İçtenlik yoksun olunca...
Daha sonra, ne kadar deli olduğumu siz anlayın artık, onunla iyice sarmaş dolaş olduğumuz anda, ona âşık olduğumu filan söyledim. Yalandı tabii, ama ne var ki, söylerken kendimi öyle hissediyordum. Ben deliyim. Yemin ederim ben deliyim. “Ah sevgilim, ben de seni seviyorum,” dedi. Ardından, soluk bile almadan, “Bana söz ver, saçını uzatacaksın. Alabros saçların modası geçiyor artık. Saçların çok tatlı.” Çok tatlıymış, kıçımın kenarı. ...
... sarmaş dolaş yere yuvarlandılar. Divanın üstündeki kedi bir çığlık kopararak uyandı, üstlerine atladı. Sabırsız acemi aşıklar gibi el yordamıyla birbirlerini arayıp bulabildiklerince buluyorlardı; giyimli, ter içinde, dağılmış albümlerinin üstünde yuvarlanarak, sevişmenin yıkımından çok, kedinin öfkeli pençelerinden sakınmaya çalışarak. Ama ertesi geceden başlayarak, hala kanayan yaralarıyla, birkaç yıl sürdürdüler sevişmeyi.
Reklam
… Çocuğu bir mahzene kapatmış ve sakat kalana kadar günlerce işkence yapmışlardı. Ne var ki onun aklı, o mahzende asılı bir kafeste tutulan kanaryaya takılmıştı. Nefret ettim o kanaryadan diye anlatmıştı bana, o güzel ötüşüyle bana dış dünyayı, baharı, sarmaş dolaş gezinen sevgilileri hatırlatıyor, özgürlüğü aklıma getirmesi canımı daha çok yakıyordu. Nefret ediyordum o güzellik simgesi kanaryadan çünkü o mahzende güzelliğe yer yoktu.
Yeryüzünü bir döşek, dağları ise adeta çadır direkleri gibi kılmadık mı? Sizi renk renk ve ırklar şeklinde ya- rattık. Uykunuzu dinlenme, geceyi bir örtü, gündüzü de aydınlık bir geçim zamanı kıldık. Üstünüze yedi kat göğü inşa ettik ve güneşi orada hem ışık hem de ısı kaynağı kıldık. Gökteki bulutlardan tane tane yağmurlar indir- dik. O yağmurla yeryüzünde özlü taneli bitkiler ve yeşil- likler bitirelim ve sarmaş dolaş cennet misali bahçeler kuralım diye.” (Nebe, 6-16)
Yüreği ve bedeni büsbütün saran bir aşk, gece gündüz hep sarmaş dolaş, neşeli ve coşkun, beş yıl boyunca böyle sürsün, sonra da ölüm . Heyhat!
yoksa nerden bilirim bir incinin inci olduğunu içinde yaz bahçeleri, içinde ipekten kelebekler dudakta kurutulan nağmelerle sarmaş dolaş gözlerin bir rüya çiçeği, gözlerin eleğimsağma.
Reklam
"...sarmaş dolaş yürüyen sevdalı bir genç çift görünce, felaketim oluyor, ağlıyordum. Kısacası düşman başımaydım. Katlim vacipti."
john maynard keynes'ten nefretimin yirmi sebebi
ne saklıyorsun avucunda çiğ tanesi göz yaşı değirmen taşı mı doğru söyle avucunda sahiden bir şey var mı görenler ne anlayacak şehri tanıyor daha doğrusu biliyorsun etraftaki ayran gönüllü şehir ahalisini nedir alıp veremediğiniz sorusundaki çapraşıklık bir ortamın vehmine fırsat veriyor şive farkının aranızı açması aradaki boşluğa dolgu yığdırtıyor ki oyalanmak mümkün oluyor mümkünü allayıp pullayıp bir ast üst ilişkisi ayarına uğratarak sarmaş dolaş bahanesinden bir rahatlık müddeti elde edebilmek için vakit kazanılabiliniyor tezgâhı yerine oturtabildikten sonra bir göz kırpmak yeter binaenaleyh ellerin cebinde kalsın palto cebinde yumruk iyidir gösterme avucundakini.
Sokaklarda insanlar birbirlerini doğrarken aşıklar gene sarmaş dolaş sevişebiliyorlardı. Güzel
kaldırımlarıyla sarmaş dolaş gecelerinde onbinlerce yüreği o yalnızlıklara teslim alan kent! koca kent! korbonmonoksit fonlarda otobüs kuyruklarına savrulan nice heder ömrün büyük susuşlara, müsvedde insanlıklara taşındığı... farkında değildin! farkında değildi belki çoğulluğumuz: boğulmuştunuz, boğuluyordunuz!
Sayfa 73 - Cem YayıneviKitabı okudu
Reklam
"Biliyor musunuz dostlarım,sanırım gerçek sihir bazen de güneşli bir günün ortasında kimseye aldırmadan sarmaş dolaş olmuş iki bedenin attığı kahkahaların içinde saklı."
lanet olsun
Halkın arasına girecek, onlarla sarmaş dolaş olacak suratları olmadığı için halkı hor görenler, her zaman ve her yerde kendilerinden daha isabetli davranacak ehliyette olan halk kitlelerini ahmak bir koyun sürüsü, yahut düşüncesiz bir yığın sayanlara, halkın dostluğuna da, düşmanlığına da kulak asmayacak kadar gaflete düşenlere lanet olsun... İnsanların toplu halde yaşayabilmeleri için ilk şart olan hak ve adalet kaidelerini bile kendi iğrenç arzularına alet ederek, aralarında yaşadıkları insan cemiyetini korkunç bir düzensizliğe sürüklemeye çalışanlara lanet olsun...
"Yalnızlık, hüzünle sarmaş dolaş değil mi? Yalnızlığın belinde hüzün kuşağı bağlı değil mi?"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.