“ Savaş bir ölme yolu anlamına gelmese bile, bir yaşlanma, insanla ilgili şeylerde gerçek bir bayatlık tadı bulma, değişikliklere korkusuzca karşı koymayı öğrenme anlamına geliyordu.”
Sayfa 107 - Can yayınlarıKitabı okudu
Bugün ki İsrail anlatılmış..
Onlar binlerce yıldır ne istediklerini çok iyi biliyorlar, çok iyi örgütlenmişler, çok kurnazlar, çok iyi hazırlanmışlar. Yıldırım gibi tepemize düşüyorlar. Onların belli amaçları var, benimse zayıflamış harap olmuş sinirlerim. Bu adil bir savaş değil. Bir makineye karşı gelinmez. İnsana karşı koyulabilir. Fakat bu bir makine, bir kasap makinesi, vicdanı ve aklı olmayan ruhsuz bir alet.
Reklam
Mısralar savaşır şiirlerinde Dolasinca ağzında namlusu düşünce Bombası Bir şiir kazanır içlerinden Özgürce dans edebilmek adına Yaşamın kivilciminda Yasam yeniden alevlenirken Yine bir mısra savaş çıkarır Onlar Barışa uçan pervane Bir er Küçük aşk savascilaridir ....!
Duraksarken Turnus , ölümcül mızrağı attı Aeneas, üzerine, fırsat kollayıp gözleriyle burdu var gücüyle, bedeninin uzaktan: Hiçbir savaş makinesi kayalar fırlatmadı böylesine gümbür gümbür, hiçbir şimşek çakmadı böylesi gürleyerek, kara hortum gibi, ölümle yüklü uçtu mızrak, aştı geçti yedi kat kalkanın ucunu, zırhı, baldırın ortasını ıslık çalarak. Vuruldu Turnus, büküldü dizleri, koskoca bedeniyle serildi toprağa.
Sayfa 470Kitabı okudu
Kendi kendiyle sürekli savaş halinde olduğundan başkalarının durumu da ona düşündürücü ve karmaşık geliyormuş. Albertle karısı arasındaki güzel ilişkiye zarar verdiğini düşünüyor, bu yüzden kendini suçluyor, bunun içine bir de Lottenin kocasına karşı gizliden gizliye duyduğu bir öfke karışıyormuş.
Okullarda Dil Savaşları
Bütün çabalara rağmen, Filistin topraklarında her geçen gün yenileri kurulan Yahudi okullarında Almanca, Fransızca ve İngilizce, İbranice ile savaş halindeydi. Aşkenaz Yahudilerin hâkim olduğu kurumlarda, İbranice özellikle pozitif bilimler için yeterli görülmüyor, hatta açıkça küçümseniyordu. Öğretim kadroları İbranice yerine Batı dillerinden birini konuşmayı tercih ediyor, mecbur kalırsa Yidiş'e yönetiyordu.
Sayfa 110 - Ketebe yayınları, Taha KılınçKitabı okuyor
Reklam
“İnsan hayatının akılla idare edilebileceğini kabul edersek hayat ihtimalini ortadan kaldırmış oluruz.”
Sayfa 1651Kitabı okuyor
Akhalıların prensi Filipomene’ye yazarların yakıştırdıkları övgüler arasında, barış zamanında savaşı hazırlamaktan başka hiçbir şey yapmadığı vurgulanır. Dostlarıyla yaylaya çıktığında sık sık durur, onlarla konuşurmuş: - Eğer düşmanlar şu tepede biz de ordumuzla burada olsaydık iki taraftan üstün gelen kim olurdu? Savaş düzenini bozmadan onlarla nasıl temas kurulabilirdi? Eğer geri çekilmek isteseydik ne yapmamız gerekirdi?- Böylece gezinti sırasında onlarla tüm olası durumları öngörürmüş. Onların fikirlerini alır, kendininkini söyler, savlarla fikrini desteklermiş. Öyleki bu sürekli düşünmeler sayesinde askerî harekâtlar sırasında hiçbir kaza meydana gelmezmiş ki bir çaresini bulmasın.
Görüyorum ki herkes arzuluyor kendisi için hayatı Saklamıyor hiç kimse hayat hakkındaki hırslarını Korkağın kendine tutkusu ona savaş bıraktırıyor Cesurun kendine tutkusu ise kucağına getiriyor savaşları İkisi de kendine tutkundur ama farklıdır rızıkları Birinin kaybettikleri olur ötekinin kazandıkları
Kıyamam sana...
open.spotify.com/track/6ExS4bcv3... Bir gün anlayacaksın , neden sessizce gittiğimi .. Senden vazgeçmek uğruna , nasıl bir savaş verdiğimi.. Mevsim kış olur hani , bir yudum güneş bulamazsın , sonsuz uçurumlardaki çiçeklere dokunamazsın.. Her sabah bir sayfa daha, eksilip gidiyor ömrümden.. Gönlümün yıkıntılarında , can çekişiyor umutlarım.. Ellerimde acı var, ellerini tutamam, kıyamam, kıyamam sana.. Yollarımda ayaz var, yaklaşma yollarıma, kıyamam, kıyamam sana... Karanlık gecelere ortak edemem seni, Kıyamam, kıyamam sana...
Reklam
Deli divane olmuş bunamış Toprak Zulüm savaş ve yas evleri zorbalık ve yolsuzluk yaydılar anneyi ve kundaktaki bebeyi vurdular
Sayfa 50 - EKİN YAYINLARI KASIM 2023 20. BASKIKitabı okuyor
   1876'da Türkmenle Osmanlı arasında Çukurovada bir savaş oldu. Osmanlı        Türkmeni yerleştirmek, toprağa çakmak, ondan vergi almak, onu asker etmek        istiyordu. Türkmense buna karşı koyuyordu. Dövüş beter oldu, bu dövüşte        Türkmen yenildi ve iskan edildi. O gün bugündür bu yenilginin acısı, iskanın        kepazeliği hiçbir Türkmenin yüreğinden çıkmaz.
Fantastik Kitaplarda Sevmediğim Şeyler Part 2
1- Karakterlerin gittiği yeri anlamamak. Bunu kelimelere nasıl dökerim bilmiyorum ama şöyle ki karakterler bir yerden bir yere kolayca gidiyorsa benim kafam karışır. Bir de haritası yoksa daha çok karışır. Genelde eski çağ döneminde geçen fantastikler okuduğum için ulaşım zor ve anlaşılması gereken bir şey bence. 2- Sadece beyaz karakterler olması. Bu kimin sinirini bozmaz ki? Dünyada sadece beyazlar olamaz, memleketinize hiç mi mülteci ya da göçmen falan gelmiyor? 3- Her karakterin kusursuz yazılmaya çalışılması. Lütfen bize nefret etmemiz gereken fakat bizim sevdiğimiz karakterler verin. Kimse kusursuz değildir ve herkesin kusursuz olduğu dünya gerçekçi gelmez. Kusurlar insanı insan yapan şeydir. Fantastiklerde insandan ziyade varlık desem daha rahat olur gibi ama neyse. 4- Bu kitaplardan çok okur kitlesinde ama zayıf karakterlerin yerilmesi sinir bozucu. Herkes güçlü olacak ya da kılıç tutmasını bilecek diye bir şey yok. Bir savaş olduğunda eli kılıç tutmuyor diye onu sevmemek çok saçma (Sansa Stark get behind me.) 5- Ana karakterlerin %90'ının ya çok fakir ya da çok zengin olması. Bu çok sinir bozucu. Aile dramı severim ama niye herkes ya çok fakir ya da çok zengin?
Ece

Ece

@ecnre
·
14 Nisan 12:34
Fantastik Kitaplarda Sevmediğim Şeyler Listesi
1- Worldbuilding'in geride kalması. Sırf bu yüzden Romantasy sevmiyorum. Aralarındaki romantizmi okumak istesem fantastik okumazdım diye düşünüyorum. Fantastik kitapta yeni dünyalarla tanışmak aralarındaki romantizmi okumaktan daha güzel. (Bu arada çekim istemediğim anlamına gelmez tabii PDKPEKFPEM Sadece sub-plot olsun yeter) 2- Ciddiyetsizlik. Bir savaş ya da olay varken karakterlerin ciddiyetsiz olması beni sinir ediyor. 3- Kitabın tropelar için yazılması. Trope sevmeyen biriyim, bir kitabın çizgilerle sınırlanması sinir bozucu (en sevmediğim trope who did this to you ve her fantastikte var) Enemies to lovers yazan herkes genelde aynı şeyi yapıyor. "Senden asla nefret etmedim, seni hep sevdim." Yürü git Allah aşkına. Enemies to lovers dediğin birbirini gırtlaklayacak insanların aşık olmasıdır. Bir de booktok birbirinden nefret eden iki insanı görünce şu etiketi yapıştırıyor. Enemies to lovers dedikleri çoğu kitap enemies to lovers değil bile. (örneğin
Kırık Bir Kalp
Kırık Bir Kalp
kesinlikle enemies to lovers değil, evajacks arasındaki ilişki bir trope'a sığmaz.) 4- Açık smut sahneler. Herhangi bir kitahın affedersiniz porno olması hoş değil. Özellikle bir kitabı sırf smut için okuyanları sevmiyorum. Romantik kitaplarda tolere edilebilir ama fantastikte çok gereksiz. 5- Güçlü karakter yazacam diye overpowered yazanlar. Karakterin yenilmesi onun güçsüz olduğu anlamına gelmez. Yenilmesi ise bir açıdan onu gerçekçi ve relatable yapar. Bu kadar aklıma geldi ama daha çok olduğuna eminim. Sizin sevmediğiniz şeyler nedir?
Çocuk ve Savaş
Diğer tarafta bir milyon baloncuk kadar hayali olan, herkesten çok görmek, herkesten çok sormak, herkesten çok büyümek isteyen çocuklar var. Ve şayet bu çocuklarla gelecek yeşerecek diyorsak bırakalım dünyanın dönüşü bile onların sevincinden dolayı olsun.
Sayfa 27
Çocuk ve Savaş
Cahit Zarifoğlu'nun 'Büyümek' şiirinde bahsettiği, çevresinde olan bitenin o var olduğu için olduğunu düşünen, her şeyin merkezinde olduğunu hayal eden çocukları yerlerinden eden, merkeze yerleşen savaş. Var olan her şeyi duymayan, görmeyen, hissetmeyen hâliyle yok etmeye, var olacak olanları da kendi karanlığında tutmaya niyetli savaş.
Sayfa 27
1.500 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.