SAVAŞA HAYIR !!! BARIŞA EVET !!!!
Merhaba "Sayın " 1000kitap kullanıcıları iyi akşamlar dilerim . Dikkatimi çeken okuduğum Romandaki , parağrafı paylaşmak istiyorum . Şuan yaşadığımız , günlük hayatta televizyonlarda gördüğümüz konuya değinmek istiyorum müsaadenizle . (Bügünler de yaşantımızda değişen pek bir şey yoktu . Günlerimiz televizyondaki savaş haberlerini izlemekle geçiyor , sıranın bize gelmesinden endişeleniyorduk. ! Artık çoğu zaman ölülerimizi bile saymıyorduk . Boşnak halkı olarak , savaşta ölenlerimizin arkasından ağlamıyorduk. Savaş buydu demek ki ! Anormal olan şeyleri nasıl da normalmiş gibi görmeye başlamıştık . Kendimizle , savaşla , kısaca her şeyle alay ediyorduk . Her şey yolundaymış gibi olaylara mizahi bir gözle bakıyor , âdeta başka bir direniş sergiliyorduk . Yaşananlar sanki savaş değil de bir masal gibiydi . Direnişin 'bin bir geceye ' sığdırıldığı bir masal) ! `insanca, kardesce birlikte yasamaya evet! ! BARIŞA EVET ! SAVAŞA HAYIR !) ' İnsanca, kardeşce , birlikte yasamaya evet! SAVAŞLARA HAYIR ! BARIŞA EVET . YAŞASIN KARDEŞLİK ) m.youtube.com/watch?v=X9DOtuP... . ( ROMAN YAZARI :SİNAN AKYÜZ)
Victor Hugo
MUHAMMED PEYGAMBER İDİ O Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu Metindi, kimseyi kınamıyor, incitmiyordu Yolda gördüğü kimselerle selamlaşıyordu Her gün sanki biraz daha yaşlanıyordu Oysa sadece yirmi ak vardı siyah sakalında Durup su içen develeri izliyordu arada sırada Böylece, deve güttüğü zamanları hatırlıyordu. Sanki Cenneti görmüş, İlahi
Reklam
Bazen ateş bazen buz Sensiz başladı gün sensiz de bitti Bazen ateş oldun bazen buz oldun Bekledim, özledim canıma yetti Bazen güneş oldun bazen kuz oldun Rüzgarlar esmedi hava boğucu
Ben bu yazıda sizin iç sesinizim ey sevgisiz, kindar, biatçı, statükocu, sığ ve beyinleri bel altına kadar anca erişen zavallı iğrenç mahluklar! Hadi kabul edin hep birlikte... Dün aslında korkak terör saldırısında hayatını kaybedenlere pek de üzülmüş değilsiniz. Aslına bakarsanız normal günlük hayatta dinsizlik ve kafirlikle suçladığınız, sanki
metropol ömer aktekin
Hayatın koşturmasından yoğunlaşma hali insanı materyalist bir obje olmaya götürüyor. Bu işi büyük şehirlerde yaşayan insanların mücadelesi ise tam bir meşakat ve eziyet dolu bir dönüşüm. Önce insan sonra makine olmaya evrilme. Evine ekmek götürmek isteyen bir babanın yahut ananın dramı. En sonunda bu durum insani duyguları silip yerine metropol insanını doğuruyor. sanki bu insanlar yıllar önce küçücük sevimli kasabalarında doğmamış o güzel insanlar değilmiş gibiler. Metropolün insanı bu denli dönüştürmesi evirmesi negatif bir insan haline sokması. Burada insanın suçlu gösterilmesi bence hatalı olur. burada düzen ve yönetim suçludur. bu insanları bu kadar çalıştırmaya zorlayan hükümetler suçludur.... Artık yaşamak için değil adeta ölmemek için bir savaş söz konusu ise.Burada insanlık her metro durağında biraz daha azalmakta her avmden alışveriş sonrası buharlaşmakta. Eve dönen insanların sayısı aynı görünse dahi o köylerindeki saf temiz Anadolu insanı artık metro duraklarının birinde inmiş yahut istiklal caddesinde kaybolmuş.Sirkeci vapura binmiş kızılay 3-5 tur attıktan sonra tunalıda yokuşu çıkamamış. Kordonda sahilde ruhunu teslim etmiştir...
“Pers imparatoru Kambis, Mısır seferine çıkarken zaferinden emindi. Çünkü bütün kâhinleri ittifak halindeydi. Zühre yıldızı demişlerdi hep bir ağızdan; ‘İmparatorun burcuna girdi.’ Mısır’ın fethi yakındı. Öyle de oldu. Kırk gün kırk gece sürdü Nil’in yanı başındaki savaş. Ve Mısır düştü. Ama önceden müjdelenmiş bu fetih acımasız Pers
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.