''Doğaya uygun'' mu yaşamak istiyorsunuz ? Ah sizi asil Stoacılar, nasıl bir laf kalpazanlığı bu! Doğa gibi bir varlık düşünün, savurganlıkta sınır bilmez, aldırışsızlıkta sınır bilmez, amaçsız ve saygısızdır, merhamet ve adalet nedir bilmez, aldırışsızlığın bir güç olduğunu düşünün - nasıl yaşayabilirdiniz bu aldırışsızlığa uygun olarak? Yaşam - tam da bu doğanın olduğundan farklı -olmayı- istemek değil midir?
Hadi önce başını kapatan kadınlar hakkında konuş. Sonra başını açanlar hakkında konuş. Sonra yeniden kapatanlar ve sonra açanlar ve kapatanlar ve açanlar hakkında. kadınlar hakkında konuş mütemadiyen. Açık oturumlarda, panellerde, kürsülerde, kıyılarda, köşelerde. Cumhurbaşkanı da konuşsun bu konuda, sokağın köşesindeki manav da. Marksistler de
Reklam
Ön yargılarınızın canı cehenneme! Profilime yazdığım onca açıklamadan sonra boş boş mesaj atmaya devam etmek nasıl bir yüzsüzlük, anlamadım gitti. Nitelikli okurlara inceleme ve alıntılarımı sunmak ve aynı şeyleri onlardan almak için birçok şeye tahammül ediyorum. Bazı şeyleri bileceksiniz, mesela haddinizi! Gidin kiminle konuşuyorsanız konuşun kardeşim. Sizin yüzünüzden gerçek okuyucularla bile muhabbet etmeyi bıraktım. "Siz de fotoğrafınızı koymayın canım." diyen güruh, haddinizi bilin önce! Gerçekten, kadın olmak kadar zor bir şey yok şu ülkede. Adımızı sanımızı fotoğrafımızı gizleyerek mi fikirlerimizi sunacağız? Orta Çağ biteli epey oldu! Daha geçen gün kadınlar günümüzü kutluyordunuz, ne değişti birkaç güne? Nedir bu saygısızlık, sınır tanımazlık!
Ceyd'den geçici ileti;))
Hakikaten kendinizi tanıyor musunuz? Yani kim olduğunuzu , hedefinizin ne olduğunu,neyin sizi mutlu edebileceğini, neye gerçekten sinirlendiğinizi , hangi durumlarda bencil ,hangi durumlarda vefakar olduğunuzu ,doğrularınızı, hatalarınızı, hangi yolda yürüdüğünüzü ve daha önemlisi kim olmak istediğinizi biliyor musunuz? Hayatlarınıza insanlar alıyorsunuz.Ya da almak için bi adım atıyorsunuz. Ve bu insan-lar için sizi siz yapan bütün olgulardan vazgeçebiliyorsunuz. Daha kötüsü bunu hiç sorgulamadan yapıyorsunuz. Ve aynı (kişisel) saygısizlıği karşınızdakinden de bekliyorsunuz. Ve bunu "sevgi" adı altında yapıyorsunuz. Ee çünkü sevmek fedakarlık ister değil mi ? Peki fedakarlık nedir? Birini hayatınızın merkezine oturtup bütün doğru ve yanlışlarınızı, bütün hedeflerinizi o doğrultuda yenilemek midir ? Eger bunu yapmazsaniz bu dostluk -ilişki yürümez mi? Bu durumda sorgulamanız gereken daha önemli bi şey var . Sizin hayatınızın merkezine aldığınız kişi , sizi tam olarak kendi hayatının neresinde tuttuğu? Neden sizi olduğunuz gibi değil de değiştirerek sevmeyi kabul etti? Bakış açımızı değiştirelim. Herkes kendisi olsun . Gerçekten olmak istediği kişi olsun , giymek istediğini giysin, yapmak istediğini yapsın ve mutlu olsun . Bu şartlar altında yapılan fedakarlıklar bi depresyon olarak dönmez bence. Eğer merkezde kendimiz olursak ve mutlu olursak kolaylaşacak bazı şeyler . Demem o ki kendinizi sevin ;)) Canım Ceyd seni seviyorum galiba..umarim..inşallah😜 Çok da sevmeyin sonra şımarık biri olup çıkabilirsiniz;))
183 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
Ufak birkaç spoiler içeriyor olabilir.
Küçükken kaçımız bir tokat yemişizdir annemizden ya da babamızdan? Kaçımız azar işitmişizdir abimizden ya da ablamızdan? Belki bu sayı çok denmeyecek kadar azdır ve hatta çoğunda böyle bir şey mümkün bile değildir. Ama sefaletin ve açlığın baş gösterdiği ailelerin çoğunda bu normal karşılanır. Şeker Portakalı da tam bu noktada 5 yaşında bir çocuğun günden güne sürekli annesinden, babasından, ablasından ve abisinden hem azar işiten hem de çoğu zaman dayak yiyen bir çocuğu –ki sıradan bir çocukla karşılaştırmak ona karşı büyük saygısızlık sayılır– merkez alıyor. Zezé'ye her vurduklarında sanki bana vuruyorlarmış gibi hissetiğim satırlarda gözlerim doldu. Zezé'nin 5 yaşında bir kalbi ve 40 yaşında bir aklı var. En yakın dostu olan şeker portakalı fidanı Minguinho ve sonradan edineceği arkadaşı Portuga hayatına farklı yönler vermektedir. 2 sene önce pek ilgimi çekmeyen bu kitap hatta baya saçma geliyordu. Ancak okumaya başlamam ile ve okuduktan sonra ne kadar fevri bir önyargı ile elimle ittiğimi anladım ve okumak için bu kadar geç kalmama hâlâ şaşıyorum. Mükemmel derecede içinizi bir tatlı hoş edecek nadir kitaplardan. Herkesin okuması ve okutması gereken bir kitap. puanım 11/10.
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022232.4k okunma
632 syf.
·
Not rated
·
Read in 30 days
Oblomovluk nedir? Adını tembellik olarak koyabilir miyiz? Ya da bir başka açıdan bakıp kurulu düzene bilinçli vurdum duymazlık mı demeliyiz? Kitabı okurken kendini "bende acaba ?" diyerek sorgulamayan yoktur diye düşünüyorum. Sabahları güne neden başlıyoruz? Çalışmak, bir işin ucundan tutmak hayatımızda ne kadar yer kaplıyor? Sadece
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139.8k okunma
Reklam
487 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.