Ne kadar muhtasar ve sade olursa olsun bir resim etkili olmalı, canlı olmalıdır. Kalemdanlara hep aynı resmi çiziktiren ben, şimdi, bu düşüncemi eyleme dönüştürmek, hayalimdekileri, yani onun çehresinde beni etkilemiş ayrıntıları canlandırmak zorundayım. Yüzüne bakmalı, sonra gözlerimi kapayıp o yüzden seçeceğim hatları kâğıda geçirmeliydim. İşkenceci ruhuma böylece bir deva, bir afyon bulurdum belki. Yüzündeki hatların ve şekillerin hareketsiz hayatına sığınmıştım. Cesede bakarak çizim, bir cansız nesne ressamının işiydi tam ve ben öyle bir ressamdım. Fakat gözlerini, kapalı gözlerini bir kez daha görmek gerekir miydi, onlar zihnimde yeterince yer etmemiş miydiler?
• Kör Baykuş - Sâdık Hidâyet
• Sayfa 26 - 27