Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
"Ceza Tanrıçaları yılanlarını salarlar ve insanların kalplerini savaş arzusuyla, doymak nedir bilmez altın hırsıyla, yasak aşk utancıyla, ana baba katilliğiyle, aile içi zinayla, dinsel saygısızlıkla ve daha türlü türlü kötülüklerle zehirler. Üstelik suçlunun peşini bırakmazlar ve intikamlarını alarak vicdan azabı duyan ruhları alev alev dağlarlar."
Sayfa 77
Reklam
İnsan düşüncesinden hiçbir şeyi çekip almayalım; yok etmek kötüdür. Yenilikler ve dönüşümler gereklidir. İnsanın bazı yetileri bilinmeyene, düşünceye, düşlere, duaya yönelmiştir. Bilinç nedir? Bilinmeyenin pusulasıdır. Görkemli, gizemli ışıltılar yayan düşünceye, düşlere, duaya saygısızlık etmeyelim. Ruhun bu heybetli ışımaları nereye gidiyor? Karanlığa, yani aydınlığa.
Sayfa 608 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ön yargılarınızın canı cehenneme! Profilime yazdığım onca açıklamadan sonra boş boş mesaj atmaya devam etmek nasıl bir yüzsüzlük, anlamadım gitti. Nitelikli okurlara inceleme ve alıntılarımı sunmak ve aynı şeyleri onlardan almak için birçok şeye tahammül ediyorum. Bazı şeyleri bileceksiniz, mesela haddinizi! Gidin kiminle konuşuyorsanız konuşun kardeşim. Sizin yüzünüzden gerçek okuyucularla bile muhabbet etmeyi bıraktım. "Siz de fotoğrafınızı koymayın canım." diyen güruh, haddinizi bilin önce! Gerçekten, kadın olmak kadar zor bir şey yok şu ülkede. Adımızı sanımızı fotoğrafımızı gizleyerek mi fikirlerimizi sunacağız? Orta Çağ biteli epey oldu! Daha geçen gün kadınlar günümüzü kutluyordunuz, ne değişti birkaç güne? Nedir bu saygısızlık, sınır tanımazlık!
Biliyorsunuz, kız erkek birlikte okuyorduk. Birlikte halk oyunları oynuyor, halk türküleri söylüyorduk. Biz iyi bir iş yaptığımızı sanıyorduk. Bunlar kötüleniyordu. "Oho oho! Kız erkek birlikte okuduklarını kendileri de söylüyor! Bu komünistlik değil de nedir? Öğretmenlerini eleştiriyorlar! Bu Türk töresine uyar mı? Bu saygısızlık değil de nedir? Yarın bunlar kaymakama da böyle yapar! Valiye de böyle yapar!" (...) Kitap okuyorduk. Okuduğumuz kitapların tanıtılmasını, özetlerini, eleştirilerini yapıyorduk. Bunları dergilere veriyorduk. Okuduklarımızın çoğunun Rus klasikleri olduğu söylenmeye başlandı. Doğruydu. Arada Rus klasiklerini de okuyorduk. Bakanlığın yayımladığı kitaplardır bunlar. Ama Fransız, Alman, İngiliz, Amerikan klâsiklerini de okuduğumuz hiç söylenmiyordu. Dillerinin tesbihi olmuştu: "Rus klasiklerini okuyorlar! Öyleyse bunlar şudur budur..." "Savaş bitti, Amerika'daki McCarthyzm Türkiye'ye yansıdı. Giydiği şapkaya, taktığı kravata göre insanlara komünist deniyordu.
Sayfa 30 - Literatür YayıncılıkKitabı okudu
“Kitap yazmak kolay değildir. İki cümleyi zor bir araya getiren insanlar var. Saatlerini veriyorlar. Belki de en büyük umutlarıyla yazıyorlardır o sayfaları. Beğenmeyebilirsiniz. Ama gidip de bir emeğe -ne olursa olsun- çöp diyemezsiniz. Uygun olmayan bir olay olabilir, her şey olabilir ama bu yaptığınız saygısızlık. Önüme o kadar çok hadsız incelemeler düşüyor ki... Üzülüyorum. Üslup nedir bilmeden kitap incelemesi yapıyorlar.”
Reklam
498 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.