Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Aklı küçük egosu büyük olan insanlarla hiç tartışmayın. Sebastian Haffner
270 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Aslında eserde bir düello anlatılıyor desem abartmamış olurum. Bir tarafta toplumdan, sevdiklerinden kopmasını, tüm sevdiklerini terk etmesini, ona dikta edilen fikirleri benimsemesini, hoşlanmadığı, sevmediği, benimseyemediği her şeyi, onunmuş gibi yapıp, kabul etmesini, boş zamanlarını istemediği faaliyetler için heba etmesini, bütünüyle reddettiği maceralar için emre amede kalıp, geçmişini,değerlerini, benliğini reddedip ve bunların hepsinden daha önemli de bu istemediği faaliyetleri yaparken her an çok yoğun bir şekilde çoşku ve minnettarlık göstermesini isteyen bir devlet, diğer yandan da bu düelloyu kabul eden, kararlılık içinde yılmadan, bunlarla nasıl başa çıkacağını, nasıl feykler yapıp, kendisini sakınıp, nasıl atağa geçeceğini, karşı taraftan gelen darbeleri nasıl savuşturacağını düşünen, aslında bu devlet için şehitliğe hiç meyili olmayan ve kahramanlık yapmaya gerek olmadığını düşünen bir münferit kişi... 1914-1933 yıllarında, Nazilerin iktidara gelişlerinin anlatıldığı, bana dokunmazlar denen birisinin ağzından yazılan ve sonunda kendisinin de canının yandığının, hayatın her alanında devletin hissedildiği konusunu anlatan, ürpererek, korkarak ve belki de biraz olsun pişmanlıkla yazılmış bir eser...
Bir Alman'ın Hikayesi
Bir Alman'ın HikayesiSebastian Haffner · İletişim Yayınları · 2020219 okunma
Reklam
Sol, kalkıştığı hiçbir işin üstesinden gelemez.
Hayata bağlılık
Zira bir insanın geleceğe yönelik eserleri ne kadar büyükse, savaşım o kadar zor, başarı o kadar nadirdir. Yüzyıllar içinde bu başarı gene de birine nasip olursa, o kişiyi ileriki günlerinde belki gelecek şanın pırıltısı ışıldatır. Hitler
Sayfa 80 - Hitler
Tarih “bir milletin yaşam mücadelesinin tablosudur”.
Sayfa 82 - Gendaş Kültür
Reklam
270 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Almanya hiçbir şey ifade etmez. Ama münferit her Alman çok şey ifade eder. Almanya gerçekten de Avrupa’nın temelinde çok önemli bir yeri olan ülke. Öyle bir medeniyetten öyle bir kültürden ve tabi böylesine kozmopolit bir ülkeden nasıl oldu da Hitler gibi bir adam çıktı? Ve asıl ilginci böyle bir ülke nasıl oldu da Hitler’i destekledi? Aslında bu
Bir Alman'ın Hikayesi
Bir Alman'ın HikayesiSebastian Haffner · İletişim Yayınları · 2020219 okunma
Bunlara bir şans vermek için sorgularında 'Sizi kandırdılar, değil mi?' diye sorduğumuzda, bize 'Hayır, kahrolsun işçi katilleri ve halkını satanlar!' diye bağırıyorlardı. O zaman yapacak bir şey kalmıyordu tabii ve mecburen vuruyorduk bu çocukları, düzineler halinde. Bir akşam başımızdaki albay, 'Hiçbir zaman böyle bir acı hissetmedim kalbimde,' demişti. Evet, işte 1920'de Ruhr havzasında vurulan bu insanlar proleter gençliğin kremasıydı."
Sayfa 42 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Sert rüzgarlara maruz bırakılmıştık ama bunun karşılığı olarak hapsolmamıştık; fakirleşmiştik, fikri geleneksel değerler açısından da, ama buna karşın miras alınmış önyargılardan kurtulmuştuk;kaşarlanmış ve sağlamlaşmıştık. Katılaşmaktan paçayı sıyırmıştık ya, gevşemek diye bir tehdit bizim için söz konusu değildi. Kinizminden kaçınabilmiştik ya, Parsifalvari meftunlar olmaktan korumamız gerekmiyordu. 1925 ile 1930 arasının Alman gençliğinin en iyileri arasında bu dönemde, sessiz ve derinden, çok güzel ve umut vadeden bir şeyler gelişiyordu.
Sayfa 73 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Stresemann'ın ölümü sonun başlangıcıydı.
Sayfa 79 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
( Tuhaftır, ne yaparlarsa yapsınlar sonunda yenilenler ve kaçarken vurulanlar hep komünistler oluyordu. Bu sanki bir tabiat kanunu gibiydi.)
Sayfa 85 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Avrupa tarihinde terörün iki formu görülebilir: Bunlardan biri kontrolden çıkmış, zafer sarhoşu bir devrimci kitlenin gem vurulamayan kan banyosu, diğeriyse aklında sürekli olarak korkutma ve güç gösterisi olan muzaffer bir devlet aparatının soğuk, enine boyuna planlanmış kıyıcılığı. Bu iki terör formu normal şartlar altında devrim ve tahakküm arasında paylaşılır. İlk form devrimci terördür, anlık heyecan ve öfkede, kendini kaybetmiş olma durumda bulur özrünü; ikinci form baskıcı terördür, mazereti kendisini önceyen devrimci dehşetin misillemesi olduğudur.
Sayfa 113 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Stockholm Sendromu gibi
İnsanlar katılmaya başladılar, önce korkudan, ama insan bir kere katılmaya başladıktan sonra artık bunu korkudan yapmak istemiyordu - bu alçakça ve pespaye bir şey olurdu, değil mi? Bu nedenle de parçası olunan şeyin gerektirdiği zihniyet bilahare tamamlanıyordu. İşte, nasyonal sosyalist devriminin zaferinin ruhsal temelini bu durum oluşturuyordu.
Sayfa 117 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Tabii devrimi tamamlamak için bir şey daha gerekiyordu: Mart 1933'teki seçimde oyunu Nazilere karşı kullanmış Alman halkının yüzde 56'sının güvendiği bütün partilerin ve diğer kurumların liderlerinin korkakça ihaneti. Bu dehşet verici ve belirleyici gelişme, dünyanın tarihsel bilincinde yeterince görünmez: Naziler bu ihaneti vurgulamak için özel bir istek göstermezler, çünkü bu onların "zaferinin" değerini doğal olarak önemli ölçüde azaltacaktır, hainlerin kendileri...- ihanetlerinin vurgulanmasımı hiç istememeleri tabii ki anlaşılır bir şeydir. Fakat tarihsel bilinçten ırak kalmasına rağmen yine de sadece bu ihanet, ilk bakışta izahı mümkün olmayan bir olgunun, korkaklardan ibaret olmadığı muhakkak olan bir büyük halkın direnç göstermeden bu yüz karası kepazeliğe teslim olmasının izahını mümkün kılar.
Sayfa 117 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
567 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.