Cilt I
Nikita Kruşçev
Nikita Sergeyeviç Hruşçov, doğru okunuşu Hruşçyov olan soyadı, Türkiye'de genellikle İngilizce Khrushchev yazımındaki gibi Kruşçev olarak telaffuz edilir. Stalin’ in ölümünden sonra 1953-1964 yılları arasında 11 yıl süre ile Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri olarak görev yapmıştır.
Anılarını iktidardan
İnsan sadece iki şekilde huzur bulabilir: O yeniden bir hayvana dönüşebilir. O zaman o tek olacaktır, o zaman hiçbir bölünme olmayacaktır, o zaman huzur olacaktır, sessizlik, ahenk... Ve milyonlarca insanın yapmaya çalıştığı şey farklı şekillerde hayvan olmaktır.
Savaş insana yine hayvan olma şansı verir; bu yüzden savaşın büyük bir çekim gücü
Tolstoy’un bizzat katıldığı Kırım Savaşı, Osmanlı Devleti, İngiltere, Fransa ve Sardinya-Piemonte ittifakının, dönemin Çarlık Rusyası’na karşı yürüttüğü bir savaştı. Büyük devletlerin çıkar çatışmalarının sonucu olan Kırım Savaşı’nın görünürdeki nedeni ya da bahanesi, Rusya’nın, Osmanlı tebaası arasında yer alan Ortodoks cemaatini kendi
Türkiye’de 2003 yılından bu yana, 18 Mart, “şehitler günü” olarak anılıyor. Bu yüzden Mart ayı geldiği zaman Milli Eğitim başta olmak üzere burjuva ideolojisini üfüren tüm borazanlar benzer hamaset seslerini yüksek perdeden çıkarmaya başlıyorlar. “Şehitler” üzerinden ahlâksızca pompalanan kahramanlık edebiyatı ile emekçileri kapitalistlerin
"Ardımızda bir sınır daha bırakmıştık -geride bıraktığımız hayatımızla aramızda bir tampon daha. Türkiye, Afganistan'a hiç benzemiyordu. Dili, toprakları, yiyecekleri -her şey daha yabancıydı. Düşününce, aslında yabancı olan bizdik. Hoş karşılanmadığımız ülkelere sürükleniyor, attığımız her adımda geri gönderilmekten korkuyorduk. Bunu
"Bir yerlerde bombalar patlarken, biz patlayan bomba kimyasal mı değil mi diye tartışırken unutulan bir gerçek: Savaş mağduru çocuklar.
Ne yazık ki günümüzde savaşlar yalnız askerler arasında değil, tüm ülkece yaşanır oldu. Bombalara, kurşunlara maruz kalan sivil halk çareyi ülkesini terk ederek arıyor ancak kaçış süreci oldukça sıkıntılı. Açlık, hastalık, şiddet gibi birçok tehlike arz ediyor. Ve bu da birçoklarınca kaçış sürecinin tamamlanamamasına, "ümitlerinin çalınmasına" neden oluyor.
Savaş ortasında çocuk olmak, her an ölüm tehlikesi ile karşı karşıya olmak ve cansız beden görmeye alışmaktır. Bu haliyle de savaşın etkilerinin fizyolojik olduğu kadar psikolojik boyutu var. Çocuklar, bir çocuğun yüklenebileceğinden çok daha büyük acılar altında yetiştiğinden olması gerekenden çok daha erken büyüyor. Veya hiç büyüyemiyorlar…
Böylesine kayıplar, böylesine insanlık ayıpları yaşanırken savaşın kazananı olamaz."
Fatma Çelik