Savaşlar Şanghay’a erken geldi;
rıhtımlardaki cenaze iskelelerinden suya bırakılan tüm tabutları
bu cafcaflı şehre geri getirmek üzere Yangtze Nehri’nden
yukarı vuran dalgalar misali art arda patladılar.
Jim, savaş rüyaları görmeye başlamıştı.
Geceleri aynı sessiz filmler titreşerek Amherst Caddesi’ndeki
yatak odasının duvarına yansıyor ve Jim’in uyuyan zihnini haber
filmleri oynatılan terk edilmiş bir sinema salonuna dönüştürüyorlardı.
Şanghay’da 1941 kışında herkes savaş filmleri gösteriyordu.
Rüyalarının bölük pörçük parçaları Jim’i tüm kentte izliyor,
büyük mağazaların ve otellerin girişlerinde Dunkirk ve Tobruk,
Barbarossa Harekâtı ve Nanjing’e Tecavüz görüntüleri, karmakarışık
kafasından, zembereğinden boşalmışçasına dışarı taşıyorlardı.
Şanghay Katedrali’nin başpiskoposunun bile katedrali antika
bir projektörle donatması Jim’in epeyce canını sıkmıştı.
7 Aralık Pazar günü, Japonların Pearl Harbor’a saldırılarının arifesinde,
sabah ayininden sonra, korodaki çocuklar eve gitmelerine fırsat kalmadan durdurulmuşlar ve kilisenin altındaki yeraltı mezarlarına götürülmüşlerdi.
Hâlâ kilisedeki koro giysileri içinde oldukları halde,
Şanghay Yat Kulübü’nden edinilme bir sıra güverte sandalyesine oturarak,
bir yıl önce çevrilmiş olan March of Time filmini izlemişlerdi.