Bunaltı, bunaltı, bunaltı...
Tiksinti, tiksinti, tiksinti...
Aforizmik cümleler...
Kısa kısa denemeler...
Başarısız bir Nietzsche kopyası.
Genellikle ergenlerin ve önüne geleni okuyanların okuduğu popüler bir kitap. Birde okuduktan sonra çok derin ve zor bir kitap olduğunu söylüyorlar ya küplere biniyorum. Herhangi bir Kierkegaard, Nietzsche ya da Schopenhauer kitabına göre çerez. Baştan sona paradoks. Negatif bir dindar. Bir deli, psikopat ve laf cambazının kitabı.
Kitapta ne var? diye soran olursa hiçbir şey yok. Düşünce namına ortaya bi bok koymamış sevgili yazar. Atıp tutmuş. Hakikî eleştirel felsefe olan olumsuzlamacılığı ele ayağa düşürmüş. Sartre'dan sonra en tiksinti duyduğum felsefeci. Kitap baştan sona varolmaya yönelik tiksinti barındırıyor. Ele aldığı konularda diyalektik ve şaşırtıcı hiçbir analizi yok. Öylesine sıradanki düz bir okuyucu bile yazarın ele aldığı herhangi bir konuda neler düşündüğünü okumadan bilebilir. Proudhon bile evlilik konusunda okuru ters köşeye yatırır. Nietzsche şövalyelik ve soyluluk konusunda okuru ters köşeye yatırır. Schopenhauer aşkı yerden yere vururken bile birçok paragrafta okuru ters köşeye yatırır. Bunda bi bok yok. Sallayıp durmuş. Cioran denen asalağı değerli sanan tüm salaklar romantik ve karamsar Solculardır genellikle. Benim çevremdekiler hep böyle. Ne solculuğu biliyorlar ne pesimizmi. O yüzden kendileri gibi kafası karışık bir asalağı üstad olarak görüyorlar. Bu kadar. Nokta.