198 syf.
10/10 puan verdi
Dünya daha renkli bir yer olsun diye…
Çizgili pijamalı çocuk önceden okumama rağmen bana aynı duyguları hissettirdi. Kesinlikle okunmalı dediğim kitaplardan biridir. Şimdi fazla uzatmadan kitap hakkında yorumumu sizler ile paylaşmak istiyorum. Yüreğinize dokunması dileği ile... İkinci dünya savaşının en çok etkilenen kitlesi Yahudiler bunların içinde en çok etkilenen kesim ise
Çizgili Pijamalı Çocuk
Çizgili Pijamalı ÇocukJohn Boyne · Tudem Yayınları · 202139.6k okunma
360 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
“ Zambak çiçeği saflığın,doğruluğun,manevi gücün simgesidir.Bu sebeple zambak sembolü Bosna’nın tarihi boyunca bağımsız,hür bir devlet oluşunun hatırlatıcısıydı.Bağımsızlığın sembolü olan,en zor şartlar altında bile yaşamını sürdürebilen bu çiçekler tüm savaş boyunca vatanını savunan Boşnak direnişinin simgesi oldular.” Adelisa,Srebrenitsa’da
Zambak Baharı
Zambak BaharıLemariz Müjde Albayrak · Pika · 202069 okunma
Reklam
Eleştiri ile yaratı, bilimle sanat arasında öteden beri sürüp giden bir savaştır bu, birbirine denk sayılmayacak güçlerin savaşı; öyle bir savaş ki, bilim hep zaferle çıkar savaştan, ama bunun kimseye yararı dokunmaz; oysa sanat dolaşıp inanç, sevgi, teselli, güzellik ve edebiyat sezgisinin tohumlarını saçar çevreye ve her zaman için de karşısında verimli topraklar bulur. Çünkü yaşam daha ölümden daha güçlüdür ,inanç ise kuşkudan daha kudretli."
Sayfa 51 - Can yayınlarıKitabı okudu
İnandığın şey gerçektir...
"Eski insanlar da senin sorduğun sorunun cazibesini keşfettiler. Bunun üzerine çok şey konuşulabilir, eğer bunu sadece bir soru olarak algılarsan. Ama bu soruyu bir silah olarak kullanırsan işte o zaman çok geçerli bir savaş sebebin olur. Neye inanacaksın? Sana düşman olduğu söylenen insanların gerçekten düşman olduğuna mı? Yoksa daha önce hiç görmediğin insanların senin varlığın için bir tehdit olduğuna mı? Peki ya bir tanrıya inanıyorsan ve o tanrı adına konuştuğunu söyleyen birileri sana savaşmanı söylüyorsa? Neye inanıyorsan o gerçektir. Ve gerçekliğe en yakın olan şey bir savaştır. Savaş yok eder. Savaş can alır. Savaş yıkar geçer. Ve gerçek enkazın altından her zaman kalkar. Eski insanlar dünyadaki kaynakları onlarca farklı ülkeye bölünmüş hâlde yönetmeye çalıştılar. Birinin suyu vardı, öbürünün tarım arazisi yoktu, birinin verimli madenleri vardı, öbürünün mevsimleri kuraktı. Eşit olarak doğan insanlar, eşit şartlarda yaşamıyorlardı. Büyük bir bölümü gözle görülmeyen ve kadim olduğuna inanılan bir tanrıya inanıyordu. Bu tanrı sözde bazı elçiler seçerek insanlara mesajlarını iletebiliyordu. Buna inanmışlardı. Böyle bir saçmalığa inanacak kadar inanmaya açlardı çünkü her şeyin temelinde o soru yatıyordu. 'Neye inanacaksın?' Kurdukları adaletsiz dünyada tanrı denen varlığa inanmak en kolay yoluydu bu sorunun cevabını verebilmenin. İnandılar. O kadar çok inandılar ki, gerçek oldu inandıkları, çünkü inandığın şey gerçektir.
Sayfa 241Kitabı okudu
“Her bakımdan babamın terbiyesiyle büyüdüm. Şimdi düşünüyorum da babamın çok iyi bir pedagog olduğu sonucuna varıyorum. O zamanlar farkında değildim. Küçük yaştan itibaren bana sorumluluklar vererek ve güvenerek kişiliğimi geliştirmeye çalışmıştı. Mesela dokuz yaşındaydım, hatırlıyorum, Sivas’ta çoğu zaman alayda babamla birlikte olurdum. Şifreli bir telgraf gelir ve çözülürdü. Sonra babam çözülmüş metni bana vererek daktiloya çekmemi isterdi. ‘Yalnız bu devlet sırrıdır, sana itimat ediyorum’ dedi. Belki elime verdiği gerçek metin değildi. Belki devlet sırrı da değildi. Kocaman bir Remington daktilo makinesi vardı. Onun başına geçer metinleri daktiloya çekmeye çalışırdım. Yine öyle yaptım. Babamdan bu terbiyeyi aldığım için şimdi bana birisi bu sırdır diyerek bir şey söylerse hemen unuturum kimseye de söylemem. Babam ‘Oğlum savaş sadece hudutlarda olmaz, hayat da bir savaştır’ dedi. ‘Savaşta ya şehit ol ya gazi ama sakın esir olma.’
dış ses: insanları öldüren kader, onları görebilmemiz ve gözlerimizi bu cesetlerle doldurabilmemiz için bizi de sorumlu kılıyor. korku, alışılagelmiş korku, kaçış değil. insan gerçeği kavradığı için utanıyor-işte gerçek önümüzde- her ceset sen, ben ya da biz olabiliriz. arada hiçbir fark yok. eğer yaşıyorsak, bunu bir başkasının kirletilmiş cesedine borçluyuz. bu nedenle her savaş bir iç savaştır. her şehit yaşayan canlıya benzer ve ondan ölümün hesabını sorar.
Reklam
379 öğeden 291 ile 300 arasındakiler gösteriliyor.