Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
1919'dan 1923'e Ankara
1919'ların sonunda mütevazı bir Anadolu kasabası/idare merkezi olan Ankara üç dört yıl içinde Kurtuluş Savaşı'ndan kaynaklı olaylara bağlı büyük çalkantılara tanık olmuştur. Savaş son bulduğunda şehir, şekillenmekte olan bir devletin, parçalanmış Osmanlı İmparatorluğu'nun (topraksal olarak) çok küçülmüş bir hali olan Türkiye Cumhuriyeti'nin başkentliğine terfi etmiştir. Ankara'nın kaderi, eski düzenin nefret edilesi simgesi haline gelen İstanbul'dan uzak bu şehre yerleşen doğmakta olan bir devletin kaderine artık bağlıdır. Hiçbir şey kesinleşmiş değildi; belirsizlikler ve coşkular ortamında her şey inşa edilmeyi bekliyordu.
Sayfa 145
Zaman, tek bir durgun hâli olmayan sonsuz bir harekettir ve başka türlü düşünülemez.
Sayfa 882
Reklam
O zamanlar, Avrupa ve Ortadoğu arasında "medeniyetler çatışması"nın kaçınılmazlığının hiç bahsi geçmiyordu. Bu durum bazıları için 1920'de emperyal güçler tarafından imparatorluğa dayatılan savaş sonrası antlaşmayla doğan hayal kırıklığı sonucu ortaya çıkacaktı. Ancak imparatorluğun zayıfladığı yıllarda, birçok tartışma Avrupa'nın tanımladığı modernitenin Ortadoğu toplumlarına nasıl tanıtılacağına yoğunlaşmıştı. İster Avrupa ister Ortadoğu bağlamında olsun, modernite tanımlanması zor bir kavramdır. Modern olmak istatistiksel veriyle ölçülebilir mi? Eğer öyleyse, hangi veriler önemlidir? Ya da modernite sadece bir ruh hali midir? 20. yüzyılın bitiminde, Arap yazarların "modern" düşünceyi ifade etmek için seçtikleri iki kelime hadis ve asri idi. Her iki terim de, şu anda, "şimdi"de olan anlamını taşıyorlar ve bu nedenle de yazarların bu terimlerle tam olarak ne ifade ettiklerini anlamamıza ciddi anlamda katkıda bulunmuyorlar. Modernitenin Ortadoğu'daki savunucuları onu geçmişle bir kopma olarak anladılar. Öte yandan, geçmişin hangi kısmı gözden çıkartılabileceği ve geçirgen modernliğin devamlılığı- na uyması için nelerin güncellendiği gibi meseleler yazılı medyada süregelen tartışma konularıydı. Tüm miras alınmış gelenekleri atılması gereken safralar olarak gören birkaç radikal de vardı ama çoğu böyle değildi. Bilakis, entelektüellerin çoğu geleneğin ahlakının geleceğin bilimsellik kisvesine bürüneceği bir uzlaşmayı amaçladılar. Modern çağ hakkında, yazılanların çoğunun amaçladığı şey, büyük bir sosyal veya siyasi devrimdense, Arap toplumunun dönüşümüydü.
Sayfa 212Kitabı okudu
Yunan komuta heyetinin, Yunan ordusunun içinde bulunduğu ruh hali, Türk ordusuna karşı bir taarruza geçmeye elverişli değildi.
Sayfa 410 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Ebu Müslim'le başlayan isyanlar, Abbasi yönetimi boyunca Kürdistan'ı bir savaş alanına çevirmiştir. Bu süreçte ve ilerleyen yıllarda da sürekli bir direniş ve isyan hali, resmi yani devlet İslam'ına karşı geliştirilmiştir. Komünal değerlerin çok önde olduğu Babek İsyanı, buna en iyi örnektir. 815 yıllarından başlayarak 837 yıllarına
Sayfa 95 - Aram YayınlarıKitabı okudu
Varoluşun zirvesini gösteren, hayatın artık daha fazla yükselemediği bir kendinden geçme hali vardır. Yaşamanın çelişkisi de odur ki bu kendinden geçme, esrime hali, insan ancak en hayat doluyken ve insanın ancak hayatta olduğunu tamamen unutması ile gelir. Bu hayatı unutma hali sanatçıyı etkisine aldığında bir alev gibi ondan dışarı taşar; bir askeri etkisine aldığında o asker cephede savaş çılgınlığına kapılarak düşmanına en ufak merhamet göstermez.
Reklam
İtilaf Kuvvetleri'nin diğer önemli bir hatası ise Liman von Sanders'in de değerlendirdiği gibi; Çanakkale'ye büyük bir çıkarma hareketi yapıp, aynı zamanda veya çıkarmadan önce donanma ile Boğazı zorlamaya çalışmamış olmalarıdır.5 Bu görüşü, İngiliz Generali Aspinali Oglander de yazdığı "Çanakkale Muharebeleri" kitabında
Sayfa 67 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
"Muharebe meydanında cereyan eden hali izlerken bir şarapnel parçası göğsümün sağ tarafına çarptı. Cebimde bulunan saati parça parça etti. Vücuduma giremedi. Yalnız derince bir kan lekesi bıraktı. Bu saat enkazını daha sonra, bugünün hatırası olmak üzere, Liman Paşa'ya verdim. O da üzerinde aile asalet arması olan kendi saatini bana verdi…"
Sayfa 61 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
17 Eylül 1914'te Mustafa Kemal Sofya'dan Tevfik Rüştü (Aras) Bey'e bir mektup göndermişti. Mustafa Kemal bu mektubunda 1. Dünya Savaşı'nın geleceğini nasıl gördüğünü açıkça ortaya koymuştu: "Birtakım insanlar vardır ki hakkımdaki fikirleri daima olumsuzdur. … Benim, her ne şekilde olursa olsun vücudumun ortadan
Sayfa 25 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Devlet öncesi topluluklarda savaş hali aralıksız, acımasızca ve çoğunlukla ulaşılan tek bir amaçla gerçekleştiriliyordu, düşmanın imhası.
Reklam
Çok kaygılı bir hali var , mesafeli ve kuşkulu. "Üzgünüm," diyor. "Kendimi sonuna dek savunacağım ," diyorum
Üsteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerleri denetlerken bir yandan da onlarla sobbet ediyor, "Nerelisin?", "Kaç kardeş siniz?" gibi sorular soruyordu. Gözleri bir ara, saçının ortası kırmızı olan bir delikanlıya takıldı. Delikanlıyı yanına çağırdı ve merakla sordu: "Adın ne senin evladım?" Delikanlı, hazır ol
Eski Türklerde toplumda kadının önemli ve saygın bir yeri vardı. Hakan'la Hatun resmi toplantılarda yan yana oturur, yönetimi birlikte vürütürlerdi. Savaş gibi, barış gibi büyük kararların alınmasında kadının rolü büyüktü. Buyruklarda, Hakan'ın imzasının yanında Hatun'un imzası da bulunurdu. İslâm dininin kabulünden sonra özellikle
Papa Eftim, Karadenizde Yaşanan Rum İsyanının Anadolunun İç Bölgelerine Sıçramaması İçin Harekete Geçiyor 1922 yılına gelindiğinde bir yandan ülkenin içinde bulunduğu savaş hali nedeniyle asayişin bozulması, diğer yandan Fener Rum Patrikhanesi'nin çevirdiği entrikalar sonucunda Anadolu'da yaşayan Hristiyan Rum, Hristiyan Türk ve Müslüman Türk unsurlar arasında ister istemez bir soğukluk oluşmuştu. Karadeniz bölgesinde yaşanan faciaların İç Anadolu'da da yaşanmasından endişe eden Keskin Metropolit Vekili Papa Eftim bu üç unsur arasında meydana gelebilecek olayları nötralize etmek için İç Anadolu'yu dolaşmaya karar vermişti.
Zandra'ya bir daha bakmamasına rağmen, varlığının her bir zerresinin farkındaydı. Zandra bunu gayet iyi biliyordu. Remy'nin konuşmasına odaklanmak için kendi kendisiyle savaş halindeyken çektiği ızdırabı sezebiliyordu. Panel bittikten sonra, Remy sunumu hakkında yorumlarını iletmek ve eski bir donanma komandosundan fikir almak
Sayfa 295
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.