Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Uğruna savaştığım tek şey senken mi?
“Ben sarılmak istiyorsam sen daha fazla istiyor musun?” Uzun bir süre cevap vermeyince istemeyerek de olsam gözlerimi açtım. “Benden bıktın değil mi?” diye fısıldadım. Yavaş yavaş başını bana çevirdi. Başını iki yana salladı. “Seni incitmek istemiyorum,” dedi. “İncitebilirsin. Benim seni incittiğim gibi.” “Senden intikam almıyorum. Ama...” tekrar tavana döndü ve yutkundu. “Bir yerden gidiyorsan, git. Bir yola giriyorsan o yolda gerçekten yürü. Ben seninle birlikte yürüyebileceğimize olan inancımı kaybettim. Sana güvenmiyorum. Senin benim karanlığımı aydınlatabileceğine inanmıştım ama sen tüm diyara ışık saçmak istiyorsun. Bunu istemende bir sorun yok, bu bir hata ya da yanlış değil. Sadece aynı şeyi istemiyoruz. Senin ışığını kesmem ama senden medet ummayı bıraktım. Bırak artık karanlığa alışayım. Sana sarılmak istiyor muyum?” Yeniden gözlerini bana çevirdi. “Tabii ki istiyorum, Ama her seferinde geri çekileceğini bilerek sana sarılmanın nasıl bir işkence olduğunu biliyor musun? Kanatlarımı kopardılar, Nova. Ve seni her bıraktığımda ben kollarımı da koparmak istiyorum. Burada olmak istiyorsun ama burada kalmak istemiyorsun. Seni suçlamıyorum ama kalan gücümü savaş meydanına saklıyorum. Seninle savaşacaksam bu sadece meydanda olacak artık.” “Benim için değil bana karşı savaşıyorsun. Artık.” “Attığın her adım bizi buraya sürüklerken bunun olacağını bilmiyor muydun?” diye hesap sordu. “Seninle savaşmak istemedim, benim yüzümden kendi savaşında yenilmeni istemedim.” “Uğruna savaştığım tek şey senken mi?”
Sayfa 676 - Dex yayınları, Darenova.Kitabı okudu
Aliya İzzetbegoviç'in Türklere Yazdığı Mektup
"Merhaba efendim, ben Aliya. Aliya İzzetbegoviç. Bosna-Hersek'in cumhurbaşkanıyım. Sizi Devlet-i Aliyye'nin en güzel şehirlerinden birinden, Bosna Sarayı'ndan, sizin daha sık kullandığınız haliyle Saraybosna'dan selamlıyorum. Bu kısacık sohbetimizde, parçası olduğumuz Avrupa'dan, Avrupa'nın ve Batı'nın
Reklam
Kaybettiğimiz sadece geçmişimiz değil. Hatıayamıyoruz ama asıl vahimi, hatırlamak istemiyoruz. Yani irademiz de kaybolmuş durumdadır. Bugünkü perişan halimize bakıp ya kendimizi inkâr ediyoruz ya da geçmiştekilere bugünün suçunu yüklüyoruz.
Sayfa 105
250 syf.
·
Puan vermedi
Editör'den: Savaşa Hayır!
Tıs yok! Arkadaşlar uyardı, yazımı yazmam gerekiyormuş. Ne yazayım diye düşünüyorum. Önemli bir edebiyat olayı oldu mu geçen ay? Düşündüm, yeni birkaç dergi falan, ama heyecan yok. Edebiyat aleminde anlayacağınız tıs yok. Kendi imzamı da atarak, Edebiyatçılar Derneğinin bildirisini yayımlıyorum. Savaşan Bir Dünya İstemiyoruz Edebiyat insanın ve dünyanın çoğalmasından, savaş kısırlaşmasından beslenir. Edebiyat insanın ve dünyanın ayrıntılarını ortaya çıkarır, savaş yok eder. Edebiyat demokratiktir, savaş antidemokratik. Edebiyat dünya barışına hizmet eder, savaş silah tüccarlarına. Edebiyat tüm insanların bu dünyadan eşit pay almasını ister, savaş ise güçlünün eline geçmesini. Edebiyat dünyaya bir armağandır, savaş insanlık suçudur. Bu suçun bir parçası olmamak için savaşa hayır... Savaşsız bir dünya için barış kültürü! Edebiyatçılar Derneği İmzası olan edebiyatçılardan bazıları: Aysu Erden, Nalan Barbarosoğlu, Özcan Karabulut, Kemal Gündüzalp, Gökhan Cengizhan, Ferda İzbudak Akıncı, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Hüseyin Peker, M. Sadık Aslankara, Mehmet H. Doğan, Turhan Günay, Cem Erciyes, Semih Poroy, Ahsen Erdoğan, E. Bülent Yardımcı, Altay Ömer Erdoğan, Dinçer Sezgin, Erdal Öz, Namık Kuyumcu, Halil İbrahim Özcan, Hayri K. Yetik, Eray Karınca, Zeynep Aliye, İsmail Gümüş, Hüseyin Yurttaş, Zafer Doruk, Alper Akçam, Faruk Şüyun, Cihan Demirci, Sevgi Özel, Mevlut Kaplan, Hasan Özkılıç, Talip Apaydın, Sultan Su Akar, Ahmet Yıldız, Mustafa Şerif Onaran, Özgen Seçkin, Haydar Ünal, Orhan n Tüleylioğlu, Aydın Şimşek, Ahmet Günbaş.
E Aylık Kültür ve Edebiyat Dergisi  Sayı - 47
E Aylık Kültür ve Edebiyat Dergisi Sayı - 47E Aylık Kültür ve Edebiyat Dergisi · 20021 okunma
Yeterince düş kırıklığı yaşamadık mı? Savaş istemiyoruz..
Yeterince düş kırıklığı yaşamadık mı? Savaş istemiyoruz..
Reklam
Yaşam hikâyemizi yitimler belirliyor. Çocukluğumuzda, bilincimiz yarıldığı ve bu sırada empati yetimiz bastırıldığı için insan oluşumuzla bağımızı yitiriyoruz. Kendi acımız ve bir başkasının acısı karşısında duyarsızlaşıyoruz. Değerler sistemimizin ne denli iktidara ve otoriteye yönelik olduğunu göremiyoruz veya görmek istemiyoruz. Bu durumda tarihin akışını niçin savaş ve yıkımın, şiddet ve gaddarlığın belirlediğine bir açıklama getiremiyoruz. Gaddarlık az sayıda insandan kaynaklansa da, çoğu insan da buna katılıyor.
Sayfa 42 - Kitabın özgün adı: Der Verlust des Mitgefühls, Türkçesi: İlknur İgan, Çitlembik Yayınları, 2006 Üçüncü Basım, Temmuz 2012.Kitabı okudu
Yeterince düş kırıklığı yaşamadık mı? Savaş istemiyoruz..
Hilafetin İlgasının 100.Yılı!...
Hilafet, Rasûlullah (ﷺ)’den sonra Müslümanların din ve devlet işlerini düzene koyan, sorunlarını çözen ve yöneten nizam anlamını taşımaktadır. Müslümanların başında adil ve ehil bir halife, yönetim biçimleri de şeriat (İslam kuralları) olduğu zaman ne kadar muazzam bir güce sahip olduklarını anlayan Yahudi, Hristiyan ve yerli şeriat düşmanları,
"İyi bir öğrenciydim; ama tabii zor durumda kaldığım da oldu derslerde; her zaman her sorulanı bilmediğim anlar oldu. Matematik sınavında bir gün, İbrahim Bey diye bir matematik öğretmenimiz vardı, çok değerli bir öğretmendi. Sınav yapıyordu, iki üç soru sormuştu. Ben ikinci soruyu nasıl çözeceğimi düşünüyordum. O gün de Churchill, Adana'ya babamla konuşmaya gelmişti. Savaş yıllarıydı. Babam cumhurbaşkanı olarak Adana'ya gitmişti. Onun zor bir konuşma olacağı intibaı vardı bizde; çünkü, 'Savaşa girin' diye baskı yapıyorlar, biz de girmek istemiyoruz. 'Babam nasıl içinden çıkacak bunun' diye endişe içinde olduğumu hatırlıyorum. Soruları çözerken aklıma geldi, 'Şimdi babam orada uğraşıyor ama çaresini bulacak. Ben de uğraşayım belki bulurum.' diye aklımdan geçirdiğimi hatırlıyorum. Biraz sonra bir çare bulup o soruyu yapmıştım."
Sayfa 123 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hiç anlamıyorum, gerçekten hiç anlamıyorum, neden erkekler savaş olmadan yaşayamıyor? Neden biz kadınlar hiçbir şey istemiyoruz, bize böyle şeyler gerekmiyor? Bir düşünsenize.
Sayfa 49
Yaşam hikâyemizi yitimler belirliyor. Çocukluğumuz­ da, bilincimiz yarıldığı ve bu sırada empati yetimiz bastı­rıldığı için insan oluşumuzla bağımızı yitiriyoruz. Kendi acımız ve bir başkasının acısı karşısında duyarsızlaşıyo­ruz. Değerler sistemimizin ne denli iktidara ve otoriteye yönelik olduğunu göremiyoruz veya görmek istemiyoruz. Bu durumda tarihin akışını niçin savaş ve yıkımın, şiddet ve gaddarlığın belirlediğine bir açıklama getiremiyoruz.
Hiç anlamıyorum, gerçekten hiç anlamıyorum, neden erkekler savaş olmadan yaşayamıyor? Neden biz kadınlar hiçbir şey istemiyoruz, bize böyle şeyler gerekmiyor?
Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimizin Namazı
"Nebiler Sultanı'nın güzel vasıflarını, hiç durmadan devamlı olarak şerh etsem, yüzlerce kıyamet geçer de yine bitmez." Mevlâna Kuddise Sirrûh Sevgili Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem hiç günahı olmadığı halde, gündüzleri; devlet, millet ve din işlerini yürütüyor, geceleri mübarek ayakları şişinceye kadar namaz kılmakla
317 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.