Filiz'i göreceğim için sevinerek uyanıyordum çünkü. Bir yandan da duygularımı anlayacak, alay edecek diye ödüm kopuyordu. Bir gün nasılsa cesaretimi topladım, arkasından yaklaştım, ellerimle gözlerini kapatıp bil bakalım ben kimim dedim. Ellerini ellerimin üstüne koydu, kıkırdayarak Osman dedi. Sesinde öyle bir sevinç vardı ki o an onun da bana âşık olduğunu anladım ve çok şaşırdım. Aşk bu kadar kolaymış diye düşündüm, günlerce boşuna acı çekmişim, çok kolay bir şeymiş aşk. Filiz'den sonra aşk beni hiç korkutmadı.
Bana özel bir lütufla bir dilekte bulunma ayrıcalığı bahşedildi;
“Ne dilersin?” dedi Merkür, “Gençlik mi, güzellik mi; güç mü, uzun bir ömür mü; en güzel bakireyi mi, yoksa sandığımızda bulunan öteki nimetlerden birini mi? Sadece bir tanesini seçeceksin ama.” Bir an şaşırdım kaldım. Sonra tanrılara şu şekilde hitap ettim: “Çok saygı değer çağdaşlar, dileğim tek şudur ki, kahkaha hep benden yana olsun.
Reklam
Üç saray mensubuna birden aynı suç için üç farklı ceza veren bir kralın hikâyesi vardır… — Birincisini birkaç yıllığına hapse gönderir. — İkincisini ülke dışına sürgüne yollar. — Ama üçüncüsüne gelince, “ Gerçekten çok şaşırdım. Senden asla böyle bir şey beklemezdim,” der. Bu üç farklı cezanın etkilerini biliyor musunuz? — Birinci adam da ikinci adam da çok pişmandı. Ve tabii ki üçüncü de.. Ama üçününde pişmanlıkları için farklı nedenleri bulunuyordu. Üçü de aşağılanma ve yaşadıkları rezaletten dolayı mutsuzdu. Ama ilk ikisi kendilerini diğer insanların gözünde küçük düşürmüşken, “üçüncü adam asıl kendi öz gözünde küçülmüştü.” Bu çok büyük bir farktır. — Birinci adam çok geçmeden diğer mahkûmlarla ve orada çalışanlarla arkadaş olur ve mutlu sayılabilecek bir şekilde yaşar. — İkinci adam, ülkeyi terk ettikten sonra başarılı bir işe girer ve çok geçmeden çok para kazanmaya başlar. — Peki, üçüncü adam ne yapabilir ki? Pişmanlık duygusu çok derindir çünkü kendi gözlerinde rezil olmuş ve düşmüştür. İyi bir adam olarak bilinmiş ve bu nedenle kendisinden iyilikler beklenmiştir. Adama tam da adeta diken gibi batan budur.
Sayfa 162Kitabı okudu
Bir nene Nuh(as)'ın gemisini yapan ustalara süt taşıyordu. "Ne yapıyorsunuz?" Diye sordu. Onlarda"gemi yapıyoruz" dediler. "Ne olacak?" "Dünya deniz olacak iman edenler gemiye binecek etmeyenler boğulacak." Nene: "Sakın beni unutmayın, bana da haber verin" dedi. Bütün dünya deniz oldu neneyi unuttular. Günlerce su üzerinde kaldılar. "Ve denildiki, Ey yer! suyunu yut, ey gök suyunu tut" (Hud Suresi 44) Yağmur kesildi yerden çıkan su geri girdi oldu eskisi gibi. Allah herşeye kadirdir. Biz Allah'ın kuvvetini kendi kuvvetimizle mi ölçüyoruz. Fırtına geçti, nene geldi. Dediler, Nene sen nerde idin?" Oda;"Ben her vakit ki yerimde idim. Sen tufan görmedin mi? Ben bir şey görmedim, sadece bir gün ineğimin ayağında birazcık çamur gördüm. Bu çamur ineğimin ayağına nerden geldi diye şaşırdım dedi. Ne saf nene, ne pak nene ne iyi nene, şeriate sahip nene. Öbürleri ise şeriate düşman, gemiye pislediler Allah تعالى onlara uyuz verdi. Öyle kaşındılarki hiçbir kimse de çaresini bulamadı. Şeytan οnlara akıl verdi pisliklerinizi üzerinize sürün diye. Onlarda gemideki pislikleri üzerlerine sürdüler. Gemiyi tertemiz ettiler. Uyuzları o pisliği sürünmekle geçti. -Mahmud Ustaosmanoğlu (k.s) / Efendi Hazretlerimizin Sohbetleri 4
16 Kasım 1933’te, Heidegger, Baumgarten'dan habersizce, Göttingen'deki Nazi profesörlerinin başkanı olan Dr. Vogel'e meşum bir mektup yazdı: "Aile arkaplanı ve entellektüel yönelimiyle Dr. Baumgarten, Max Weber etrafındaki liberal-demokratik entelektüellerin Heibelberg çevresinden gelir. Burada kaldığı sürece, bir Nasyonal
Sayfa 16
Yaşamak
Birgün söylemek istedim içimdekini. <<<Niçin>> diye açılırken ağzım Lûgatlardan çıkardılar «niçin»i; Dediler: «Nene lâzım!>>> Sizin olsun gün, saat... Sizin olsun su, sizin olsun ekmek... Yetişti günlerin, gecelerin Mevsimlerin nazını çekmek. Kuşum dilediği dalda Yapsın yuvayı: Ona armağan bırakıyorum Kanadlarımı, bulutları, havayı. Yazık ki, dolmadı çağlar: Yükümü bir gün daha Taşıyacak dünyalar. Unuttum kimlere dost olduğumu, Şaşırdım kimlere tapacağımı; Yaşamak bir vazife olmasaydı Ben bilirdim yapacağımı!
Sayfa 24 - Ötüken Neşriyat - 20. Basım - İstanbul - Nisan 2013Kitabı okudu
Reklam
Rivâyet edilmiştir ki; Ömer (r.a) Allah Rasûlü’nün (s.a.v) yanına girmek için izin istedi. Rasûlullah’ın (s.a.v) yanında onun ses tonundan daha yüksek ses tonuyla konuşan Kureyş’in kadınları vardı. Ömer’in (r.a) içeri gireceğini anlayan kadınlar toparlanıp kendilerine çekidüzen verdiler. Ömer (r.a) içeri girdiğinde Allah Rasûlü (s.a.v) gülüyordu. Bunun üzerine Ömer (r.a): “Anam babam sana fedâ olsun yâ Rasûlallah! Neden güldünüz?” dedi. Allah Rasûlü (s.a.v): “Şu yanımda bulunan kadınlara şaşırdım. Senin sesini duyar duymaz hemen toparlanıp kendilerine çekidüzen verdiler.” dedi. Ömer (r.a): “Sen hürmete daha layıksın yâ Rasûlallah!” dedi ve kadınlara yönelerek şöyle seslendi: “Ey nefislerine düşmanlık edenler! Rasûlullah’tan korkmuyorsunuz da benden mi korkuyorsunuz?” Kadınlar: “Allah Rasûlü yumuşak huylu iken sen sert ve hiddetlisin.” dediler. Bunun üzerine Allah Rasûlü (s.a.v) şöyle buyurdu: “Nefsim kudreti elinde olan Allah’a yemin olsun ki, şeytan sana yolda rastlasa mutlaka yolunu değiştirir, senin gittiğin yoldan başka yolu tutardı’.”* *Buhari, 3294, 3683; Müslim, 2400; Müsned, 1585.
“Ve bir gün her şey bitti... O kadar basit, o kadar kati bir şe­kilde bitti ki, ilk anda işin azametini anlamak benim için müm­kün olmadı... Yalnız biraz şaşırdım, bir hayli üzüldüm; fakat bu hadisenin hayatım üzerinde bu kadar büyük, bu kadar de­ğişmez bir tesiri olacağını asla düşünmedim.”
Sayfa 136Kitabı okudu
Çok çalışkan, zeki bir öğrenci, geçenlerde sordum ne olmak istiyorsun diye: “Gazeteci olmak istiyorum” dedi. Şaşırdım, bu köye ayda bir gazete gelir; o da haftalar öncesine ait. Ama cevabı hoşuma gitti. Babası Almanya’ da çalışıyormuş. Annesiyle konuştum. “Beyim bilir” dedi… Babası geldi dün. Konuştum. Ters bir adam “Ben onu İstanbul’a götüreceğim” dedi. Nuh dedi peygamber demedi. Çok üzülüyorum… Elime geçen her dergiyi, gazeteyi ona getiriyorum. Büyük bir merak ve heyecanla sayfaları açıp okuyor. Hem okumaya yatkınlığı, hem merakı öyle hoşuma gidiyor ki.
Sayfa 64 - EKİN SANATKitabı okudu
Reklam
Bedenini Yitiren Kadın
Bazen kendimin, varlığımın her zamankinden daha az bilincinde olduğumu dehşetle fark ettim. Bu duygu o kadar yeniydi ki ilk başta çok şaşırdım. Sürekli birine George Dedlow olup olmadığımı sorma isteğine kapılıyordum. Ama böyle bir soruyu sorduktan sonra aptal durumuna düşeceğimi gayet iyi bildiğimden, durumumu konuşmaktan kaçınıyor, duygularımı daha keskin bir biçimde analiz etmeye çalışıyordum. Zaman zaman kendim olma konusundaki eksikliğim o kadar ağır basıyordu ki acı çekiyordum.
Sayfa 74 - Yapı kredi yayınları
Sevmekte yorulur
Ömrümde yalnızca bir kez gerçekten sevildim. .. Ama kaderin bir muziplik yaparak sevdiğime, üstelik benim de gerçekten sevildiğime beni inandırdığı gün, önce altüst oldum, pusulamı şaşırdım; piyangoda büyük ikramiye vurmuştu sanki, fakat verdikleri para piyasada geçmiyordu. Ardından hafif göğsüm kabardı –bu duyguyu tatmayan insan değildir–; ne
"O kadar umutsuzum ki Tony, artık hiçbir şeyden korkmu­yorum. Ölümden, tecavüzden, yalnızlıktan... " "Ben öyle düşünmüyorum." Şaşırdım. Bana ilk kez karşı çıkıyordu, hem de böylesine ki­şisel bir konuda. "Korkmadığını söylediğin şeylerden korktuğuna eminim. İstemediğini söylediğin şeyleri de çok istiyorsun. Umutsuzluk değil seninki, sadece bıkkınlık. Yaşayan herkesin umudu var­dır."
"Görevli nerede?" diye sordu Nazlı etrafa bakarak. "Ne görevlisi?" "Kütüphane görevlisi elbette ki." "Sen burayı şehirdeki kütüphanelerle karıştırdın herhalde. Niye görevli olsun ki?" " E kitapları kim koruyor?" "Korumak mı? Kitapları kimden koruyacaklar? Kağıt yiyen canavarlardan mı?" Nazlı "Doğru ya" diye omuz silkti. "Kimse gelmiyordur ki." "Aslında boş olmasına şaşırdım. Hep birileri gelir. Çocuklar, kasabadan kitap kulüpleri... En çok da Rasim amca. Çobandır. Onun okuma tutkusunu bilen kaymakam sürekli yeni kitaplar yollar. Rasim amca bazen burada sabahlar." "Sırf kitap okumak için mi? Niye evine götürüp okumuyor?" "Eşini kaybettiğinden beri evinde yalnız hissediyor. Köpekleriyle gelir. Kitapların kokusu ona huzur veriyormuş."
Sayfa 103Kitabı okudu
:DD
Aa, bu ne? Karının cesedini görüyorum, İnan ki çok şaşırdım, daha demin buradaydı
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.