Zencefil, kekik, karabiber, sarısabır, sarıkantoron, kınakına, ısırgan tohumu. Ah hepsi hastalık için alınmıştı aktardan, yemeğe konmak için değil. Ev eczaneye dönmüştü. Alman malı iki boy porselen havan bile almıştık. Kim bu çaredir dese, hemen işe koyuluyorduk. Bin bir reçete denedik, yeter ki hastane olmasın, aman olmasın diyerek. Kimi defa balla kınakına melisa kaynatılıp içirilecekti, kuvvet versin diye... Ne umutlardı, ne beyhude hevesli bekleyişlerdi, geçti gitti, geçti hepsi. Neyse...
Kadınlar, erkekler hakkında kitap yazmazlar; bu iç rahatlamasıyla karşılaştığım bir olgu çünkü önce erkeklerin kadınlar, sonra kadınların erkekler hakkında yazdıklarının tümünü okumam gerekseydi, yüz yılda bir çiçek açan sarısabır, ben kalemi kağıda değdirene kadar iki kez çiçek verirdi.
hadi sarısabır ışığı
birkaç menzil yol daha
kitap uçmaz kervan geçer
sapaklara kurulmuş bu sayfalar
biz uymayalım onlara
av etiyle şiir yazan bilsin ki
ne zorlu tuzaklar dağılmış
yüksek göçler altında
Kadınlar,erkekler hakkında kitap yazmazlar;bu iç rahatlamasıyla karşıladığım bir olgu çünkü önce erkeklerin kadınlar, sonra kadınların erkekler hakkında yazdıklarının tümünü okumam gerekseydi, yüz yılda bir çiçek açan sarısabır , ben kalemi kağıda değdirene kadar iki kez çiçek verirdi.
senden
benim olmayan zamanlarını alıyorum hatıra defterime
bensiz çocukluğunu seviyorum kendi kimsesizliğini nasıl severse insan geçmişinden yeni bir evlat edinircesine öyle bir daha bir daha seviyorum ta ki sen benzeyene kadar benim tanıdığım, bildiğim yüzü yanık sevgiliye
aynı büyümüyor herkes sarısabır ışığına tutup ezberini baştankara ettiğim geceleri belirsizlığın uçsuz hançeri nasıl susuyorsa içimde öyle çelik sürahi ellerim akmıyor içinde çürüdüğü mürekkebe yazıyla, içini göstermiyor örümcek ağından şeffaf mürekkep koyu kapalı kilitli geçit vermez gündelik yaşamak tunç çiçekleri ben istemeden çok şey öğrenmiş içim karasını ezber ettiğim kamunun sığınaklarında tekrarların kemirdiği bir hikâyenin işe yaramaz tekniği, omuriliği
Kadınların ağır parfüm kokusu ona annesinin elbise sandığın ı anımsatırdı. Annesi parfümünün adının udi olduğunu söyler ve onun sarısabır, kehribar ve miskten yapılmış bir tütsü olduğunu anlatırdı, bu adlar nedense Yusufun kalbinin hızla atmasına neden olurdu.
..yuvasına inen bir kuş gibi gelip birden yanıma oturdu. Bir anda, semavi bir mırra ve sarısabır kokusu, o zamandan beri ruhumda bir doğu şiiri gibi parlayan bir kadın parfümü hissettim.
Kadınlar, erkekler hakkında kitap yazmıyorlar - bu gerçek elimde olmadan içimi ferahlattı, çünkü önce erkeklerin kadınlar hakkında yazdıklarını okuyacak olsaydım, ben kalemimi kağıda değdirene kadar yüzyılda bir çiçek açan sarısabir, iki kez çiçek açmış olurdu.
Ben o asma kilidi kaldıracağım. Masayı pencerenin önüne çekeceğim, yatağı da içerdeki duvarın önüne. Duvardaki çıkıntının üzerine bir saksı karanfil, pencerenin eşiğine de bir demet sarısabır koyacağım.
- Rus mutfağı.. Sefil mi sefil "Kruşçev" mutfakçığı - dokuz-on iki metrekare (o da şansın varsa!), incecik duvarın arkası da tuvalet. Sovyet projesi. Bir köşede mayonezin altında bir kavanoz soğan, bir kasede nezle için sarısabır. Bizde mutfak sadece yemek hazırlama yeri değildir, salondur, misafir odasıdır, çalışma odasıdır, tribündür. Toplu psikoterapi seansı mekânıdır. On dokuzuncu asırda bütün Rus kültürü soylu çiftliklerinde yaşıyordu, yirminci asırdaysa mutfaklarda. Perestroyka da öyle. "Altmışlıların" bütün hayatı "mutfak" hayatından ibaret. Sağ olsun Kruşçev! Onun döneminde çıktık komün evlerinden, ayrı mutfaklara geçtik, orada rahat rahat küfrettik iktidara, en önemlisi de korkmadan, çünkü mutfakta herkes tanıdıktı. Orada doğdu fantastik projeler, fikirler. Fıkralar uyduruldu... Fıkralar çiçek açtı! "Marx okuyana komünist denir, ama onu anlayana antikomünist denir."
Asphodelaceae familyasından Aloe cinsini oluşturan anavatanı Afrika olan bitki türlerinin ortak adı. yaklaşık 300 türü vardır. 3-4 türünün şifalı özelliği bulunmaktadır. Bunların içinde en şifalı olarak gösterilen tür Aloe vera'dır. Bu bitkinin yapraklarından çıkan jelin şifa özelliği bulunmaktadır.
Kadınlar, erkekler hakkında kitap yazmazlar; bu iç rahatlamasıyla karşıladığım bir olgu çünkü önce erkeklerin kadınlar, sonra kadınların erkekler hakkında yazdıklarının tümünü okumam gerekseydi, yüz yılda bir çiçek açan sarısabır, ben kalemi kağıda değdirene kadar iki kez çiçek verirdi.