Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.24
Evet, serinin ikinci kitabının yorumuyla geldim sonunda. İlk kitabın sonunda Karanlıklar Efendisi'nin acımasızlığı ile savaşıp, Malyen ile Karanlıklar Diyarından kaçan Alina'yı neler beklediğini merak ettiğim için bir hevesle okumaya başladım. Alina Malyen'le kaçıp, kendilerine göre planları olsa da Karanlıklar Efendisi onların peşini bırakmaz. Ki
207 syf.
10/10 puan verdi
Kitabı överek, "mutlaka oku" diyenlere çok teşekkür ederim. Her kadının rüyasıdır Ahmed Arif'in sevgisi gibi bir sevgi. Fakat aynı aşkla sevseydi Leyla, böyle bir hikaye olmazdı zaten. Ahmed'e kızdım, üzüldüm, saydım bi dünya. Ama Leyla'ya kızamadım bir türlü sevebilseydi severdi, böyle güzel kalbi olan, böyle yürekten seven adamı. Gerçek aşkların, imkansız, amansız ve karşılıksız olanlar olduğunu bir kez daha öğreten Ahmed Arif...
Merhaba arkadaşlar bugün sizlere okumaktan zevk aldığım bir kitap yorumuyla geldim
Yazarımızın Songül serisini okuduğum için kalemini biliyorum. Bu arada o seriyi beğenmiştim. Bu kitabı da birkaç saatte okudum. Bunda yazarımızın dilinin sadeliği, akıcı olması yanında benim merakımda etkili oldu. Gelelim kitabımızın konusuna
İstanbul'da yaşayan 58 yaşındaki Elvan'a bir gün bir telefon gelir memleketinden hikaye böyle başlıyor. Kitabın başında Elvan'a saydım sayıştırdım. Ne kadar vicdansız dedim. Ne kadar gaddar dedim vs. Sebebi ise, Elvan memlekette olan hasta yaşlı dedesine bakmak ilgilenmek istemiyordu. Ama sonra dedesinin konuşmadığını duyunca kabul etti. Ama çok da baktı denmez dedesine. Hep laf sokmalar, hakaretler vs. Sonra dedesi ağırlaşınca hastaneye kaldırıldı. Elvan hastane de yanında kaldı. Hastanenin kafeteryasında iki genç kızın gülüşüp konuşmalarına şahit olur ve kızlara laf atıp onlara hikayesini anlatmaya başlar. Hayatını anlatır Elvan. Biz de böylece Elvan ile onun geçmişine yolculuğa çıkarız.
Güzel bir kitaptı okumanızı öneririm
bazen fırsatımız olmaz bazen fırsat olur ama gurur devreye girer bazen zayıflık olarak nitelendirir belli edemeyiz işte bu kitaptaki gibi hihayeleri okuyunca öyle olmaması gerektiğini hiç bir şeyi yarına ertelememek gerektiğini özellikle sevgiyi ertelemeden sorgusuz sualsiz karşılık beklemeden her fırsatta dile getirip yaşamak gerektiğini anlıyorsunuz konusu çok mücadele etmiş ezilmiş bir hatunun o yaralarla kendini güçlü göstermek adına sevgisini sunamaması ve fırsatı kaçırıp kanser oluncada pişmanlıkla boğuşmasıyla sona ulaşmasını işlemiş yazarımız çok kısa şu tek odada geçen filimler gibi biraz tekdüze ama ne olacak diye hafiften merakda uyandıran eh işte bir kitap tekrar okunacaklar listesinde değil ders varmı yukarıda yeterince saydım sanırım
Yavaş ama güzel
Fi-Çi-Pi den sonra merakla başladım. Genel olarak güzel bşr hikaye ama ben kitapta en çok profesörün derslerini sevdim hatta derslerin aralarının kaç sayfa oldupunu saydım bazı yerlerde derslere atlamak istedim. Hikaye çok çok uzatılmış gibi geldi bana o yüzden bu kitapla birlikte birkaç kitap bitirdim. Kitap çok yavaş akıyordu ben ise bazen unutuyordum bile birkaç hafta sonra Aaa Gör Beni nerede diye aklıma geliyordu. Yine de yazarın bakış açısı bana yakın olduğu iÇin tarzını seviyorum. Ama bu kitaptaki aşk hikayesi resmen zorlama olmuş. Adam bir anda kişiliğinin tam tersi mükemmel birine dönüşüyor sanki kalp gözü açılıveriyor oysa ki Fi deki sapıktı hikayenin başında resmen sonra en güzel aşk hikayesinin aranan adamı oluyor.
Siyah ve Mavi bundan önce okuduğum kitap gibi başarılı. Fakat yine onlarca karakter var. Tek tek yazmak zorunda kaldım. Saydım, tam 48 karakter. Yazmadığım diğer karakterler de cabası. Bu durum bazı okurlara karışık gelebilir. Kurgusu ilgi çekici olduğu için sonuna kadar kendini okutuyor yine de.
Böylelikle bizde çevrilen sekiz kitabı da bitirmiş oldum. Goodreads puanlarına baktım. Çoğu 4'ün üstünde. Serinin devamını alıp almamakta kararsızım çünkü her kitabında detaylar, karakterler, olaylar çok fazla. Özellikle sayfa sayısı arttıkça, karakterler de aynı oranda artıyor. Sabırlı bir okuyucu iseniz alıp okuyun. Yazarın tarzı bu. Hikayeyi birden fazla olaylar üzerinden anlatmayı tercih etmiş. Hikayeye karakterler de eklenince kafa karıştırıcı olabiliyor haliyle. Fakat onlarca okuduğumuz çerezlik polisiyelerden fazlası var bu seride. Okunması zor fakat tatmin edici.
185 syf.
3/10 puan verdi
Bu kitabı, benim de katıldığım okuma gurubunda okumamız için gurup başkanı seçti. Şöyle olmuş. Şimdi bu arkadaş gitmiş kitapçıya, kitapçıda 5-6 tane aynı kitaptan bir bu varmış. Diğer kitaplar da çok klasik olduğu için de bunu seçmiş. İyi mi etmiş? O dedi çok sıkılıyorum okuyunca diye.
Yazı dili oldukça sıkıcı. Hani bu kadar sıkıcı olması için ekstra çaba sarfetmeniz gerekir. O kadar sıkıcı. Hatta boğucu. Neredeyse tüm cümlelerin sonu -dır, -dir ekiyle bitiyor ki bu beni çok rahatsız etmişti. Hatta saydım. Bir paragrafta dokuz taneye yakın -dır ile biten cümle vardı. Bir paragrafta en fazla kaç cümle olur ki zaten. Buna çözüm olarak sondaki eki okumadan, okumama devam ettim.
Yazarın oldukça iyi analizleri vardı modern dünya ile ilgili. Yiğidi öldür hakkını yeme demişler (sanki yiğidi öldürünce yaşama hakkını gaspetmiş olmuyorsun da...) ona lafım yok. Ama bana çok bir şey kattığını söyleyemem. Daha erken okumalıydım belki de. Biraz geç kaldım bence. Kitabı okurken benden daha küçük beni hayâl edip bu kitabın onun eline geçip de okuduğunu düşününce, benden daha küçük benin mutlu olduğunu görüyordum. Ama bence o da sıkılırdı yazı dilinden.
Deneme, makale, köşe yazısı türünde bir kitap. Yazar hakkında internette pek bir şey bulamadım. Bir gazete de yazdığını görmüştüm sadece. Sanki o gazete yazdığı yazılar kitap hâline gelmiş gibi hissettirdi. Emin değilim. Daha önce gazetede yazdığı hiçbir köşe yazısını da okumadım.
Beni en çok rahatsız eden yazı dilinden sonra siyasi bir partiye kitabının sonunda yer vermesiydi. E o kitap o gazeteden bağımsız bir şekilde okuyucuyla buluşacak değil mi ama ¯\(°_o)/¯
Daha önce de bir çok Ayşe Kulin kitabı okumuşumdur ve okuyanlar bilir gayet akıcı dili ,kolay anlaşılır ,sürükleyici kurgu ve hayal dünyası vardır yazarın. Yine öyle olduğunu umduğum bir Ayşe Kulin kitabı olarak başladım hatta tarihe olan ilgim ve merakım sayesinde kolayca okuyabileğimi düşündüğüm bir kitaptı. Kitabımız sultan abdul-aziz in tahtan indirilişiyle başlıyor ve ölümüne kadar geçen süreçte devlet içindeki entrikaları, de taht kavgalarını, valide sultanların ihtiraslarını, devletin son zamanlarıda avrupa devletlerine kendini kabul ettirebilmek için neler yapabileceğini konu alıyor, gözler önüne seriyor. 2 kısımdan oluşuyor ve ıkı kısımda da 5 _6 günlük süreci anlatıyor. Bu 5 günlük süreçte yaşanan olaylara karakterlerin bakış açılarını her bir karakter kendi diliyle anlatmış. Bir olayı farklı farklı ağızdan tekrar tekrar okumak beni inanılmaz bunalttı ve yordu diyebilirim.(üşenmedim saydım 10 saraylı karakter aynı olayı anlatmış durmuş) Zaten sonunu bildiğiniz bir olayı birde başkasından dinlemek ,okumak pek ilginç gelmedi açıkçası.Devam etmek için kendimle ve kitapla savaştım resmen. Neyse ki sonu biraz da olsa sürprizliydi. Kitabın son kısmında karakterlerin tarihte sonlarının ne olduğuna dair kısa bir açıklama bölümü var. Tarihe ilgisi olanlar için kaynak olabilir. En son sayfalar da kitapta bulunan osmanlıca kelimeler için sözlük bulunuyor. Ayrıca yararlanılan kaynakları da dikkatle inceledim. Okuma listeme ekledim.Benim pek keyif almadığım bir okuma serüveni oldu. Başka Ayşe Kulin kitaplarında şansımı deneyeceğim Okumak isteyene keyifli okumalar
