bir toplu kahkahada, bayramda, güllaçtadır.
Sayfa 144Kitabı okudu
Reklam
UÇUN KUŞLAR Uçun kuşlar uçun doğduğum yere; Şimdi dağlarında mor sünbül vardır. Ormanlar koynunda bir serin dere, Dikenler içinde sarı gül vardır. O çay ağır akar, yorgun mu bilmem?
Sen aklıma düşünce Diyarbakır radyosu “Sarı Gelin” çalıyor Sen aklıma düşmüşsün, ben içine türkünün..
Rıza Tevfik Bölükbaşı
"Uçun kuşlar, uçun, doğduğum yere Şimdi dağlarında mor sümbül vardır Ormanlar koynunda bir serin dere Dikenler içinde sarı gül vardır O çay ağır ağır akar; yorgun mu bilmem Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem Yüce dağ başında siyah tül vardır Orda geçti benim güzel günlerim O demleri anıp bugün inlerim Destan-i ömrümü okur, dinlerim İçimde oralı bir bülbül vardır Uçun kuşlar, uçun, burada vefa yok Öyle akar sular, öyle hava yok Feryadıma karşı aks-i sada yok Bu yangın yerinde soğuk kül vardır Hey Rıza, kederin başından aşkın Bitip tükenmiyor elem-i aşkın Sende derya gibi daima taşkın Daima çalkalanır bir gönül vardır."
Sinemayı yakıp Münire'yi kaçıran Bulgaryalı Ali'nin destanı. Annemin adı Münire idi. Babam onun sarı lepiska saçlarına, mavi berrak gözlerine bakar bakar: Makaram sarı bağlar Kız söyler gelin ağlar
Dergah Yayınları
Reklam
497 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.