Biliyordu ki, şartlar değişince insanlarda değişir.
Sayfa 48Kitabı okudu
Tutunamayanlar
Başkalarına yaptıklarını hemen unuturdu. Başkalarına kötülük ettiğini hissetmenin acısına dayanamazdı. ‘Bütün öfkelerimi öyle içten
duyuyorum ki, kimsenin alınmaması gerek bana; bu yüzden ancak beni beğenebilirler,’ diyerek şımarıkça gülerdi.
‘Beni ya şımartın, ya da kapı dışarı edin!’ diye bağırırdı. ‘Yarı içtenliğe dayanmam zor benim. Bir kişi mi kalacak? Tamam: bir kişi kalsın.’ Sonra gene bağırmaya başlardı: ‘Ben
günahkârım: bana vurun!’ O günlerde Dostoyevski’yi okuyordu.
“Sonra hemen mahzunlaşırdı: ‘Ya bir kişi de kalmazsa?’
Yanıma oturur, titrek bir sesle: Kitaplar yüzünden çok acı
çekiyorum Esat Ağabey,’ derdi. ‘Sanki hepsi benim için yazılmış. Bu kadar insanı birden canlandıramıyorum: hepsini
birbirine karıştırıyorum. Gülünç oluyorum.’ Odayı dolaşırdı inleyerek. ‘Ben rezilin biriyim ve rezilliğimi biliyorum.’
‘Selimciğim,’ derdim, ‘Kendini bu kadar zorlama. Karamazov’ların bulunduğu şartlar altında değilsin.’ Oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi suratını asardı: ‘Peki, ben etki altında kaldığımı, kitapların beni mahvettiğini nasıl anlatacağım?’ Anlaşılmamaktan çok korkardı. ‘Başkalarından ayrı
hissetiğimi nasıl belirtsem? Kimse bilmeyecek... Hiç olmazsa mezar taşıma yazın: burada insanlara başka türlü hayran
olan biri yatıyor. Ne türlü? Bir bilsem, ah bir bilsem.’
Sayfa 334
Türkiye Türkçesi, aradan geçen 1300 yıla ve onca medeniyet ve yaşam alanı değişikliğine rağmen, Göktürkçeden sadece yüzde 8 veya 10 oranında ayrıldı ise aynı şartlar altında daha geç tarihlere de bu oranı uygulamamız gerekiyor. Buna göre Türkçenin 4000 yıl önceki biçimi, var idiyse, günümüz -arı- Türkçesinden sadece yüzde 35 oranında farklı olmalıdır. Bu inanılmaz bir benzerliktir.
Sayfa 81
Zor şartlar altında yetişen her şey kıymetlidir.
Her düşünen insanımız gibi, ben de hayatımızın değişmesi için sabırsızım. Daima hayranı olduğum yabancı bir romancının hemen hemen aynı şartlar içinde söylediği gibi "Eski bir garpçıyım". Fakat canlı hayata, yaşayan ve duyan insana, cansız madde karşısındaki bir mühendis gibi değil, bir kalb adamı olarak yaklaşmayı istedim. Zaten başka türlüsü de elimden gelmez. Ancak sevdiğimiz şeyler bizimle beraber değişirler ve değiştikleri için de hayatımızın bir zenginliği olarak bizimle beraber yaşarlar.
Yegâne Duam
'Ya Rabbi
Beni, sana asi olmaktan ebediyen muhafaza et'
"Allah'ım kalbimde bir heyecan var.
Kuluna karşı bir hayranlık, karşı koyamadığım bir sevgi var.
Rabbim, bana güç ver. Beni zaaflarımla imtihan etme.
Allah'ım, üstesinden gelemeyeceğim bir hal üzere bırakma beni.
Rabbim, söz geçiremediğim şu yüreğimi çirkinliklerden beri kıl.
Merhameti sonsuz olan Allah'ım, kalbimdeki sevgiyle imtihan etme beni.
Yok olmaktan merhametine, yalnızlıktan sevgine sığınıyorum.
Allah'ım, hata yaparsam beni düzelt.
Günaha girersem beni koru.
Acze düşersem beni kaldır.
Ey Rabbim! şartlar ne olursa olsun canımı bir mümin olarak al. Amin."
Sayfa 28 - Ahsen
Burada şüphesiz Theosebes'lerin neden adakta bulunduğu meselesi önemlidir. Zira genel anlamda dinlerde adağın yeri ve konumu önemlidir. Söz konusu Yahudilik olduğunda, adakta bulunmanın dinî anlamda olduğu kadar, sosyal anlamda da önem arz etmekteydi. Daha önce belirttiğimiz gibi, sonradan Yahudiliğe geçmek için bazı şartlar yerine getirilmesi gerekmektedir. Bunlardan her ne kadar sünnet edilmek dinî açıdan en önemlilerinden biri olsa da, adakta bulunma da, sinagog'taki Yahudi cemaatine aidiyeti göstermek açısından son derece önemlidir.
Kendi Kaleminden Teğmen Cemil Zeki (Yoldaş) Anılar - MektuplarEngin Berber · Arba Yayınları · 19942 okunma
Prensipler yoktur;yalnızca olaylar vardır. İyi ve kötü yoktur,yalnızca şartlar vardır. Üstün insan olanlara onlara rehberlik etmek için olayları ve şartları benimser. Eğer prensipler ve sabit yasalar olsaydı, ülkeler onları bizim gömlek değiştirdiğimiz gibi değiştirenezlerdi ve bir insan bütün bir ulustan daha akıllı olması beklenemez.
Sayfa 12Kitabı okuyor
