"Bunu hiçbir şey engelleyemez," dedi Colin, elini genç kadının sabahlığının arahğından sokup göğüslerinden birini avucunun içine alırken. "Sen bana aitsin." Amelia bakışlarını içeri girerken açık bıraktığı kapıya çevirdi. "Kapı..." Colin'in dudakları geceliğin ince kumaşının üzerinden Amelia'nın göğüs
Sayfa 270
Akşamüzeri dönerken, yolun ilerisinde, çıplak bir taşın üzerinde bir sürü serçe gördüm. Bütün gün bir işe yaramayan çifteyi o tarafa çevirip ateş ettim. Kuşlar pırrr diye dağıldılar. Yalnız bir tanesi kanadından yaralanmış, yerde seke seke kaçmak istiyordu. Koşup onu avucuma aldım. O zaman bir kuşun kalbinin ne kadar hızlı çarptığını anladım. O fındık kadar et parçası, avucumu patlatacak gibi vuruyordu. Gözlerinde şaşkın, fakat müthiş bir korku vardı. Bu bakışlarını görünce, hayvanı yere bıraktığım gibi kaçtım… İşte o akşam sizin bakışlarınız bana, çoktan unuttuğum bu kuşun gözlerini hatırlattı. Kalbinizin de herhalde onun gibi vurulduğunu düşündüm.
Sayfa 125 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları ( Öyküler - Kurtla Kuzu )Kitabı okudu
Reklam
"...Uzun yıllar hatta asırlarca dünyanın gidişinden gafil, birtakım şuursuz idarecilerin elinde kalan bu cennet memleket;düşe düşe şu acınacak hâle düşmüş.Memurlarımız henüz istenilen seviyede ve kalitede değil; çoğu görgüsüz,kifayetsiz ve şaşkın.Büyük istidatlara mâlik olan zavallı halkımız ise kendisine mukaddes akideler şeklinde telkin edilen bir sürü batıl görüş ve inanışların tesiri altında uyuşmuş kalmış..." Mustafa Kemal Atatürk
422 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap elime ulaşınca konusu hakkında fikir edinmek için arka kapağına baktığımda 'Ağam(Yazar) benlen eğleniyiii' dedim çünkü hiç bir şey ögrenemedigim gibi afalladım ve şaşkın şaşkın güldüm..Okumakta olduğum kitabı bitirip hemen zifiriyet fabrikasına başlamak istedim çünkü merak ettim..Okuyunca yazara çok kızdım 'Neden?' diye soracak olursanız..Bir kitap böyle yazılır mı dedim ..Kitabı elimden bırakıp gündelik işlerimi yapmak bile istemedim sanki kitap kaçacakmış gibi :)..Düşünün artık elimin yarısı kalinligindaki kitabı 2 günde bitirdim..Bir günde de bitirebilirdim de uykuyu seviyorum napayım ondan feragat edemezdim :)..Neyse nedir bu kitabın güzelliği diye sorarsanız da..Şöyle söyleyeyim; ailesini terk etmiş 40lı yaşlarda iki çocuk babası bir adamın kendini yaralı bir halde çöplüğün içinde bulmasiyla başlıyor üstelik zil zurna sarhoşken..Başından bir sürü talihsiz olay geçiyor ve siz bunları gülerek hatta baya baya kahkaha atarak okuyorsunuz..Aile dramindan tut maceralara,toplumsal yapıya,aile yaşantısına,dönemin hükümetine,dine,hislere,bilgiye bir cok konuya değinmiş yazarımız..Okurken kendinizi kahkaha atarken bulduğunuz gibi bir anda bilmediğiniz bir konuyu araştırırken de bulabilirsiniz..Açıkçası böyle bir kitapla karsilasacagim aklımın ucundan bile gecmezdi..Ağır bir üslup kullanılmasına rağmen uzun zamandır okuduğum kitapların en iyileriden...
Zifiriyet Fabrikası
Zifiriyet FabrikasıHakan Yücel · İkinci Adam Yayınları · 2020603 okunma
Biraz uzun ama okumaya değer...
Biz, ancak şimdiden sonra yapacağımız inkılaba ruh cephesinden başlayacağız ve bu ınkılapta nesillerin ruhunu böyle bir öğretimle yoğuracağız. Yedi yaşındak çocuğun beynini "Falan kurtarıcımızdır, ona tapacaksınız; Filan yaşatıcınızdır, onu alkışlayacaksınız." diye yeryüzünün Şahid olmadığı korkunç taasup tekinleriyle çürütmeye çalışan bütün bir gençlik dimağının ateşlerini matematik ve fizik formüllerini ezberletmekle söndüren ve bunların yanında bir masal tarihi, bir sözde inkılap felsefesi ve bir sürü şarap ve oğlan beyitleriyle iradesiz, mecalsiz ve şaşkın bırakan terbiyeye veda etmeliyiz. Bu, bütün bir memleket meselesidir. İnkılap buradan başlayacaktır....
Sayfa 43 - DergahKitabı okudu
“Yavaş oğlum, düşeceksin” diyen annesini hiç umursamadan, okul çantasını kenara fırlatıp koltuğa, annesinin yanına tünedi Murathan. “ bak” dedi elindeki küçücük mavi çiçeği heyacanla göstererek. “Küçücük, anne” Neslişah okula yeni başlayan yedi yaşındaki oğlunun bu haline hafifçe gülüp alnına minik bir öpücük bıraktı. “ nereden buldun sen bunu”
Reklam
Bunalıyorum
Atatürk hemen odasına geçip Hasan Rıza'yı yanına çağırdı. Gerisini Hasan Rıza şöyle anlatıyor: Kapıyı kapattı. Bir koltuğa yığılır gibi oturdu. Eliyle işaret ederek beni de oturttu. Çok yorgun, düşünceli ve sinirli görünüyordu. Bir sigara yaktı : Bunalıyorum çocuk, büyük bir ıstırap içinde bunalıyorum! Görüyorsun ya, her gittiğimiz yerde
88 syf.
·
Puan vermedi
·
16 saatte okudu
“Bir öğleden sonra yine aydınlık sokaklarda şaşkın şaşkın dolaşırken kendisine işkence eden endişelerin bu defa biraz daha hafiflemiş olduğunu hissetti. Güney’den gelen ilkbahar rüzgarı ilk defa esmeye başlamıştı ve sıcaklığı olmasa da içinde yaklaşan bir sürü çiçekli bahar gününün aydınlığını barındırıyordu.”
Hayatın Mucizeleri
Hayatın MucizeleriStefan Zweig · Maviçatı Yayınları · 201714bin okunma
Bir zamanlar boş gezmeyi iş yapmaktan çok seven üç ar­ kadaş varmış. Bugünden yarına geçinmek, gittikleri yerlerin birinden yüz bulsalar , beşinden kovulmak canlarına tak de­miş. Alın teriyle kazanıp gönül rahatlığıyla yemeyi de göz­lerine kestiremezlermiş, çünkü elleri işe yatkın değilmiş. Bir gün, uzun bir yolculuktan sonra, yüksekçe bir tepede
Türkiye için düşünecek olursak ..
Asıl sorun, özgür bir toplumda mı, yoksa bir çeşit kabullenilmiş totalitarizm altında olayların merkezinden uzaklaştırılmış şaşkın sürü olarak bir yerlere sürülen, dehşete düşürülen, vatansever sloganları bas bas bağıran, hayatları için sürekli korku duyan, huşu ile kendilerini yok olmaktan kurtaran liderlerine hayran olan; eğitimli sınıflarınsa bir emirle uygun adıma geçerek kendilerinden beklenilen sloganları tekrar ettiği ve evinde değerlerini kaybede­rek gerileyen bir toplumda payımıza düşeni mi yaşamak istediğimiz.
Sayfa 37 - Everest Yayınları 2. Baskı 2008Kitabı okudu
Reklam
İşçi sınıfının törpülenmesi ..
İlk olarak, demokrasi yanlış işliyordu. Şaşkın sürü, gerçekten yasal zaferler elde ediyordu fakat demokrasinin böyle işlemesi değildi beklenen. Diğer bir sorun ise, insanların örgütlenmesinin mümkün hale gelişiydi. Oysa insanların ayrıştırılması, ayrımlandırılması ve yalnız olması gerekiyordu. Örgütlenmemeliydiler; çünkü böylece olaylara seyirci olmanın ötesinde bir konuma gelebilirlerdi. Kısıtlı olanaklara sahip pek çok insanın, siyaset arenasına girmek için, bir araya gelmesi durumunda aktif katılımcı olma olasılıkları doğardı. Bu gerçekten çok ürkütücü. İşverenler tarafından, bunun, işçilerin son yasal zaferi ve halk örgütlenmesindeki demokratik sapmanın sonunun başlangıcı olduğuna herkesin emin olması için büyük bir karşılık verildi. İşe yaradı. Bu işçilerin son yasal zaferiydi. Bu noktadan sonra -İkinci Dünya Savaşı sırasında sendikalı insan sayısı bir süre için yükselse de bu sayı savaştan sonra düşmeye başladı- sendika yoluyla hareket etme gücü gittikçe azaldı.
Sayfa 9 - Everest Yayınları 2. Baskı 2008Kitabı okudu
Şaşkın sürü dediği halk oluyor .. =))
Şaşkın sürünün geri kalan kısmının ise sadece oyalanması gerekir. Dikkati başka şeylere çekilmeli ve beladan uzak tutulmalıdır. Arada sırada, aralarından seçecekleri gerçek liderlerden birine nüfuz sağlamak dışında çoğunlukla seyirci kalmaları sağlanmalıdır.
Sayfa 6 - Everest Yayınları 2. Baskı 2008Kitabı okudu
517 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.