Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“İnsanoğlu güzelliğe böylesine hayran kalabiliyorsa, bu savaş ne, bu birbirlerini yeme, aşağılama, bu akan suya, uçan kuş‘a, yaprağın üstüne konmuş kelebeği düşmanlık niye? Deli mi bunlar, deli mi?”
Yelken döneminde tamamen ağaçtan yapılan savaş gemileri için, en büyük tehlike top güllesi değil, yangındı. Bunu da ateş gemileri sağlardı. Rüzgâr üstüne çekilen teknelere bol yanıcı madde ve patlayıcı koyulur, bunlar hedef gemilerin ateş menzili dışında, rüzgârın etkisine bırakılırdı. Ağır ağır yanan gemi, hedefine yaklaşırken, rüzgârın etkisiyle yangın büyür ve hedef gemiye çarpınca onu da yakmaya başlardı.
Sayfa 292Kitabı okudu
Reklam
-Küfür nedir? -Nimetin çokluğundan şaşırıp azmak, Allahın rahmetinden ümit kesmektir. -Rıza nedir ? -Allahın hükmüne bağlanmak, başa gelen musibetlere sabretmektir. -Hilim / yumuşaklık nedir? -Gücü yettigi anda merhametini göstermek , kızdığında razı olmak. -Sabır nedir? -Kızmamak ve isteyen şeye tahammül göstermektir. -Kerem nedir? -Dostluğu
İnsanoğlu güzelliğe böylesine hayran kalabiliyorsa, bu savaş ne, bu birbirlerini yeme, aşağılama, bu akan suya, uçan kuşa, yaprağın üstüne konmuş kelebeğe bu düşmanlık niye?
Bir insanın bir insanı gerçekten tanıyabileceğine dair bütün inancımı kaybettim. Son umudum Savaş'tı, o da tükendi gitti. Babamdan sonra inancımı toparlayacak son erkek oydu. Büyük şeyler beklediğimden değil. Hatta şimdi evleniyoruz ama sonradan bir sürü bokluk çıkar diyebiliyordum. Ben birlikte yürüyebileceğimiz samimi, içten, gerçek bir
Sayfa 168Kitabı okudu
Üç İlişki Biçimi Üstüne
Ne barış ne de savaş zamanında asla kitapsız seyahat etmiyorum... Yaşam denen bu insani yolculukta bulabildiğim en iyi erzak onlar oldular ve onlarla donanmamış akıllı adamlara çok acıyorum.
Sayfa 334 - Koridor YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Karanliktaki ışık
Lestrade ve getirdiği bilgi o kadar mühim ve beklenme dikti ki üçümüz de şaşkınlıktan dilimizi yutmustuk. Gregson koltuğundan firlarken viskisiyle suyunu devirdi. Kasları gözlerinin üstüne çökmüş ve dudakları kenetlenmiş sherlock homes'a ses cikarmadan gözlerimi diktim. "Starngersonda mı? " diye mırıldandı hikaye karmaşık bir hal alıyor. Sandaliyelerden birini çekerek öncesinde de gayet karmasikti diye söylendi. Lestrade savaş konseyi gibi bir şeyin ortasındayım sanki. Sen.. sen eminmisin bu bilgiden derken kekeledi gregson. Daha yeni onun odasından geldim dedi . Lestrade meydana gelen şeyi ilk ben keşfettim. Gregson 'ın bakış açısından olayı duyuyoruz diye belirtti holmes ne gördüğünü ve yaptığını bize anlatır mısın acaba..
Komik
Ya savaş? İnsanlar bundan sonra da savaşacaklar, biribirlerini öldürecekler mi?
- Kürt sorunu Türkiye'nin de, dünyanın da belki en büyük sorunlarından biri. Çok yazdım. Savaş, çıkmaz yol. Bu savaşın sonu ne olursa olsun bölünme. Dilime pelesenk ettim, ama kime ne anlatabilirsin. Bir türlü Kürtlerin niçin bağımsızlık isteyeceklerini anlayamıyorum. Dünya bütünleşmeye, birleşmeye doğru giderken Kürtler niçin ayrılsın, bunu kimse anlatamıyor. Atatürk 1920'de ve 1923'te Kürtlere özerklik vermeyi önermedi mi, Kürtlere özerklik (Muhtariyet) verilmezse sonunun ülke için kötü olacağını söylemedi mi? Atatürk sağlığında bu isteklerini niçin gerçekleştirmedi diyeceksiniz, bu bir bilimsel araştırma sorunudur. Böyle can alıcı noktalarda Atatürk hep üstüne üstüne giderdi. Kim bilir karşısında nasıl güçler vardı da...
Sayfa 271 - Yapı Kredi Yayınları | 10. BaskıKitabı okudu
Hunlarda ölüm halinde yas törenleri yapılırdı. Ölmüş büyüklere tazim ve atalara saygı baba hukukunun inanç sahasındaki belirtisi olarak görülmektedir. MÖ 79 yılında Hun hükümdar mezarlarına tecavüz edilmesi sebebiyle Tunguz Wu-huan'lara savaş açılmıştı. Wu-huan'ların mezarları soymasının sebebi ölülerin silahları kıymetli eşyaları tam teçhizatlı atları ile, kadınların mücevherleri ile gömülmesidir. Değerli eşyalarını da ölüyle gömmek suretiyle öteki dünyada daha rahat yaşamalarının sağlandığı düşünülüyordu. Ölenin yeri belli olsun diye kurgan inşa ederler, mezarın üstüne tümsek yaparlar veya geniş daireler şeklinde taş yığarlar, hatta taş heykeller dikerlerdi. Hunlarda ataların ruhuna ve Gök Tanrı'ya kurban olarak at ve koyun kesilirdi. Bunların da erkekleri seçilirdi. Bundan dolayı Asya Hun Imparatorlukları­na ait mezarlarda (kurganlarda) bol miktarda at iskeleti bulunmuştur.
Reklam
"Söğüt, Küplü, Bilecik, Yenişehir, Pazarcık, İnegöl ve Bozüyük yörelerini bir baştan öbür başa dolaştım. Öngörülen felaketi gördüm. Harabelere dokundum, kurbanların sayısını tespit ettim. Sağ kalanları da dinledim. Söğüt'ün kireçli taşları üstüne tünemiş baykuşların haykırışları kulaklarımı deldi, taşlar altında hâlâ ceset yığınlar vardı…"
Sayfa 309 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Ertesi gün Bilecik'teydik. Burası kederin timsalidir… İngilizler tarafından hazırlanmış özel imha taburları Bilecik üstüne saldırmıştı. Bu şehir, bölgenin ticaret merkezi, zenginliklerinin deposu idi. Mağazaların, dokuma tezgâhlannın üzerinden hâlâ dumanlar çıkıyor ve bu yeraltı mahzenlerin- den hep o ceset kokuları yayılıyordu. Dinamit kalıntıları, yıkılmış izbeler ve Pompei'yi hatırlatan dar sokaklar. Sanki dün yıkılmış bir Pompei! Şehir, yokuş biçiminde inşa edilmişti. Şimdi, adamakıllı tüten bir haldeydi. Yıkıntılar, yıkıntılar…
Sayfa 309 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Ay ışığında Söğüt, hâlâ kanayan yaralar üstüne inen bir kasaba karartısından başka bir şey değildi. Geceleri dahi temizlik devam ediyordu. Kasabadaki 1054 haneden, 800 adedi yıkılmıştı. Camiler, okullar, dükkânlar, Müslüman evleri parçalanmış, dinamitle içleri patlatılmış… Harabeler altında kalmış cesetler, pis kokulardan belli oluyordu. ihtiyarlar öldürülmüş, kadınlara ve kızlara tecavüz edilmişti. Şurada burada görülen birtakım insanlar, dağdan çıkıp gelen insanlardı… Yunan askerleri bölge Müslümanlarına; bizde parola, yıkmak yok etmektir, diyorlardı.
Sayfa 307 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Tufan başladığında iman etmeyen oğlu ve karısının feryatları karşısında yolundan dönmeyen Hz. Nuh'un gözünden; Hz. Musa'nın çağrısına uymayıp, "Git, Rabbinle birlikte sen savaş!" diyenlerin karşısındaki sabrından; fitne ve fesatın kol gezdiği bir demde ağacın içine saklanıp ağaçla birlikte kesilen Hz. Zekeriyya'nın kararlılığından; Hz. Yunus'un balığın karnında ettiği duadan; Hz. Yakup'un gözleri kör olana dek yalvarışlarından ve gönül gözüyle kâinatı görmesinden; Hz. Yusuf'un güzelliğinden ve yırtılan gömleğinden; Hz Eyüp'ün bedenindeki ve ruhundaki yaraları iyileştirmek için çektiği çilelerden; Hz. İbrahim'in ateşe atıldığı andaki tevekkülünden; Hz Peygamberimizin Küfe dönüşü taş ve tükürük yağmuru altında kaldıktan sonra yardıma koşup, "Buranın altını üstüne getireyim." diyen Cebrail'e, "Ben onların neslinden İslam'a (insalığa) hizmet edecek nesiller yetişmesini diliyorum." diyen sevgi ve şefkat mesajı gibi bana aşkımızı anlat.
Sayfa 14
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.