Hiç şüphesiz ki Almanlar ile işbirliği yapan diğer milletler gibi Türkistan asıllılar da ülkelerinin Rus hakimiyetinden kurtulmasını arzuluyorlardı. Lejyonlarda sayıları yüzbinler ile ifade edilen bu insanlar için en kısa değerlendirme bu olsa da, düşman tarafına geçerek kendi ülkesine karşı silah kullanmak en hafif ifade ile o ülkeyi vatandan
Nitekim Hasan Paşa'nın Sisak'ta mağlubiyeti ve ölümü üzerine Koca Sinan Paşa bu olayı kendi şahsi ihtirasları için kullanmıştır. Kısaca Ali bu gereksiz savaşın başlamasındaki kabahati Sinan Paşa'ya yüklemiş ve bütün faturayı ona çıkarmış. Bununla birlikte ilginç olan yön, savaşın gidişinde Osmanlı tarafının büyük zorluklar yaşayacağını fark etmesi, karşı tarafın gücünün bilincinde olmasıdır. Hatta bunu oldukça mübalağalı bir dille anlatır. Ona göre, güya esaretten kurtulan Murad Çavuş, Habsburgların adil hükümdarlar oldukları, halkına adaletle davrandıkları, zahirelerinin fazla olduğu, hazinelerinin bol, askerinin sayısız ve üstün teçhizatlı bulunduğu haberini getirmişti. Osmanlı entelektüel kesimlerinin çok büyük önem verdiği "adalet" temasını maksatlı olarak ön plana çıkardığı anlaşılan Ali, kendi memleketindeki olumsuzlukları tenkit için Habsburg idaresini idealleştirmektedir ve bu yönüyle bir bakıma tıpkı 16. yüzyılda Osmanlı topraklarına gelen Batılı seyyah ve elçilerin haleti ruhiyesini tekrarlamaktadır. Aynı yıllarda Alman elçisi Hans Ungnad da Osmanlı divan sistemini övüyor, kendi meclisleri ile karşılaştırıyordu.
Sayfa 348Kitabı okudu
Reklam
Savaşın olumsuzlukları...
Coğrafya bulanıklaşıyordu, yerleri bilemiyor, yüzleri tanıyamıyordum, düşüncemde sadece dikenli teller ardında, kodeste üniformalı ya da mahpus kılıklı adamlar vardı.