Böylesine sıradan geçen zamanlarda Erika da sessizliğe bürünürdü. Bu boğucu ortamla savaşılmayacağını hissederdi. Hem bu savaşı vermeyecek kadar da yorgundu zaten. Sakinliğe ihtiyacı vardı, gün içinde dolan bütün duyguların sakince akıp gitmesini diliyordu. Bu sakinlik anlarında kalbini kendine açmayı seviyordu. Çünki hissetdiği o duygulardan hiçbirini bir başkasına açmaya yeltenemezdi. Bu duygular ona ne kadar ağır gelirse gelsin açmazdı içini kimseye. Solgun dudaklarının kenarındaki hafif çizgi onun içinde yaşanan savaşa dair ipucu verirdi bazen. Artık dayanamayıp bir ağlama krizi yaşadığında, işte o çizgi içindeki özlemi yansıtırdı.
Hatırı sayılır bir çalışma olan Dört Bela kampanyası 1958'de başladı. Ülke çapında asılan afişlerle duyurulan kampanya, en gencinden en yaşlısına kadar her vatandaşın görevini yapmasını ve mümkün olduğunca çok hayvanı öldürmesini istiyordu. Bu kampanya "kuşların kapitalizmin hayvanları" olduğunu ilan etti. İnsanlar, sinek raketinden tüfeğe kadar pek çok silahla donatıldı, okullarda çocuklara nasıl mümkün olduğunca çok serçe vurulabileceğine dair eğitimler verildi. Kuşlarla savaşa giren, serçe nefreti dolu kalabalıklar ellerinde bayraklarla sokaklara döküldüler. Serçelerin yuvaları tahrip edildi, yumurtaları parçalandı, enerjileri tükenip birer birer gökten düşene kadar tencere ve tavalara vurarak onları ağaçlardan sürdüler. Savaşın ilk gününde yalnızca Şanghay'da yaklaşık 200.000 serçenin öldüğü tahmin ediliyordu.
Sayfa 57 - Konu KitapKitabı okudu
Reklam
Mekke'de şiirleriyle Hz. Peygamber'i hicveden ve müşrikleri Müslümanların aleyhine kışkırtan Ebu Azze Abdullah b. Amr b. Umeyr adında bir şair vardı. Bu şair, Bedir Savaşı'nda esir alınmıştı. O gün Hz. Peygamber'in huzuruna getirilmiş ve fakir olduğunu, fidye verecek malı mülkü bulunmadığını ve ailesinin kalabalık olduğunu söyleyerek bağış­lanma talebinde bulunmuştu. Ayrıca Resulullah'a, bir daha kendisiyle sa­vaşmayacağına dair söz vermişti. Allah Resulü de onu serbest bırakmıştı. Ne var ki Ebu Azze Mekke'ye gittikten sonra, şiirleriyle müşrikleri Hz. Peygamber aleyhine kışkırtmaya devam etti. İşbu Ebu Azze, aradan bir yıl geçtikten sonra bu kez Uhud Savaşı'nda Müslümanların karşısına çıktı. O, daha önce Resulullah'a verdiği sözü hatırlatsa da Mekkeli müşrikler­den Safvan b. Ümeyye, malı ve ailesi konusunda kendisine teminat vere­rek onu bu savaşa katılmaya ikna etti. Ebu Azze, Uhud'da da esir düştü. Kureyşli tek esir olarak Hz. Peygamber'in huzuruna getirildiğinde, zorla getirildiğini ve Mekke' de bakıma muhtaç kızları olduğunu söyleyerek yine bağışlanma talebinde bulundu. Bunun üzerine Allah Resulü, "Bana ver­diğin söz nerde kaldı! Hayır, vallahi Mekke' de, 'Muhammed'i iki kez aldattım.' diyerek sakalını ovuşturamayacaksın." dedi ve ekledi: "Mümin bir delikten iki kere sokulmaz." Sonra da Asım b. Sabit'e, (savaş suçundan dolayı) onu ceza­landırması talimatını verdi.
İlahiyatçılar İncil'de bulunan bu ve bunun gibi birçok paragraftan utanç duyarlar. (...) bu korkunç öykülerin neredeyse tamamında düzgün bir ahlak dersi nasıl bulabileceğinizi merak edebilirsiniz: şiddetli kan dökme arayışına, Lebensraum için savaşa, soy kırıma varan etnik temizliğe ve kadınlarla kızlara erkeklerin malları olarak muamele edip onlara tecavüz etmeye veya seks kölesi olarak kullanmaya dair bu hikayelerde.
Bir milletin dirilişi: 19 MAYIS 1919 "Ben Samsun’u ve Samsun Halkını gördüğüm zaman, memlekete ve millete ait bütün düşünce ve kararlarımın yerine getirilebileceğine dair bir defa daha kuvvetle inanmıştım. Samsun’luların hal ve durumlarında gördüğüm gözlerinden okuduğum vatanseverlik ve fedakarlık ; ümit ve tasavvurlarımı olumlu bir inanca
Çalış, kardeşim, çalış! Divitin kuru değil, canlı insan kanına batırılmış. Varsın sayfaların boş görünsün, savaşa ve akla dair en zeki insanlar tarafından yazılıp çizilenlerden daha fazla şey söylüyorlar uğursuz boşluklarıyla. Çalış, kar­deşim, çalış!
Sayfa 64 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
SULTAN VAHİDEDDİN'İN İSTANBUL'U TERK ETMESİ
Bu esnada 17 Kasım 1922 de Ankara Meclisi, padişahı vatana hıyânet ile itham eden teklifi kabul etti. Padişah can ve ırzının emniyette olmadığını anladı. Siyasi bir buhrana ve iç savaşa sebep olmak istemedi. Ortalık yatıştıktan sonra tekrar geri dönmek niyetiyle hicrete razı oldu. Sonradan, “Yaşamak imkânsız olan yerden hicret, Hazret-i
Sayfa 404Kitabı okudu
Ya sonunu göremedikleri bir savaşa tamamen teslim olacak ve bir gün,savaş bittiğinde ,sağ kalabilenler yaşama güçleriyle birlikte her şeylerini yitirmiş olarak yalnızca anılarına sığınacaklardı ya da savaşı mümkün olduğunca görmezlikten gelerek,gündelik hayatın gereklerini yerine getirmeyi sürdüreceklerdi.Eğer içlerinde küçücük bir ümit varsa geleceğe dair,çocuklarının eğitimini ve işlerini ,her şeye rağmen devam ettireceklerdi...
Sayfa 159Kitabı okudu
❞Birçok ülke için I. Dünya Savaşı, kadınlara oy hakkı hareketinde bir dönüm noktasıydı. Emmeline Pankhurst´un öncülük ettiği süfrajetler İngiliz savaş çabalarına aktif destek verdi ve yüzbinlerce İngiliz kadın mühimmat fabrikalarında çalışarak, kadınların savaşa katılmadıkları için oy kullanamadığına dair geleneksel argümanları yerle bir ettiler.❞
Sayfa 96 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
667 öğeden 431 ile 440 arasındakiler gösteriliyor.