Diğer işlevler arasında konumlanan ve bilincin bir karakteristiği olan hususi bir işlev var; işte bu, irade yetisi işlevidir, yani kısaca irade. Eğer diğer işlevlere denk olsaydı beşinci bir işlev diyebilirdik ama bunu Benin üst, merkezi bir işlevi olarak görmek daha iyidir. Bilinçte serbest dolaşan belirli bir miktar enerji olduğunu gösterir bu, tıpkı seyyar bölükler ya da yedek birlikler gibi. Psişik olarak kullanıma hazır olan bu enerji, bilincin tasarrufundadır. Haliyle kişi örneğin yoğunlaşmış düşünme ve hissetmeye girişebilir. İrade sayesinde işlevleri yönlendirebilir, yoğunlaştırabilir, eksiltebilir ya da silebiliriz. Dolayısıyla irade Benin dinamik bir işlevidir. Elbette bu işlev belirli şartlara tabiidir. Her şart ve durumda istediğini yapamaz. Bazen irade başka durumlar sebebiyle kesintiye uğrar; Benden kaynaklanan fevri atılımlar, hamleler vs. Ancak Ben tükenmediği müddetçe, bu seyyar yedek güç kullanımında bütünüyle özgürdür. Fakat tabii ki irade de tükenebilir. Yorgun olduğunuzda iradeniz solar, sonrasında da moralsiz bir hal gelir.
///
Fakat irade bir içgüdü değildir, kültürel tarihimizin bir kazanımıdır. Doğadan zorla çekip alınmış bir irade kaynağını aşama aşama yarattık. İrade müstesna bir kültürel fenomendir. İrade bir görselde tasvir edildiğinde ya da rüyada görüldüğünde daima bir alet, bir silah, bir aygıt, bir bıçak ya da benzer bir şey halinde temsil edilir. Onun insan yapımı bir şey olduğu anlamına gelir bu.