"Bize hiçbir şey yapmadılar-sadece bizi en mutlak anlamdaki hiçliğin içerisine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz."
"Çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır baskı uygulayamaz."
Sayfa 37Kitabı okuyor
Hem sonra, bu dünyadan bir Rembrandt, bir Beethoven, bir Dante geçtiği bilgisinin zerre kadar ağırlığını taşımayan birinin kendini büyük adam sanmasından daha kolay ne var?
Sayfa 7
Hakli.
Satranç şampiyonu Gary Kasparov, diktatörlere biat eden kit- lelerde gerçeklik algısının bozulduğunu, bunun da kısa sürede kolektif bir psikoza dönüştüğünü ifade etmiştir.
Sayfa 149 - MetisKitabı okuyor
İnsan bir şey bekliyordu , sabahtan akşama kadar bekliyordu ve hiçbir şey olmuyordu . İnsan tekrar tekrar bekliyordu . Hiçbir şey olmuyordu . İnsan bekliyor , bekliyor , bekliyordu , düşünüyor , düşünüyor , düşünüyordu , şakakları ağrımaya başlayana kadar düşünüyordu . Hiçbir şey olmuyordu . İnsan yalnız kalıyordu . Yalnız . Yalnız .
Dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz .
Bir satranç oyununda rakip oyuncunun "Bu taş hareket etti- rilemez" dediği satranç taşı gibi hissediyorum.
Dört ay; yani yazılması çok kolay,yalnızca harflerle o kadar! Fakat öte yandan kimse,belli bir zamanın mekânsızlıkta,zamansızlık içerisinde ne kadar sürdüğünü anlatamaz, ölçemez,somutlaştıramaz...
Sayfa 42Kitabı okudu
Dünyayı değiştiremiyorsan dünyanı değiştir.
Şu üç şeyi becerebilen bir tek kadınla karşılaşmadım henüz: Marx’ı anlayan, satranç oynayan ve bir tren tarifesini okuyabilen… :)
| Lenin
Sayfa 196 - Lenin ve Devrimin Gölgesindeki Aşk(lar)Kitabı okudu
Okuduğum ilk klasik bence çok güzeldi ayrıca okuduğum yerde güzeldi.
Dünyada hiçbir şey insanın ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz
Ne zaman çağırsa gelirdi hep. Üzerinde odalık giysisi olurdu, arkasında, kır düşmekle birlikte kızların saçını andıran, garip donuk renkli bir örük sallanırdı. Gelir Clifford'a bir kahve ya da papatya çayı yapar, onunla satranç ya da kâğıt oynardı. O uykulu durumunda bile, karşısındakini terletecek ölçüde iyi satranç oynayabilecek, garip, kadınca bir yeteneği vardı. Gecenin sessiz içtenliği içinde otururlar, ya da Mrs. Bolton oturur Clifford yatağına uzanır, gece lâmbasından üzerlerine dökülen yalnızlık ışığı altında,
Mrs. Bolton uykudan nerdeyse gözleri kapanarak, Clifford ise korkudan altüst olmuş bir durumda, boyuna oynarlar, oynarlardı sonra birlikte çay içerler, gecenin ıssızlığı içinde
ağızlarından tek söz çıkmaz, ama birbirlerine güven verir, destek olurlardı.
Sayfa 112
"Herkese yürümüşsün caddeler boyu, bana gelince yorulmuşsun."
Geçmişte kalanlar üzerinde düşünmek için fazla zamanım yoktu.