Kızıma Masallar (çocukların ortak dili gülmektir)
Kızım Helin’e (1) Bir varmış; yoksulluk Bir yokmuş; yine yoksulluk varmış Evvel zaman içinde kalbur saman içinde Pirelerin berber, develerin tellal olduğu Fabrikatör Hulusi Kentmen’in oğlu Tarık Akan’ın Münir Özkul’un kızı Hülya Koçyiğit’e abayı yaktığı O büyülü ve masalsı zamanlarda Yoksulların payına düşen Ve hep “bir varmış…” dediğimiz; Bir
İkinci Dünya Savaşının büyük bir bölümünde Paris, Nazi kuvvetlerinin işgali altındaydı. Fransızlar için hayat oldukça güçtü. Bazıları Direnişçilere katılıp Almanlara karşı savaştı; kimileri de kendini kurtarmak için Nazilerle işbirliği yapıp arkadaşlarına ihanet etti. Yiyecek kıtlığı yaşanıyor, sokaklarda silahlı çatışmalar oluyordu. İnsanlar ortadan kayboluyor, onları bir daha gören olmuyordu. Parisli Yahudiler toplama kamplarına gönderilmiş, birçoğu kamplarda öldürülmüştü. Müttefiklerin Almanları yenmesiyle birlikte, hayata yeniden başlama zamanı gelmişti. İnsanlar savaş bittiği için rahat bir nefes almıştı, aynı zamanda geçmişin geride bırakılması gerektiği hissi hakimdi. Şimdi nasıl bir toplum olunacağını düşünme zamanıydı. Savaş sırasında gerçekleşen korkunç olaylardan sonra, her kesimden insan kendine filozofların soracağı türden soruları soruyordu: "Yaşamın amacı nedir?" "Tanrı var mı?" "Her zaman benden beklenen şeyi mi yapmak zorundayım?"
Sayfa 287 - Alfa Yayınları
Reklam
Ausschwitz komutanı Rudolf Hoess
Adolf Hitlerin en yakın komuta kadrosundan bir isim Rudolf Hoess. Kendisi 25 Kasım 1900 de Almanya’nın Baden şehrinde koyu Katolik bir ailede dünyaya gelir. Çocukluğunda aile de maddi açıdan herhangi bir sıkıntısı yoktur ancak aile çocuklarını sıkı bir alman disiplini ve dini fanatizmle büyütür. Hoess un içerisinde büyüdüğü aile de rahatlık,
“(…) İnsan gerçeği kavradığı için utanıyor- işte gerçek önümüzde. Her ceset sen, ben ya da biz olabiliriz. Arada hiç fark yok. Eğer yaşıyorsak, bunu bir başkasının kirletilmiş cesedine borçluyuz. Bu nedenle her savaş bir iç savaştır. Her şehit, yaşayan canlıya benzer ve ondan ölümünün hesabını sorar."
416 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Canım Dünyasızlar
Sırlarını kuyuya fısıldayanlara. Yıldızını aramaktan vazgeçmeyenlere … Nasıl başlanır , nasıl devam ettirilir bilmiyorum. Kitap bitmiyor. Kitapla bizle birlikte yaşamaya devam ediyor. Kahramanlar, olaylar bir bir gözümün önünden film şeridi gibi geçiyor. Hani nasıl olay içinde olay hayal içinde hayal olur insanın aklı havsalası almıyor.. Firuzcann Ayvazcan .. Ne güzel dostsunuz siz öyle. Ölüm bile ayıramazken sizi aşka yenik düştünüz ya aşk olsun .. Okurken Bakü’ ye gittim, bozkırın ortasında bir trene bindim ve üşüdüm. Çok üşüdüm. Savaşın soğukluğu, zorlu kış şartları ve Beyaz Rusya aklıma geldikçe üşüdüm.. Ayvazla Firuzun dostluğun da ısındım, demlendim, sakinleştim, duruldum, arındım .. Onlarla cephe de savaştım, onlarla aç kaldım, onlarla kar’ın ortasında yapayalnız hissettim.. İmkansız aşklarına üzüldüm. Çoğu zaman güldüm de. Firuzun dostu Ayvaza az ye lan kıtkafa cümleleri bir bir tebessüm ettirdi . Daha fazla yazıp da süprizi bozmak istemiyorum.. Anıma an katan birkaç alıntılarını şuracığa iliştirip o savas alanına, iki dostun amansız Zühresine , bozkırın ortasına o bindiğim trene geri dönüyorum.. Ben kendimi kaybettim o topraklarda bulursam dönerim … Okuyun okutturun. Kitapla kalın Her neredeysem kendimin uzağındayım.. “Hayat, beni her gün yüz dilime ayırıp sonra tekrar birleştiriyor. Her şeyim, yerli yerinde görünse de eskisi gibi olamıyorum. Çatladığımı hissediyorum.’’ ‘Kimselerin algılayamadığı, göremediği, duyamadığı, dokunamadığı bir boşluktayız ve bizi bu boşlukta unuttular .Ya da biz kaybolduk.. ‘
Dünyasızlar
DünyasızlarKaan Murat Yanık · Turkuvaz Kitap Yayınları · 20202,763 okunma
Kilisenin uygulaması, yaşamı düşman görmektir...
Öte yandan Hristiyanlığın kök saldığı topraklarda, 'tutkunun manevileştirilmesi' kavramının hiçbir şekilde tasarlanamayacak olması birkaç makul nedenle kabul edilebilir. Çünkü bilindiği gibi, 'ruh yoksulluğu'nun çıkarına "AKLA" karşı savaşan, ilk kiliseydi. Bu durumda kiliseden tutkuya karşı akıllıca bir savaş verebilmesi nasıl beklenebilirdi? Kilise tutkulara karşı her anlamda kesip çıkararak savaşır: Onun uygulaması, 'tedavi' yöntemi Kastrasyondur (Hadım etme.). Hiçbir zaman "İnsan bir arzuyu nasıl manevileştirir, güzelleştirir, Tanrısallaştırabilir?" diye sormaz. Her dönemde (bedensel zevklere düşkünlüğün, gururun, iktidar hırsının, açgözlülüğün intikam hırsının) kökünü kurutma disiplinini önemsemiştir. Ama tutkunun köklerine saldırmak, hayatın köklerine saldırmak demektir: Kilisenin uygulaması, yaşamı düşman görmektir...
Reklam
784 öğeden 421 ile 430 arasındakiler gösteriliyor.