"Abla." "Efendim." "Biliyor musun?" "Neyi?" "Senin kaderin benimkini de yazmış..." Savrulan Hayatların Hikâyesi 1900'lü yılların başı, Biga... Savaştan yorgun düşmüş bir millet, bir çiftlik ve zengin bir aile. Bir yemin ve o yeminle vicdanı arasında sıkışıp kalmış bir baba... Gün gelir kader zarını atar ve hayatlar savrulur dört bir tarafa. İncir Kuşları, Piruze-Şam'da Bir Türk Gelin, İki Kişilik Yalnızlık gibi çok okunan kitapların yazarı Sinan Akyüz'ün kaleminden genç yaşta Ürdün'e gelin giden iki kız kardeşin gerçek yaşam öyküsünü soluk soluğa okuyacaksınız.
"Delinecek bir gemi, tamir edilecek bir duvar ve öldürülecek bir çocuk vardı."
**
İntikam ve hırs... İyilik veya kötülük... Siyah ile beyaz... Ve zıtların arasında savrulan hayatlar...
Konstantinopolis'in İstanbul'a dönüştüğü yıllar... Hıristiyan hasımlarının Büyük Kartal diye andıkları Fatih'in, şehrine âlimleri davet etmekle kıvanç duyduğu, devletini ilimle ve sanatla yükseltmenin rüyalarını gördüğü, ulemanın tamamen özgür düşünceyi savunduğu, devletin yükseldikçe yükseldiği bir dönem... Ve eşsiz şöhretlere sahip Osmanlı ulemasının arasına sızmış bir kâfir. İntikam ateşinde kavrulmuş kötülük hisi bir zihin. Molla Lütfi, Ali Kuşçu, Sinan Paşa, Bellini ve daha niceleri... Kurbanlar, kurbanlıklar...
İtiraf her cümlesi hayretle ve merakla okunacak bir roman.
İskender Pala'nın her zamanki yetkin kaleminden...
Pınar bal kaleminden okuduğum bu eser Kürşat ve Müge’nin gerçekle rüyalardan oluşan aşkını anlatıyor bizlere…
Müge ve Kürşat 20 yıl boyunca birbirlerini uzaktan uzağa sevmiş, bir araya gelememiş ve kavuşamamış aşıklar…
Aşklarını hep rüyalarda yaşamış, birbirlerine anlatmak istediklerini hep rüyalarda söylemişler…
Kitabımızda sadece Müge ve Kürşat’ın aşkına konuk olmuyoruz… Birbirlerine kavuşamayan ve farklı bir hayatlara savrulan Selda ve Serdar’ın da hayatına konuk olmaktayız…
Kitap içinde yer alan her kahramanımızın farklı bir hayat telaşı ve farklı dertleri olan birbirinden farklı hayatlar…
Sayfa sayısı az olması itibariyle ve yazarımızın dilinin akıcılığıyla kolay ve anlaşılır bu eseri okuyun Efendim
DüşperestPınar Akşit Bal · Mahlas Yayınları · 20249 okunma
Tarih bir ayna… Aynayı kaplayan bir dilemma…
Kutsal Hermos’un suyuna karışan altının rengi hızla kan kızılına dönüşürken; kâhinler yaklaşan büyük savaşın haberini vermiş, tekinsiz bir hava zengin Lidya diyarını sarıp sarmalamıştı. Bir cephede güçlü askerleri ve görkemli hazineleriyle Aslan Kral Krezüs —nam-ı diğer Karun—; diğer cephede terk edildiği ölümü alt edip Pers diyarına hükmedecek olan Keyhüsrev.
Ve aynada sır dolu bir yansıma; tarihin öteki yüzünde devam eden karanlık…
Bir darbeye koşan Türkiye’de polis sirenleri yeri göğü inletiyor, silah sesleri sloganlara karışıyordu. Günleri ve geceleri esir alan terör, sokak çatışmaları, soygunlar, cinayetler her şehirde, her sokaktaydı. Kültür ve sanat kana bulanacaktı. Savrulan hayatlar, imkânsız aşklar…
Kim haklıydı? Ah!..
Karun ve Anarşist, tarihin akışını belirleyen hırsların ve tarihi aşan aşkların romanı. Coğrafyamızın kaderine bilgece bir bakış. İskender Pala’nın hep zevkle okunan usta kaleminden…
Var. Ama yoklukta var. Belki de yoktu yahut savruldu.
"Kendimi aradım; tam bulacağım, yol bitti." İşte bu kitap için bulduğum çok da yakıştırdığım bir cümledir bu. Özet niteliğinde.
Yıllar sizden ne götürebilir ki, götürdüklerini bir çöl rüzgârıyla geri verir mi? Vereceğini düşünen Akhbar yola düşer. Savaş öncesinde çalışıp para