Bir Asır Sonra Ne Değişti?
Reis Bey buna ihtimal veremiyordu. Demek bütün dâva o dönüm çağlarında meselelerin sağlam ellere, sağlam kafalara geçmemiş olmasında idi. O çağlarda söz hakkını, Avrupa diye tepindikleri, fen, ilim diye tepindikleri hâlde Avrupa'nın da, ilmin de, fennin de, hele hele meşrutiyetin ve cumhuriyetin, hepsinden önemlisi, insanın ve toplumun da ne olduğunu, hattâ ne olmadığını bilmeyenler ele geçirmişlerdi. Kuru taklitçiler, ağzı açıklar, züppeler, şarlatanlar... Ve elbette satılmışlar ve hainler, kasıtlılar.
Sayfa 390Kitabı okudu
Mustafa Kemal 17 Mart 1923 tarihinde Tarsus'ta, çiftçilerden Ramazan Ağa'nın kutlama sözlerine karşılık bir konuşma yapmıştır: "Bu akşam, hayatımın en mutlu gecelerinden birisidir. Çünkü bu akşam, halkımızın çoğunluğunu oluşturan çiftçilerimizle bir masa basında bulunmaktayım. Biz bu masa başında onların emeğiyle elde edilmiş bir
Sayfa 158
Reklam
Reis Bey buna ihtimal veremiyordu.Demek bütün dava o dönüm çağlarında meselelerin sağlam ellere,sağlam kafalara geçmemiş olmasında idi.O çağlarda söz hakkını ,Avrupa diye tepindikleri,fen,ilim diye tepindikleri halde Avrupa'nın da,ilmin de,fennin de ,hele hele meşrutiyetin ve cumhuriyetin ,hepsinden önemlisi ,insanın ve toplumun da ne olduğunu ,hatta ne olmadığını bilmeyenler ele geçirmişlerdi .Kuru taklitçiler ,ağzı açıklar,züppeler,şarlatanlar...Ve elbette satılmışlar ve hainler,kasıtlılar.
Sayfa 390Kitabı okudu
Düşüncenin diriliş destanıdır...
Islam'ın, geçirilen mahkûmluk yıllarından sonra tekrar ayağa kalkması için ileri satılmışlar ve Müslüman halkları uyarmaya var güçleriyle çalışmışlardır. Bu, bu çağın en büyük destanıdır. Bir düşüncenin diriliş destanıdır.
Güneş Balçıkla Sıvanmaz
Sen işine bak dostum bırak itler ürüsün! Şerefsiz satılmışlar hep üstüne yürüsün. Güneş mutlak açacak balçık ile sıvanmaz! Zorbanın eşkiyanın alçaklığı görünsün Ahmet YARDIMCI
Asıl acı taraf memleket hala uyanamayanlarla doluydu. nitekim kavga sürüp gidiyor bünyenin kendi kendini kemirişi bitmiyordu. tanzimatın o kalpazan yaygaracilari olmasaydı, servet-i Fünun hokkabazlıgi kovalamasaydı,Bu buhran günlerinde acaba bu pontus kuruntusu, acaba bu Ermenistan mega lomanisi imparatorlukta tutunabilir miydi? bütün dava dönem çağlarında meselelerin sağlam ellere sağlam kafalara geçmemiş olmasıydı .Avrupa fen ilim diye tepindikleri, Avrupa'nın ilminde fenden de hele hele meşruiyetin ve cumhuriyetin hepsinden önemlisi, insanın ve toplumunda ne olduğunu hatta ne olmadığını bilmeyenler ele geçirmişlerdi. kuru taklitçiler ağzı açıklar, zübbeler şarlatanlar ve elbette satılmışlar ve hainler kasıtlılar...
Sayfa 390Kitabı okudu
Reklam
Daha başka ne söylenir ki...
Ben başımı alıp gitmek istiyorum bu büyük şehirden. Kendimi anne yalnızlığın kollarına atmak istiyorum. Kötülük nedir bilmeyen ağaçlar, yalan söylemeyen otlar çağırıyor beni. Çiçekler gel diyor. Deniz gel diyor. Fakat arkamda yine onlar, o kötü kişiler, o satılmışlar bırakmıyor beni.
Sayfa 175Kitabı okudu
Bugün
Atatürk'üm Anayasam ey, Azalır azalır sanki biter. İşte bütün yurt bu yangında Kan kokar, ölüm tüter. Satılmışlar alçaklar çoğalmış, Sömürü en eski çağlardan daha beter. Kim haykırsa varır üstüne yönetimin gölgesi, Koçaklamalara doğru yok olur, yiter. Dağ, 27 Mayıs durur ey, Kuş, 27 Mayıs öter .
60 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Hüzün Şarkıları...
Ümit Yaşar Oğuzcan’a bu kitapla başlamak benim için çok yerinde oldu. Şiirlerini dinlediğim, ara ara da okuduğum olmuştu ama eski bir baskısıyla şairin kitaplarına adım atmak güzel oldu. Sınav yoğunluğu şöyle dursun, bu yoğunluk içinde beni rahatlatan kitap okur muyum, tabii ki hayır. Zaten kitapların beni genel anlamda rahatlattığı söylenemez.
Hüzün Şarkıları
Hüzün ŞarkılarıÜmit Yaşar Oğuzcan · Ümit Yaşar Yayınları · 196342 okunma
— ilericileri ezmek için tam sırasıdır. Öğretmenlere bol bol saldırabilirler artık. Cumhuriyet öğretmeni oğlancı, cumhuriyet öğretmeni katil, cumhuriyet öğretmeni şöyle, böyle, Bizi hepimizi, Allah'sız dinsiz, imansız, vatansızları ezmek için çarklar çalışacak durmadan! Kahrolsun satılmışlar, kahrolsun vatan hainleri, kahrolsun Yahudiler! İşin yoksa dinle dur.
Sayfa 88 - Amaç Temel YayınlarKitabı okudu
Reklam
Yaşamak; iliklerime kadar sarıyor her yanımı. Omuzlarıma ister istemez sürükliyeceğim bir günün ağırlığı çöküyor. Neden? Neden bunlar? Her sabah hep bu alışığageldiğimiz şeyleri yapmak niçin? Bu yemelerin, içmelerin, bu soyunup giyinmelerin hiç sonu gelmiyecek mi? İsyanım gitgide artıyor, hıncımı bütün insanlığınn yüzüne haykırmak arzusuyla dolup taşıyorum. Birdenbire nir yığın insan sarıyor çevremi. Hepsinin yüzlerinde derin bir hıncın izleri var. Bunlar; çoğu zaman adları ihtiyaç, şeref, itiraz, vazife ve alışkanlık olan kişiler. Her yerde, her zaman karşımıza çıkan soygun çetesinin elebaşları. Ellerinde muştalar, bıçaklar, tabancalarla bizi toplum içinde, toplumun istediği gibi yaşamaya zorlayan satılmışlar. Çaresiz teslim oluyor, giyinmeğe başlıyorum. Gücüm, karşı koymamı sürekli kılamıyor. Sonra hep birlikte çıkıyoruz evden. Sokakta da yanımdan, yakınımdan ayrılmıyorlar. Oysa; ben onları istemiyorum. Ben başımı alıp gitmek istiyorum bu büyük şehirden. Kendimi anne yalnızlığının kollarına atmak istiyorum. Kötülük nedir bilmeyen ağaçlar, yalan söylemiyen otlar çağırıyor beni. Çiçekler gel diyor, Deniz gel diyor. Fakat arkamda yine onlar, o kötü kişiler, o satılmışlar bırakmıyor beni. Bir an ellerinden kurtulup koşmağa başlıyorum. Kesilmeye götürülen bakıcılarının, o saygıdeğer katillerinin elinden kurtulup kaçan bir boğa gibiyim. Kurtulmamı isteyen bir tek kişi yok geçtiğim yollarda. Herkes bana düşman şimdi. Duvarlar karşıma çıkıyor, otomobiller yolumu kesiyor. Her tarafta tuzaklar, kemendler, ipler, hendekler ve taşlar... Sonunda yoruluyorum. Yetişiyorlar. Hep birlikte yeni bir günü yaşamaya koyuluyoruz.
Büyüklere Masal
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, ben ninemin be­şiğini tıngır mıngır sallar iken, adına Osmanlı imparatorluğu denilen bir devletin başında yabancılarla işbirliği yapmış bir sultan ve bir de onun sadrazamı Damat Ferit Paşa varmış. Bunların etrafında da bir sürü sırmalı paşa bulunurmuş. Padişah her ağ­zını açtığında "Evet efendim;
Sayfa 240 - Uğur Mumcu Araştırmacı Gazeteci Vakfı
Yolda bulduğumuz parayı ne yapmalıyız?
Bir kimse,bir yerde bir lukata,mesela bir miktar para veya eşya bulsa,bunu sahibine vermek üzere oradan alıp kaldırabilir.Fakat kendisine mal edinmek için alıp kaldıramaz.Bu,bir gasp sayılır. • Lukataları alıp kaldırmak hususunda şu gibi hükümler vardır: 1- Görüldüğü yerde bırakıldığı takdirde zayi olmasından korkulmayan bir lukatayı alıp
Lukata : bir yerde bulunup sahibi bilinmeyen kayıp malKitabı okudu
267 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.